loading
close
SON DAKİKALAR

CHP ve din ilişkisi üzerine yalanlar

İmambakır Üküş
Tarih: 05.09.2012
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş yazıyor, ''CHP 'din' savaşında değil, 'halk' savaşında kaybetti…''

Türkiye’nin temel açmazlarından birisi ‘devlet’ ve ‘toplum’un din ile ilişkisidir.

 

Osmanlı’dan bu yana bu ‘ilişki’ hep sorunlu olmuştur.

 

Cumhuriyetin kuruluşuyla yeni bir evreye giren bu ‘ilişki’deki çatışma ve gerilim halen devam ediyor…

 

***

 

Cumhuriyet devriminin en büyük kazanımlarından birisi ‘din’ ve ‘devlet’ ilişkisini ‘laik’lik temelinde yeniden tanımlamasıdır.

 

Bütün dünyada yüz yıllar süren dinin toplumsal yaşamdan ve siyasal alanından çıkarılması mücadelesi, ne yazık ki çok kısa ve hızlandırılmış bir süreçte gerçekleştirilmek zorunda kalınmıştır.

 

Esas olarak ‘hilafet’ güçleri ve ‘tarikat’ların önemli bir bölümünün kurtuluş mücadelesinde emperyalizmin iş birlikçisi olması, ‘kurtuluş’ ve ‘kuruluş’ sürecinde bunların ‘siyaseten’ tasfiyesini mümkün kılmıştır…

 

***

 

Ancak yüz yıllara dayalı bir geçmişi ve tefeci-bezirgan (tüccar) sınıfının şahsında somutlanan varlığıyla ‘gerici’liği ortadan kaldırmak hiç de kolay bir ‘’ değildir…

 

Her döneme ‘uyma’ özellikleriyle Cumhuriyet dönemine de hızla ‘uyum’ sağlayan ‘gerici’lik varlığını CHP içinde de etkin olarak sürdürmüştür…

 

Uygun ortam bulunduğunda da ortaya çıkmakta hiç tereddüt etmemiş, DP doğumuna öncülük etmiştir.

 

***

 

CHP, bir yandan ‘aydınlanma’ sürecini başlatmış, ‘gerici’liğe karşı ‘etkin’ mücadele vermeye çalışmıştır.

 

Ama en büyük yanlışı gericiliğin toplumsal dayanağı olan ‘feodal’ yapıyı ortadan kaldırmak yerine onunla ‘uzlaşma’da yapmıştır.

 

Bu yapı aynı zamanda ‘Demokrat Parti’yi yaratan ve besleyen toplumsal yapıdır…

 

Önce CHP içinde varlık gösteren bu güçler ‘Demokratik Parti’nin kurulmasına öncülük etmiş ve tam destek vermiştir.

 

***

 

CHP, aydınlanma sürecine en büyük darbeyi ‘diyanet işleri’ başkanlığını kurarak darbe vurmuştur…

 

Devletin ‘laik’lik ilkesini zedelemiş, Sünni Hanefi mezhebinin devletin egemen dini haline gelmesine neden olmuştur…

 

Bu süreçte, Alevi-Bektaşi tüm ‘dergâh’ ve ‘tekke’ler kapatılarak, Alevi-Bektaşilerin inancını yaşama ve yaşatma imkânları ortadan kaldırılmıştır.

 

***

 

Türkiye’de ‘tarikat’ ve ‘cemaat’lerin emperyalizmle ‘ilişki’si yeni değildir.

 

Osmanlı döneminden başlayan bu ‘ilişki’ler biçim değiştirerek günümüze kadar devam etmiştir…

 

Türkiye’deki tüm ‘gerici’ hareketlerin arkasında emperyalizm vardır…

 

Önceleri daha çok İngiliz ‘istihbarat’ güçleriyle iç içe olan bu hareketler 1950’lerden itibaren doğrudan Amerika ve CIA egemenliğine girmiştir.

 

***

 

CHP dahil her iktidar ‘tarikat’ ve ‘cemaat’lerle ilişkisini ‘hoş’ tutmaya çalışmış ve sürekli olarak tavizler vermiştir.

 

Dolayısıyla, her dönem ‘tarikat’ ve ‘cemaat’ler hem toplumsal hem de siyasal olarak güçlenme dönemi olmuştur…

 

Diyanet CHP döneminde kurulduğu gibi, imam hatiplerde CHP iktidarında ilk olarak kurulmuştur.

 

İlk başta yalnızca ‘dingörevlisi yetiştirmek üzere açılan imam hatiplere kız öğrencilerin alınması ve imam hatiplere üniversite yolunun açılması da CHP iktidarı döneminde Bülent Ecevit tarafından açılmıştır.

 

***

 

Geçmişte, ‘tarikat’ ve ‘cemaat’ler önce ‘Demokrat Parti’yi daha sonra ‘Adalet Partisi’ni desteklemiş, 12 Eylül darbesinden sonra ise ‘Anavatan’ ve ‘Doğru Yol’ partilerini desteklemişlerdir…

 

Bugünkü AKP’nin içinden çıktığı ‘gelenek’ MSP’yi ve Erbakan’ı güçlü ve etkin tarikatlar desteklemiştir…

 

MSP, 12 Eylül öncesinin en ‘küçük’ partisidir.

 

12 Eylül sonrası bile bu durum değişmemiştir.

 

İlk kırılma 1994 yerel seçimleridir.

 

Ankara ve İstanbul’un kaybedilmesi, yeni süreci başlatan kilometre taşlarıdır…

 

***

 

CHP, 12 Mart çıkışında en çok oyu alan bir partidir…

 

Yine CHP, Bülent Ecevit başkanlığında % 42’lere ulaşmış bir partidir…

 

12 Eylül öncesi neredeyse büyük kentlerin tüm belediye başkanlığı CHP’nin elindedir…

 

12 Eylül darbesiyle ve gelen siyasi yasaklarla ikiye bölünen CHP, Halkçı Parti ve SODEP olarak yola devam etmiştir.

 

Sonra bu iki parti birleşmiş, SHP 1989 seçimlerinde Türkiye’deki neredeyse tüm belediyeleri almıştır…

 

Bu başarı, aynı zamanda yenilginin de başlangıcıdır…

 

Hazırlıksız, yeterli kadrolara sahip olamamanın getirdiği sorunlar, 1989 başarısını büyük bir bozguna dönüştürmüştür.

 

CHP’nin ve solun yenilgisi esas olarak buradalar.

 

1994’te halk, gereken cevabı vermiş bu kez neredeyse her yerde seçim kaybedilmiştir…

 

Bu süreci ve sonuçlarıyla yüzleşemeyen CHP her geçen gün daha çok kaybetmeye mahkûm olmuştur.

 

***

 

CHP’nin yenilgisi ve başarısızlığının nedeni ‘din’ veya ‘dindar’la ilişkisi değildir…

 

Yenilgisinin nedeni ve sonuçları 1989’da gizlidir…

 

Solun ve CHP’nin toplumun yoksullarıyla ilişkisinin kopma tarihi 1989 belediyeciliğidir.

 

O gün kaybettiğimiz ‘alan’ları, başkaları doldurmuştur…

 

Bugün eğer başarmak ve kazanmak istiyorsak kaybettiğimiz yerden ve kaybettiklerimizden başlamalıyız…

 

***

 

CHP’nin sorunu ‘din’le ve ‘dindar’larla ilişki olarak koymak, zaten baştan kaybetmek demektir…

 

Bu ‘iddia’da olan ‘arkadaş’lar baştan CHP’nin ‘din karşıtı algısı’nı peşin hüküm olarak kabul etmiş oluyorlar…

 

Ve bu noktadan itibaren başlayan süreç ‘gericiliğe’ kim daha çok ‘taviz’ verecek sürecidir…

 

En ‘dindar’ kim olacak, en çok kim ‘taviz’ verecek yarışına sokulan CHP, ne yazık ki AKP’nin kötü bir karikatürü haline getiriliyor…

 

Türbana özgürlük’le başlayan süreç ne yazık ki tüm okulları imam hatipleştirmeyle sonuçlanmıştır.

 

Bu sürecin en büyük günahı CHP’nin boynundadır. CHP tavizkar politikaları ve ‘aman din karşıtı’ görünmeyelim korkaklığıyla bu sürecin önünü açmıştır…

 

Hele Ramazan’da CHP’nin ve CHP’li belediyelerin görüntüsü içler acısıdır.

 

AKP ile girilen iftar sofraları yarışı, sonunda Erbakan’ın başbakanlıktaki ‘tarikat’ şeyhlerine verilen iftara benzer iftarlar vermesine yol açmıştır…

 

***

 

Gerçekten tutmadığınız oruçların iftarlarını açarak bu halkın size oy vereceğini sanıyorsunuz…

 

Ya da göstermelik iftar şovlarla insanların sizinle ilgili ‘algı’sının değişeceğine mi inanıyosunuz…

 

Eğer öyleyse beyhude bir çabanın içindesiniz.

 

Enerjinizi ve zamanınızı boşa harcıyor, harcatılıyorsunuz

 

***

 

CHP’yi ‘dindar’ parti görüntüsü vermeye ‘kararlı’ görünen Erdoğan Toprak ve Muhammed Çakmak’a kurultay delegelerinin ‘tokatı’ az gelmiş görünüyor…

 

İzledikleri ‘Fethullah Gülen hareketini aklama’ operasyonu kurultay delegelerinden ‘vize’ alamamıştır…

 

Muhammed Çakmak seçilememiş ve Erdoğan Toprak’sa ‘seçim kurulu’ kontenjanından parti meclisine seçilmişti...

 

Muhammed Çakmak şimdi Konya’da bir ‘Fethullah Gülen aklama’ konferansı yapmak istiyor…

 

Çakmak’a göre ‘Gülen hareketi Türkiye’nin gücü’dür… ‘Türkiye’nin bir büyük gelecek projesi’dir…

 

Kim diyor bunları, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘danışmanı’…

 

Gülen hareketi’nin Türkiye’nin ‘gücü’ değil emperyalizmin ‘gücü’ olduğunu bilmeyen var mı?

 

Gülen hareketi’nin ‘Türkiye’nin geleceği’ değil yıkım projesi olduğunu bilmeyen var mı?

 

CHP’nin görevi ‘Gülen hareketi’nin halkla ilişkiler ve tanıtımını yapmak mı?

 

Birileri ‘cemaatler’i ve ‘Gülen hareketi’nin aklanma görevini CHP’ye mi verdi?

 

Danışmanı Muhammed Çakmak olanın başı beladan eksilmez…

 

Bu yol çıkmaz bir yoldur…

 

Türkiye’nin AKP’nin karikatürüne değil, AKP’yi yıkacak partiye ihtiyacı var…

 

CHP ‘din’ savaşında değil, ‘halk’ savaşında kaybetti…

 

Halkı kazanırsanız her şeyi kazanırsınız…

 

1989’a bakın neden kaybettiğinizi ve nasıl kazanabileceğinizi görürsünüz…

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları