İmambakır Üküş; Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ve CHP'nin önünü açmak istiyorsa önce kendi yüklerinden kurtulmak zorundadır...
Yerel seçimler yaklaştıkça bütün partilerde tansiyon yükseliyor...
Aday adaylarının ve onları destekleyenlerin yürüttüğü kampanyaları artarak devam ediyor...
Aynı şekilde partilerin içinde ve yönetim kademelerinde de tartışmalar büyüyor...
***
CHP'de "değişim" ve "yenilenme" sancıları yerel yönetim seçimlerinde de ortaya çıktı...
"Eski" yol ve yöntemleri isteyenler "ters"ten bir girişimle yeni dönemi "sabote" etmeye çalışıyor...
Çok "masum" gibi görünen "itiraz"larla eski yol ve yöntemleri egemen kılmaya çalışıyor...
***
CHP son 20 yıldır "aday belirleme"de demokratik "yol" ve "yöntem"leri benimsedi...
Gerek milletvekilleri seçimlerinde gerekse de belediye başkanlıkları seçimlerinde hep genel merkez "atama" yolunu seçti...
Parti içi demokrasi işletilemedi, hiç bir yerde ön seçim yapılamadı...
Her şey genel başkanın "iki dudağı" arasında, her konuda genel başkanın dediğinin olduğu bir 20 yıl yaşandı...
Bu 20 yılda aday olmak hem çok "zor" hem de çok "kolay"dı...
Genel merkez de "malum kişi"lerle işini "bağlayan" hemen adaylığı garantiliyordu...
Bu dönemin çok ünlü "şahsiyet"lerini hepimiz hala hatırlıyoruz...
***
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanı seçildiği kurultayda "parti içi demokrasi" ve "ön seçim" sözü verdi...
Ancak süreç içinde bu sözlerini yerine getiremedi...
Ama her şeye rağmen CHP'de "değişim" ve "yenilenme"nin yolu bir kez açılmıştı...
Bütün eksikliklerine ve yanlışlıklarına rağmen, yeni bir dönem başlamıştı...
Genel seçimlerde uzun bir aradan sonra 29 ilde ön seçim kararı alındı...
Yapılan tüzük değişikliğiyle artık milletvekilliği seçimlerinde her yerde "ön seçim" yapılması kararlaştırıldı...
***
Ve bu yerel seçimlerde son 20 yılda yapılmayan şeyler yapılmaya çalışılıyor...
CHP'de ilk defa belediye başkanlığı seçimleri "son ana" ve "genel başkan ve adamları"na bırakılmadan tespit edilmeye çalışıyor...
Bir yanda yapılan "anketler"le hem CHP'nin durumu tespit ediliyor...
Hem de diğer partilerin durumu tespit ediliyor...
Ayrıca yapılan "anketler"le belediye başkanlarının durumuyla yeni adayların "istenirliği" ölçülüyor...
Ama daha önemlisi ilk defa yerel yöntemlerden sorumlu genel başkan yardımcısı Gökhan Günaydın başkanlığında 5 kişilik bir "komite"oluşturuldu...
"Beşli komite" basında yer aldığının aksine "adayları" tespit etmeyecek...
"Beşli komite", il başkanları, o ilin milletvekilleri ve parti meclisi üyeleriyle birlikte o ilde hangi "yol" ve "yöntem"lerle aday belirlenmesi yapılacağının çalışmasını yapacak...
Yine basında yer aldığının aksine bu "komite" ile yapılan il başkanları toplantılarında da alınmış ve resmileşmiş/kesinleşmiş hiç bir "karar" yoktur...
"Beşli komite" her ilden gelen tüm önerileri raporlaştırarak genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na ve MYK'ya sunacak...
MYK'da yapılacak değerlendirmeden sonra "Parti meclisi"nin onayıyla her şey "resmi"leşecek...
***
CHP ilk defa örgüte, halka ve kitle örgütlerine danışarak adaylarını ve adaylaşma yöntemlerini tespit etmeye çalışıyor...
İşte ne olduysa bu çalışmalar sırasında oldu...
CHP'nin içinden "biri"leri bu çalışmaları "itibarsızlaştırmak" için düğmeye bastı...
Önce o "komite" içinde yer almak için çaba gösterenler bu kez bu komiteyi "itibarsızlaştırma"ya çalıştı...
Aslında herkes kimin, neyi niye yaptığını çok iyi biliyor...
Aynı çevreler daha öncede başvuru tarihleriyle ilgili de aynı şeyleri yapmışlardı...
2 Eylül tarihinin son başvuru tarihi olmadığını iddia eden bu çevreler yine aynı şekilde "YSK tarihi" geçerlidir diyerek CHP'nin aldığı kararları "boşa" çıkarmaya çalışıyordu...
***
CHP'de "değişim" ve "yenilenme"den rahatsız olan ve aday belirleme sürecine egemen olmak isteyenlerin imdadına bu kez İstanbul CHP il başkanının "boş boğazlığı" yetişti...
CHP İstanbul il başkanı Oğuz Kaan Salıcı,2. bölge adayları ve 2. bölge ilçe başkanları toplantısında "Ankara'daki abilerinize güvenmeyin" diyerek devam etmiş "verdiğiniz kaporalar yanacak, üstüne bir bardak su için" demiş...
Her ne kadar Oğuz Kaan Salıcı bu konuşmayı sahiplenmezse de, bu konuyla konuştuğu çok açık...
Ancak, ilginç olan Oğuz Kaan Salıcı konuşmasının hiç bir yerinde "Beşli komite"den bahsetmemesine rağmen çok bilinçli bir şekilde olay ve konuşma bu "komite"ye karşı yapılmış gibi sunuldu...
Gerçekten de artık "Ankara'daki abi"lerin dönemi bitmesi gerekiyor...
Artık "Ankara'daki abi"lerine güvenerek siyaset yapmanın, aday olmanın sonu gelmelidir...
***
Oğuz Kaan Salıcı'nın konuşmasının hiç bir yerin de CHP'nin yerel seçimler komitesine yönelik bir açıklama olmamasına rağmen neden bu "Beşli komite" hedef yapılıyor...
Nedeni çok basit...
Gerçekten de "adayları ben belirlerim" diyen "Ankara'daki abi"lerle gayri resmi Genel Başkanın "danışmanı" olduğunu iddia edenlerin "piyasası" bozuluyor da ondan...
Aslında herkes "Ankara"daki bu "Abi"leri çok iyi tanıyor, çok iyi biliyor...
CHP'nin Haziran genel seçimlerinde aday belirlenmesinde hangi "abi"lerin ismi nasıl geçiyor hepimiz çok iyi biliyoruz...
İşte o "abi"ler CHP'nin adaylarını örgüte ve halka danışarak belirlemesine çok tepkililer...
***
CHP, yoluna halka ve örgüte dayanarak devam etmelidir...
Bunu yaparken "içeriden" ve "dışarıdan" bir çok saldırıya uğrayacağını çok iyi bilmelidir...
CHP, bir yandan halktan en yüksek oyu alacak adayı örgüt ve halkla birlikte belirlemeye çalışırken bir diğer yandansa örgütsel yapısını da yenilemelidir...
Mevcut örgütsel yapı bırakın başarıyı, CHP'nin başarısının önündeki en büyük engeldir...
***
CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu artık tercihini açık ve net bir şekilde yapmalıdır...
CHP'nin ileriye doğru her hamlesini boşa çıkaranlar hemen yanı başında yer alan insanlardır...
CHP'ye karşı bu "iftira" ve "itibarsızlaştırma" kampanyasını açanlarda hemen yanında yer alıyor...
Artık ne CHP ne de Kemal Kılıçdaroğlu bu "yük"ü daha fazla taşıyamaz...
Hiç bir "Vefa" duygusu bu "yük"ü taşımaya gerekçe olamaz...
***
CHP bu yerel seçimlerde başarılı olmak zorunda...
AKP mutlaka bu seçimlerde yenilgiye uğraması gerekir...
Türkiye'de sokaklarda mücadele eden toplumsal güçler bunun mümkün olduğunu ortaya koyuyor...
Yeter ki CHP toplumsal muhalefetin taleplerine sahip çıksın...
Yeter ki, CHP sokakla ve mücadeleyle bütünleşsin...
Bunun yolu ise örgütsel yenilenmeden geçiyor...
İstanbul, Ankara ve İzmir il örgütleri mevcut yapıları ve düşünsel kapasitesiyle bunu başaracak durumda değiller...
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ve CHP'nin önünü açmak istiyorsa önce kendi yüklerinden kurtulmak zorundadır...
Bazen "çürüyen" ve "kangren" hale gelen vücudunuzun en değerli parçası da olsa, kesip atmak zorundasınız...
Artık CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu "cesaret"i göstermek zorundadır...
En "yakın"ındakilerden başlayarak bunu yapmak zorundadır...
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni