İmambakır Üküş; Peki; ''Kılıçdaroğlu ile olmaz''da sizlerle olur mu? Muharrem İnce’yle, Gürsel Tekin’le mi, Sezgin Tanrıkulu’yla mı, Faik Öztırak’la mı İlhan Cihaner’le mi, Aykut Erdoğdu’yla mı olabilir?
Biliyorum; birçoğunuza bu soru çok “saçma” gelecek…
Gerçekten “saçma” da olsa sormak gerekiyor: CHP kurultayı ne zaman oldu?
Bunu gerçekten sormak lazım; çünkü bazı arkadaşlar gerçekten bunu unutmuşa benziyor…
Ya da bazı arkadaşlar daha kurultayda kalmışlar…
***
CHP 35. Olağan kurultayını 16-17 Ocak’ta yaptı…
Yani daha üzerinden tam iki ay bile geçmemiş…
Peki; bu süreçte değişen ne?
Peki; bazı arkadaşları “arayış”a iten ne?
***
CHP 35. Kurultayına “rötarlı” gitti…
Zamanında yapılması gereken kurultay-kongreler yapılamadı…
Üst üste gelen seçimlerde MYK’ya “rötar” için bahane üretti…
Zamanında yapılmayan kongre ve kurultay süreci çok kısa bir zamana sıkıştırılarak yapıldı…
***
35. kurultay öncesi CHP’de “iki eğilim” oraya çıkmıştı…
Birinci eğilim; ne yapıp edelim mevcut kurultay delegeleriyle kurultaya gidelim eğilimiydi…
İkinci eğilimse; ne yapıp edelim çok hızlı bir şekilde kongreleri oldu bittiyle hemen yapalım eğilimindeydi…
Böylece; bir “taraf” olağan kongre/kurultay sürecini beklemeden alel-acele imza toplamaya yöneldi, diğer “taraf”ta alel-acele kongre ve kurultay sürecini başlattı…
***
O zamanda yazdık/söyledik; iki yanlıştan bir doğru çıkmaz…
Olağan Kongre ve kurultay sürecinde “olağanüstü kurultay” için imza toplamaya girişmek yanlıştı…
Yine aynı şekilde “olağanüstü kurultay” girişimi boşa çıkarmak için “hızlandırılmış kongre ve kurultay sürecini işletmekte yanlıştı…
Olması gereken olağan kongre/kurultay sürecini “aceleye” getirmeden yapmaktı…
***
“Olağanüstü kurultay” için çalışma başlatan arkadaşlar için başlattıkları “girişim” CHP için “son şanstı”…
Onlar öyle görüyorlardı…
Bu arkadaşlara göre “ya şimdi kurultaya gidilecek ve Kılıçdaroğlu kaybedecek” ya da “bir daha kimse Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkamazdı”…
Bu nedenle bu arkadaşların tümü olağan kongre/kurultay sürecine çalışmak yerine bütün güçleriyle “olağanüstü kurultay” için çalıştılar ama başarılı olamadılar…
***
CHP’nin 35. Kurultayına giden süreçte “olağanüstü kurultay” için çalışanlar başarılı olamayınca “nafile” açıklamalara yöneldiler…
İmza toplamaya başaramayanlar hiçte “etik” olmayan çeşitli açıklamalarla; gizli ve açık kimi tehditlerle Kılıçdaroğlu’na “olağanüstü kurultay topla” çağrısı yaptılar…
Ama olmadı; olamadı…
Ne CHP ne de Kılıçdaroğlu bu çağrılara kulak asmadı; CHP olağan hızlandırılmış kongre ve kurultay sürecini yaşadı…
***
“Olağanüstü kurultay olabilir” ihtimali varken CHP’de aynı zamanda çok sayıda “potansiyel” genel başkan adayı da vardı…
Ortalık genel başkan adayından geçilmiyordu…
Ancak, “olağanüstü kurultay” girişimi sonuçsuz kalınca fareler deliklerine doğru kaçışmaya başlamıştı…
Bunların çoğu “aman genel başkan benim bu isteğimi duymasın” diye diğer isimleri CHP genel başkanına “gammazlamaya” başlamıştı…
***
“Olağanüstü kurultay için imza” sürecinde açık ve aleni olarak genel başkanlık iddiasını ortaya koyan üç ismi vardı; Muharrem İnce, Umut Oran ve Mustafa Balbay…
Yine bu süreçte yaptıkları çeşitli açıklamalar ve bulundukları çeşitli girişimlerle “ben de varım” diyen Metin Feyzioğlu ve Ümit Kocasakal vardı…
Diğer “heveslilerin” ve “isteklilerin” “hevesi” ve “isteği” fare deliği mızıldanmalarının ötesine geçemedi…
***
Olağan Kurultay sürecinde adaylık iddiasını sonuna kadar sürdüren tek isim Mustafa Balbay oldu…
Mustafa Balbay büyük bir kararlılıkla ve açıklıkla hem genel başkanlık iddiasını sürdürdü; hem de il il dolaşarak düşüncelerini açıkladı…
Ancak bütün çabasına rağmen yeterli imzayı bulamadı ve kurultayda genel başkan adayı çıkamadı…
İşin en “garibi” ise sözde “muhalif” ve “Kılıçdaroğlu karşıtı” olduğunu iddia eden isimler bile Mustafa Balbay’a imza vermedi/veremedi…
***
”Olağanüstü kurultay” için imza toplayanlar başarılı olamayınca umutsuzluğa kapıldı ve çözüldüler.
İddialarını olağan kurultay sürecine taşıyamadılar…
“Olağanüstü kurultay olsun” diye yola çıkıp genel başkan adayı olacaklarını söyleyenler olağan kurultayda aday olamadılar…
Umut Oran “olağanüstü kurultay” için imza toplayamayınca “umutsuz” bir açıklamadan sonra olağan kurultayda aday olmayacağını açıkladı…
Önceki olağanüstü kurultayda genel başkan adayı olan Muharrem İnce ise son ana kadar bekledi; ismi çeşitli pazarlıklarda geçtikten sonra kurultaya birkaç gün kala aday olmayacağını açıkladı…
***
Olağan kurultayda çıkıp aday olma cesareti gösteremeyenlerin şimdi bütün “kaybedenler kulübüyle” birlikte yeniden yollara çıkması doğru mu?
Olağan kurultayda çıkıp CHP’nin geleceğine ilişkin iddialarını ortaya koymayanlar şimdi çıkıp hem de kurultayın üzerinden iki ay bile geçmemişken konuşmaları ne kadar doğru?
Kurultayda seçilip seçilmemek hiçte önemli değil; neden çıkıp kurultay kürsüsünden eleştiri ve önerilerinizi dile getirmediniz?
***
Şimdi CHP’de “kaybedenler kulübünün” oluşturduğu bir “koro” var; hep birlikte aynı şarkıyı söylüyorlar…
O şarkının adı “Kılıçdaroğlu ile olmaz” şarkısı…
Peki; “Kılıçdaroğlu ile olmaz”da sizlerle olur mu?
Muharrem İnce’yle, Gürsel Tekin’le mi, Sezgin Tanrıkulu’yla mı, Faik Öztırak’la mı İlhan Cihaner’le mi, Aykut Erdoğdu’yla mı olabilir?
“Hadi canım sende”…
***
Peki ne istiyor bu arkadaşlar…
Olağanüstü bir kurultay mı istiyorlar?
Olağanüstü bir kurultay için imzamı toplayacaklar?
Hayır: hiç birini istemiyor bu arkadaşlar…
Peki ne istiyorlar; “Kılıçdaroğlu ile olmaz” şarkısını söyleyen bütün arkadaşların isteği “Kılıçdaroğlu bıraksın ama yerine beni seçsin”…
***
Evet; bu isimlerin hepsinin isteği ve beklentisi bu…
Bu rüya; aç tavuğun bile rüyasında göremeyeceği bir şey…
Peki; bu arkadaşlar nasıl böyle bir “rüyaya yatıyorlar?”
Nasıl böylesi bir “rüyayı” görebiliyorlar?
***
“Kılıçdaroğlu ile olmaz” şarkısını söyleyenlerin bir umudu var…
O umutta CHP’yi umutsuzluğa sürüklemek…
CHP’yi içten içe kemirmek; Kılıçdaroğlu hakkında umutsuzluk yaymak…
Kılıçdaroğlu’nun “gideceği” beklentisi yaratarak CHP’yi etkisiz ve güçsüz bırakmak…
***
Türkiye yangın yerine dönmüş…
İnsanlar morgların önünde tabutlarını/cenazelerini almak için kuyruğa girmiş…
Ülke canlı bombalarla yaşanmaz hale gelmiş…
Türkiye orta-doğu bataklığına gömülmüş…
Kimin umurunda…
***
Türkiye yanıyor…
Kimleri hala genel başkanlık için saçını tarıyor…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni