İmambakır Üküş; Peki; bu olup bitenlerden sonra CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na olmadık hakaretleri yapanların CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na bir özür borcu yok mu?
Bir grup yazar-çizer ve aydına CHP ne yaparsa yapsın beğendirmek mümkün değil…
Bir grup yazar-çizer ve aydına CHP genel başkanlarını beğendirmek mümkün değil…
Bu çevreler için CHP ne yaparsa yapsın mutlaka “yanlış” yapmıştır…
Bu çevreler için CHP genel başkanı kim olursa olsun mutlaka “değişmesi” gereken bir kişidir…
***
Daha önce CHP düşmanlıklarını Deniz Baykal üzerinden yapanlar vardı…
Bunlara göre “Deniz Baykal CHP genel başkanı olarak kaldıkça CHP’nin başarılı olması mümkün değildi”…
Dolayısıyla Deniz Baykal “gitmeliydi”…
Hatta bunlara CHP içinden dahil olanlarla birlikte “Baykal gitsin diye CHP’ye oy verme” kampanyaları yapıldı…
***
Deniz Baykal gitsinciler bir dönem revaçtaydı…
CHP’nin tek sorunu onlara göre“Deniz Baykal” idi…
Öylesine yaygın ve kabul gördü ki; sonuçta CHP’ye oy verilmedi…
Koca CHP, kendi hatalarıyla da birleşen bu kampanyalar sonucu barajı geçemedi; bir dönem meclis dışında kaldı…
***
Daha o “kaset komplosu” yapılmadan önce de bu çevreler “Deniz Baykal gitsin” şarkısını söylüyorlardı…
O dönemlerde gittiği televizyon tartışmalarındaki ve İstanbul Büyükşehir adaylığındaki başarısı nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu rüzgarları estiriyorlardı…
CHP’ye oy vermeyen belki de asla oy vermeyecek bu çevreler CHP düşmanlıklarını böylece gizleyebiliyorlardı…
Gün geldi; Deniz Baykal gitti, Kemal Kılıçdaroğlu geldi ama değişen bir şey olmadı…
***
Şimdi de Kemal Kılıçdaroğlu için aynı kampanyalar düzenleniyor…
Bu kampanyaları düzenleyen “çevre”lere göre “Kılıçdaroğlu gitmeden olmaz”…
CHP başarılı olmak istiyorsa önce “Kılıçdaroğlu gitmeli” diyenler ne yazık ki yine aynı bildik çevreler…
Sözde CHP’ye “akıl” veren bu çevreler CHP’ye düşmanlıklarını “Kılıçdaroğlu eleştirileri” üzerinden gizleyerek yapıyorlar…
***
CHP iyi yönetiliyor mu?
CHP’de ideolojik ve politik savrulmalar var mı?
CHP’de örgütsel yozlaşma ve çürüme var mı?
Bu noktalarda CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na “eleştiri” getirmek doğru değil mi?
***
Tabii ki; CHP kötü yönetiliyor…
Tabii ki; CHP’de ideolojik ve politik savrulmalar var…
Tabii ki; CHP’de örgütsel yozlaşma ve çürüme var…
Tabii ki; bunları değiştirmek için CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu eleştirmeliyiz…
***
Kılıçdaroğlu eleştirileri ile CHP düşmanlığını ayırmalıyız…
Kılıçdaroğlu eleştirileri ile Kılıçdaroğlu düşmanlığını birbirinden ayırabilmeliyiz…
Bakın bir Atatürk portresi indirildi-çöpe atıldı tartışmalarına…
CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yapılmadık hakaret; söylenmedik söz kaldı mı?
***
Bakın o tartışmalara; haysiyet cellatlığını görürsünüz…
Bakın o tartışmalara; kin ve nefret söylemlerini görürsünüz…
Birçok kadın CHP milletvekili için yazılan-çizilenlere bakın…
CHP ve Kılıçdaroğlu için yazılıp çizilenlere bakın…
***
Günlerce linç kampanyalarını örgütleyenlere bakın…
Şimdi hiç sesleri-solukları çıkıyor mu?
CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na bu konu üzerinden meydan okuyanlara bakın…
Şimdi hiç sesleri-solukları çıkıyor mu?
***
Tamam; CHP bu “krizi” yönetemedi/yanlış yönetti…
Tamam; Aylin Nazlıaka susuz bir alanda fırtınalar yarattı…
Peki; bu olup bitenlerden sonra bu linç kampanyaları örgütleyenlerin CHP’li kadın Milletvekillerine bir özür borcu yok mu?
Peki; bu olup bitenlerden sonra CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na olmadık hakaretleri yapanların CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na bir özür borcu yok mu?
***
CHP ve Kılıçdaroğlu düşmanlığını bir “siyaset” haline getirenler oturup bir düşünsünler…
CHP ve Kılıçdaroğlu karşıtlığıyla “siyaset” yaptığını zannedenler oturup bir düşünsünler…
***
CHP ve Kılıçdaroğlu düşmanlığı bir “siyaset” değildir…
CHP ve Kılıçdaroğlu düşmanlığı siyasette bir “çıkar yol “ değildir…
CHP’nin yeminli düşmanlarına söylenecek bir şey yok; onlara ne söylerseniz söyleyin onlar bildiğini yapacaklar…
Ama CHP içinde siyaset yaptıklarını zannedenlere ise söyleyecek çok şey var…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni