CHP, kurultay’ında bir 'kadın cinayeti' işlendi. Kadınların siyasette daha fazla katılması için konan 'kota' erkekler lehine uygulandı…
Türkiye’de her gün “kadına şiddet” haberlerinden geçilmiyor…
Kadına karşı “düşmanlık” had safhada…
Hayatın her alanına egemen ve sinmiş Erkek egemen ideoloji, kadına hayat hakkı tanımıyor…
Hayatın her alanında kadına karşı “ayrımcılık” ve şiddet” egemen…
Bazen bu “ayrımcılık” ve “şiddet” kadınların ölümüne neden oluyor…
Bazen de bu “ayrımcılık” ve ‘’şiddet” kadının siyasal ve toplumsal yaşamdan dışlanmasına neden oluyor…
***
Kadınların siyasal ve toplumsal yaşamda hak ettiği yeri almasına kendi mücadelesine bağlı…
Bu nedenle siyasal ve toplumsal yaşamda kadına karşı “ayrımcılık”a karşı, kadınların örgütlenmeleriyle karşı durması çok önemli…
Ne yazı ki, Türkiye de siyasal partiler kadın mücadelesi ve örgütlenmesi bir “yan kol” gibi görünüyorlar…
Daha çok içi boş, siyasi partilerin “kol” faaliyeti gibi algılanan “kadın kolları” ne yazık ki bağımsız bir mücadele ve örgütlenme hattına sahip olamıyor…
***
“Kadın kolları”nın varlık nedeni kadınların toplumsal ve siyasal yaşamda daha fazla yer alması…
Kadınların siyasette daha etkin yer alması “kadın kol”larının varlık nedeni…
Siyasete egemen “erkek egemenliğine” karşıda bütün dünyada kadınlara yönelik “pozitif ayrım”lar gündemde…
CHP’de yapılan son olağanüstü tüzük kurultayında kadınların siyasette daha etkin yer alması için %33 “cinsiyet kotası”nı tüzüğüne koydu…
CHP genel başkanı çıktığı onlarca TV kanallarında “CHP’nin kadınlara siyasette daha fazla yer vermek için %33 kota” uygulandığını, övünerek anlatıyor…
Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bunun bile yeterli olmadığını, kadınların ve gençlerin siyasette daha fazla yer alması gerektiğini her konuşmasında dile getiriyor…
***
CHP, genel seçimlerde seçilebilecek yerlere yeterli sayıda kadın aday göstermedi…
Yine CHP, tüzükte açık yazılı olmasına rağmen kadınlara ve gençlere belediye meclis üyeliklerinde yeterli vermedi…
CHP, “kadın kolları” göstermelik faaliyetler dışında hiçbir şey yapmadı…
Kadınların mücadelesine ve haklarına sahip çıkmak yerine “kişisel siyasal kariyer” hesapları yapanlar, her şeye boyun eğmek zorunda kaldılar…
Bırakın kadınların haklarına sahip çıkmayı kendi kadın kolları MYK’sında yer alan belediye meclis üyesi kadınların bile haklarına sahip çıkamadılar…
***
CHP, kurultay’ında bir “kadın cinayeti” işlendi…
Göz göre göre, Tüzükte “hile” yoluyla kadınların seçilme hakları elinden alındı…
Kadınların siyasette daha fazla katılması için konan “kota” erkekler lehine uygulandı…
Buna “itiraz” ve “isyan” önce kadınlardan ve kadın kollarından gelmesi gerekiyordu…
Ama önümüzdeki milletvekili seçimlerinde bir yer kapma telaşında olanlar için “kadın hakları cinayeti”nin ne önemi vardı…
Bırakın, itiraz etmeyi kadınların elde ettiği hak yerine “kadın kotası”ndan girenlerle birlikte “cinayeti kutlama” pastası kesiyorlar…
***
Kadınların tüzükle elde edilmiş haklarına bile sahip çıkmayan bir “kadın kolları”na kadın mücadelesinin ve örgütlenmesinin bir ihtiyacı yok…
CHP’de kadın örgütlenmesi yok…
CHP’de “varmış gibi” görünen kadın kolları tüzük cinayetine ortak olarak siyaseten intihar etmiştir…
Artık CHP kadın kollarının siyasal ve etik olarak varlığı söz konusu olamaz…
O koltukları boşuna işgal etmeyin…
***
Kadınlar CHP’de siyasetin “kölesi” olmuş durumda…
Kişisel beklentiler kadınları “kör”leştirmiş durumda…
Tüzük cinayetiyle hakları ellerinden alınan kadınlar bile “uslu kadın” rolleri oynuyor…
“Cinayete’’ sessiz kalarak, Kılıçdaroğlu’nun gözüne girmeye çalışıyorlar…
Hakları ellerinden alınan dört kadın; Ayşe Nilden Postacı, Emel Yıldırım, Ayşe Eser Danışoğlu ve Ayşin Tektaş Keskin “suskun” kalarak cinayete ortak oluyor…
Eğer ilkesel bir “duruş”unuz yoksa söylediğimiz her şey boştur…
CHP’de parti içi hukukun çiğnenmesine “itiraz” etmeliyiz…
Kime yapıldığı önemli değil, “yapılmış” olması önemlidir…
***
Bilim insanı, aydın namusu ve vicdanı taşımak zorundadır…
Bilim insanları, kadınlara yönelik “ayrımcı” politikalara destek olamazlar…
Bilim insanları, siyasette “hile” ile bir yerlere gelmeyi kabul etmezler…
Bilim insanları, aydın namusuyla hareket ederler onlar için bir yerlere gelmek için “her yol mubah” değildir…
CHP’de üç erkek bilim insanı kadınlara tanınan “kota”dan, kadınların yerine seçildiler…
O bilim insanı kadınlara karşı ayrımcılığın somutlanmış biçimi oldular…
Kem de “kadın kotası”ndan…
***
Eğer birazcık aydın namusu ve duyarlılığı varsa bu “hile”ye ortak olmazsınız…
Siyasette var olmak için bu cinayete ortak olmayın…
Kadınların yerine geçmek, sizlere hiçbir şey kazandırmaz…
Siyasette yer almak için, bu yollara başvurmanıza gerek yok…
Burhan Şenatalar
Mehmet Bekaroğlu
Sencer Ayata…
Üçünüzde bu “etik” olmayan yolla seçildiniz…
“Hile”ye ortak oldunuz…
Birikiminiz geçmişiniz ortada…
Sizlerin bu “unvan”lara ihtiyacınız yok…
Kadın haklarına yönelik bu cinayete ortak olmayın istifa edin…
***
CHP’de kadınlara ve gençlere daha çok yer verilmelidir…
Kadınların mücadelesi içinde yer alan isimler yönetime gelmelidir…
Gençlerin mücadelesinin içinde yer alan isimler yönetime gelmelidir…
Birileriyle olan “özel ilişki”ler ve “dost”luklarla siyaset olmaz…
Seçilirsiniz, ama asla başarılı olamazsınız…
Geldiğiniz gibi, sizleri oralara taşıyanlarla birlikte gidersiniz…
Bakın dört yılda kaç kişi öyle parti meclisine geldi…
Şimdi onların ismini bile hatırlayan yok…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni