CHP’de Arayışlar
Türkiye, tarihin en karanlık dönemini yaşıyor... Politik baskılar ve yasaklar 12 Eylül rejimini aratmıyor...
Türkiye, tarihin en
karanlık dönemini yaşıyor...
Politik baskılar ve yasaklar 12 Eylül rejimini aratmıyor...
Toplumsal ve ekonomik hak kayıpları darbe dönemlerini geçmiş
durumda...
Daha da kötüsü, güçlü ve etkin ne siyasal ne de sendikal-demokratik bir muhalefet var...
***
2011 Haziran seçim
sonuçları, toplumsal direnme ve mücadele etme eğilimlerini daha da zayıflatmıştır...
Topluma ne yaparsak
yapalım olmuyor düşüncesi giderek hâkim oluyor...
Bir de ordudan yargıya
bütün devlet kurumlarını AKP’nin ele
geçirdiği yargısı eklenince, umutsuzluk
daha da artıyor...
***
AKP karşıtı tüm toplumsal güçlerde, seçimlerde CHP’nin bir başarı elde
edeceği, en azından AKP’nin egemenliğini sınırlayacağı
beklentisi vardı.
Ancak, seçim sonuçları
bu beklentileri de yıktı.
AKP, seçimlerden büyük bir başarı ile çıktı.
CHP ise beklenen ve umulan başarıyı yakalayamadı...
***
CHP seçim sonuçları üzerinde sağlıklı bir eleştiri ve özeleştiri
süreci başlatamadı...
Seçim sonuçları ve
nedenleri parti içi kısır çekişmelerin kurbanı oldu...
CHP içindeki iktidar savaşları,
CHP’nin kendi gerçeğiyle
yüzleşmesine fırsat vermesi...
CHP Genel Merkezi de sonuçları
ve nedenleri tartışmak tartıştırmak
yerine günü kurtarmaya yöneldi...
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin
politikalarını, örgütsel yapı ve tercihlerini tartışmak yerine çözümü MYK
üyelerini rotasyona tabi tutmakta buldu.
Bu gidişle, 80 kişilik Parti Meclisi’nde yakın
zamanda MYK üyesi ve genel başkan
yardımcı olmayan kalmayacak...
***
Bugün için AKP karşısında muhalif olan ve parlamentoda
yer alan üç parti var...
CHP, MHP, BDP...
Ana muhalefet partisi
ise CHP...
Ancak, bu üç partide AKP karşısında toplumsal bir güç
değil...
AKP, Türkiye’yi tek başına yönetiyor...
Ve hiç kimse AKP’yi dizginleyebilecek durumda
değil...
***
MHP, AKP karşıtı bir toplumsal güç olmaktan hızla çıkıyor...
AKP, MHP’yi etkisizleştiren yoğun bir ideolojik ve politik
kuşatmayı sağlamış durumda...
Referandumla başlayan
ve seçimlerle devam eden süreçte AKP, MHP’nin daha ilerisinde milliyetçi-muhafazakâr bir görüntü verdi...
MHP’nin elinden milliyetçilik
argümanını alan AKP, MHP’yi
etkisizleştirmeye hız vermiş durumda...
***
BDP, Kürt toplumsal hareketi ve taleplerini aşamayan
politikalarıyla, kendisini sıkıştırdığı alanın dışına çıkamıyor...
Özellikle PKK’nin yoğunlaştırdığı eylemler
sonrası ise tümüyle siyaset dışı kalıyor...
Türkiye partisi olmak
için atılan “çatı partisi” girişimi de istenilen sonuca ve amaca ulaşamıyor...
Daha çok küçük sol
dergi çevreleriyle sınırlı kalan bu girişimde istenen sonuca ulaşamayacak gibi
görünüyor...
***
AKP, karşısında etkin olması gereken sosyalist partiler ise, hem darlaştırıcı politikaları nedeniyle,
hem de örgütsel güçsüzlükleri nedeniyle politik bir güce dönüşemiyorlar.
Yaşanan bunca deneyime
rağmen sosyalist sol birleşik bir
direniş hattı örgütleyemiyor...
***
CHP, mevcut muhalif güçler içinde en yaygın ve kitlesel güç
durumunda...
Parlamentoda 135 milletvekili var...
Türkiye genelinde 500’ü aşkın belediye başkanlığı CHP’nin elinde...
Ama ne yazık ki; ortada
gözle görülür elle tutulur bir muhalefet yok...
CHP, ne toplumda ne de bizzat kendi içinde bir umut olmaktan çıkmış
durumda...
CHP, topluma umut ve heyecan vermiyor...
***
Ama her şeye rağmen
umut CHP’dir...
CHP, Türkiye’nin en köklü
ve geleneksel partisidir...
Bu hem bir güç hem de bir zaaftır...
Hem olumluluk hem de olumsuzluklar içeren bir durumdur...
Dolayısıyla,
olumsuzlukları olumluluğa çevirmek, olumlulukları pekiştirip güçlendirmek
hepimize düşüyor...
CHP üzerine daha çok tartışmalıyız.
CHP’nin kendi gerçekliğiyle
yüzleşme ve hesaplaşması için yoğun bir ideolojik
mücadele yürütmeliyiz.
Bugün CHP’ye “yön” verenler bir tercih yapmış
görünüyorlar...
İdeolojik ve politik
olarak CHP’yi ANAP-DYP çizgisine, örgütsel olarak da DSP’deki tek kişi
yönetimine uygun hale getirmek istiyorlar...
En azından Aralık kurultayından ve seçimlerdeki
tercihten ve yaşanan yapılanmadan bunu anlıyoruz...
Dolayısıyla olanları
tartışmalıyız...
CHP, hangi yörüngeye oturmalıdır?
Sola mı yoksa liberal merkez
sağa mı?
CHP’de parti içi demokrasi ve çoğulculuk mu olmalı?
Ya da tek kişi ve ekibinin yönetimi mi?
***
CHP’nin yaşadığı
gel-gitleri ana hatları ile tek tek tartışalım...
İmambakır Üküş
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları