İmambakır Üküş, 'Günü kurtarmaya yönelik politikalarla da bu sürece önderlik edebilmek mümkün değildir...'
AKP’nin normal ve doğal ömrünü doldurmuş olması gerekiyor…
20 yılı aşkın süredir yerel yönetimlerde iktidar…
10 yılı aşkın süredir merkezi iktidar…
Türkiye her anlamda çok kötü yönetiliyor…
Tarihinin gördüğü en baskıcı rejimini yaşıyor…
Bir avuç “
azınlık” dışında halinden memnun olan yok…
Ama yine de AKP birinci parti…
***
CHP çok önemli bir parti…
Türkiye’nin en “
köklü” ve “
tarihsel” partisi…
Bu durum CHP’ye bir çok olumlu özellik kattığı gibi aynı zaman da ilerlemesinin önünde de “
bağlar” haline gelebiliyor…
CHP sanıldığının ve söylendiğinin aksine hep “
yenilikçi” ve “
değişim” içinde olmuş bir partidir…
CHP’nin kuruluşu bile başlı başına bir “
yenilik” ve “
değişim”dir…
Köklerinden ve geleneklerinden kopmadan bu “
değişim” ve “
yenilenme”yi süreklilik içinde başarmak zorundadır da…
***
CHP’nin tarihsel ve toplumsal gelişimin de kuruluşun ve kurtuluşun partisi olmaktan çıkıp “
halkın partisi” olmaya doğru ilk yönelimi “
ilk hedefler beyannamesi” ile olmuştur…
CHP esas olarak bu “
bildirge” (beyanname) ile “
Sol”a doğru yöneliş göstermiştir…
İkinci adım İsmet İnönü’nün “
Ortanın Solu” yönelimi olmuştur…
Üçüncü adımsa
Bülent Ecevit’le atılmıştır…
Her “
değişim” ve “
yenilenme” CHP’ye güç katmış; CHP bu süreçlerden güçlenerek çıkmıştır…
***
CHP şimdi de bir “
değişim” ve “
yenilenme” süreci yaşıyor…
Epey sancılı ve zorunlu yaşanan bu süreç ne yazık ki ne sonuçlanmış ne de CHP’ye “
güç” katmıştır…
Tam tersine sürecin doğru işletilmemesi ve doğru bir “
önderlik” yapılamaması CHP’yi sürekli bir “
gerilim” ve “
kriz” içinde tutmuştur…
Günü kurtarmaya yönelik politikalarla da bu sürece önderlik edebilmek mümkün değildir…
***
CHP’de en temel sorunun “
halktan kopukluk” olarak hemen herkes tarafından söyleniyor…
Halbuki “
halktan kopuk”luk bir “
sonuç”tur…
Esas sorun CHP’nin “
halkçı politika”lardan ve “
Sol”dan kopuşudur…
Bakın CHP ne zaman daha “
halkçı politikalar”a yaklaşmışsa…
Bakın CHP ne zaman “
Sol” söylemlere yönelmişse seçimlerden güçlü olarak çıkmıştır…
CHP’nin esas sorunu “
Sol”dan ve “
Halkçı politikalar”dan kopuşudur…
***
Bugün halkın esas olarak AKP’den “
kopuş” süreci başlamıştır…
Bu süreci derinleştirecek ve hızlandıracak olan CHP’nin kendisidir…
CHP
inandırıcı ve
ikna edici politikaları ve
kadrolarıyla hem AKP’den “
kopuşu” hızlandırabilir…
Hem de CHP’yi iktidar seçeneği haline getirebilirler…
***
Ancak CHP’nin bu politikaları ve kadrolarıyla “
seçenek” haline gelmesi mümkün mü?
CHP daha yeni bir genel seçim süreci yaşadı…
Bu genel seçimlerde en “
proce”ci parti CHP idi…
Tam 41 “
proce”yi halka “
sundu”…
Bu “
proce”leri hatırlayan ve halkın gündemi haline getirmeye çalışan bir tek CHP yöneticisi var mı?
Siyasetten, örgütten ve halktan kopuk “
akademi” dünyasında “
çevir-uyarla” yap bir “
proce”yle “
siyaset” olmaz, olamıyor…
***
CHP’nin kendisinin bile “
hatırlamadığı” “
proce”leri halk nasıl hatırlasın…
Bakın, CHP’nin Hakkari’de açıkladığı ve hep aleyhine kullanılan “
yerel özerklik şartı”yla ilgili seçimlerin üzerinden iki yıl geçti bir tek açıklama veya toplantı duydunuz mu?
Siyaset, sonuç alma sanatıdır…
Sonuç getirmeyecek veya ters tepecek “
şeyler” yapmak ancak siyaset dışı “
akademik” heves veya CHP’yi başarısız kılma “
proje”si olabilir…
***
CHP, bütün “
mağdurların” ve “
ezilenlerin” partisi olabilmelidir…
Bütün “
mağdurların” ve “
ezilenlerin” sesi olabilmelidir…
Ne yazık ki bugün CHP “
mağdur”ların değil “
mağrur”ların partisidir…
CHP; “
halkçı” ve “
Sol” bir söylemde “
ısrar” etmelidir…
Ve daha önemlisi “
anti-emperyalist” tutumunu netleştirmelidir…
Emperyalizm karşısında yalpalayan bir CHP’nin halka güven vermesi mümkün değildir…
Dün Libya’da Emperyalist işgali destekleyen CHP bugün Suriye’deki emperyalist işgal girişimi karşısında net bir tavır alamıyor…
Hem “
muhalefet”le görüşürüm hem de Esad’la tavrı siyasi bir tavır değildir…
***
CHP, sorunların çözümünü yanlış yerde arıyor…
Genel seçimlerde yaşadığı başarısızlığı tekrar etmeye niyetleniyor…
“
Merkez sağ” diye bir şey ortada kalmamıştır…
“
Merkez sağ”ın büyük bölümü AKP’de bir bölümü CHP’dedir…
CHP’nin Ege oyları, Trakya ve İstanbul’daki Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy oyları esas olarak “
merkez sağ” oylardır…
Laik ve Cumhuriyetçi “
Sağ oyların” büyük bölümü CHP’dedir…
CHP, işçileri, emekçileri, gençleri ve kadınları kaybetmiştir…
ANAP’ın veya DYP’nin “
ortada” olan her hangi bir “
oy”u veya “
itibarı” yoktur…
Halkın siyaset mezarlığına gömdüklerinden medet umarak “
seçenek” olamazsınız…
ANAP’ın ve DYP’nin “
kaşarlanmış” hırsızlarından medet umarak “
seçenek” olamazsınız…
Onların en “
yetenekli"leri ve “
ağababa”ları AKP’de…
***
ANAP’ın veya DYP’nin bütün siyasi liderleri hala yaşıyor…
Demirel’den, Tansu Çiller’den, Mesut Yımaz’a onlarca “
liderleri” ortada…
Eğer o alanda bir “
yaşam ışığı” olsaydı onları hiç kimse durduramazdı…
Ama hayatlarında ANAP ve DYP’den başkalarını tanımayanları kendinize “
danışman” alırsanız sonuç bu olur…
Neden bu ülkenin yurtseverlerine, Solcularına, devrimcilerine CHP çağrı yapmıyor…
Neden Cumhuriyet ve Demokrasi güçlerine çağrı yapmıyor…
***
Genel seçimlerde büyük bir “
hata” yapıldı, yaptırıldı…
Bakın seçimlerin üzerinden iki yılı aşkın zaman geçti…
Daha il ve ilçe örgütleri uğramamış; adım atmamış milletvekilleri var…
Daha hiçbir toplumsal eylemde yer almayan milletvekili var…
Örgütleri ve partilileri dışlayarak oluşturulan milletvekillerinin durumu ortada…
Daha mecliste bir varlık göstermeyen vekillerin bir çoğu şimdi de belediye başkanı olmaya çalışıyor…
Haklılar da…
Milletvekili olurken CHP ile bir bağları yoktu…
Örgütte ve halkta hiçbir karşılıkları olmamasına rağmen milletvekili olanlar, aynı “
yol” ve “
yöntem”lerle belediye başkanı olmaya çalışıyor…
***
CHP’nin seçenek olması için doğru politikalar yetmez…
İnandırıcı ve ikna edici olması gerekir…
İnandırıcılık ve ikna ise ancak doğru kadrolarla mümkündür…
CHP bunun önünü ve yolunu açmalıdır…
İmambakır Üküş