İmambakır Üküş; CHP MYK üyeleri, parti meclisi üyeleri ve milletvekilleri asla 'kontenjan' adaylığı için başvurmasınlar…
İmambakır Üküş'ün Yurt Gazetesinde 20 Şubat 2015 Tarihinde Öteki Türkiye Köşesinde yayınlanan yazısı...
CHP parti Meclisinin aldığı kararı tartışmaya devam ediyor CHP örgütleri…
Bu kararlara büyük öfkede var…
Bu kararlardan büyük sevinç duyanlarda var…
Veya bu kararlardan “buruk sevinç” duyanlar da var…
***
CHP, genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Parti meclisi cesur karar alamadı…
CHP’ye iktidar yolunu ve kapısını açacak, her yerde tüm üyelerle yargı denetiminde ön seçim kararını alamadı…
MYK ve Parti Meclisi üyelerinin “koltuk sevdası” Türkiye ve CHP “sevdası”ndan üstün geldi…
CHP MYK’sı ve Parti Meclisi koltukları garantileme yoluna gitti…
CHP’yi iktidar yapacak tarihi kararları, “kişisel” ve “bencilce” gerekçelerle alamadı…
***
CHP Parti Meclisi göz göre göre CHP tüzüğünü çiğnemeyi göze aldı…
CHP tüzüğünün öngördüğü %85 ön seçim şartını yerine getirmedi…
Daha önemlisi, %5 olan kontenjan oranını fiilen önce %14’e sonra %20’nin üzerine çıkardı…
Toplamda 28 olması gereken kontenjan sayısını, garanti seçilecek sıralarda 55’e çıkardı…
Adrese teslim olarak “tasarlanan” Muğla, Çanakkale ve Malatya’yı ve diğer kontenjan sıralamalarını da eklerseniz %20’yi rahatlıkla geçiyor…
***
Ayrıca “örgüt denetiminde” yapılacak denen “eğilim yoklamaları”nın hiçbir güvencesi yok…
Kimin denetiminde yapılacak…
Oy sayımının teminatı ne olacak…
Daha da önemlisi çıkacak sonuçlara uyulacak mı?
30 Mart öncesi “eğilim yoklamaları” sonuçlarının deneyimine sahip CHP örgütlerinin “kuşku” ve “endişe” duymalarından daha doğal ne olabilir?
***
CHP koltukları koruma ve koltukları birilerine peşkeş çekmek için kendi tüzüğünü çiğneme, kendi tüzüğüne karşı “hile” yoluna gitti…
CHP tüzüğünde ve siyasi partiler yasasında “eğilim yoklaması” gibi bir yöntem yoktur…
CHP tüzüğü ve siyasi partiler yasasına göre “eğilim yoklaması” kararı alınan 10 seçim çevresi kararı “yok” hükümdedir…
***
Peki, CHP bu 60’a yakın “garantili” yerleri kimler için ayırdı?
Kimler bu “garantili” bir anlamda “beleş” yerler için aday olacak?
CHP, her zaman yaptığı gibi sağ partilerin mezarlıklarından birilerini bulup buralara mı yerleştirecek?
Bu seçilmeleri “garantili” yerler için “vekil borsaları” mı oluşturacak?
Yine kirli ilişkiler veya ahbap-çavuş ilişkilerle “garantili” yerler birilerine mi sunulacak?
***
CHP, bu kontenjanları gençlere ve kadınlara kullanacak mı?
CHP, siyasal ve toplumsal mücadelenin öncü isimlerine buralarda yer verecek mi?
CHP, solun ve demokrasi güçlerinin temsilcilerine yer verecek mi?
Yoksa yine “siyasetin baronları” ve “ticaretin baronları” mı bu sıraları belirleyecek?
***
CHP, bu kontenjanları siyasal ve toplumsal mücadelede “bedel” ödeyenlere kullanmalı…
CHP, kendi evlatlarına ve emekçilerine sahip çıkmalı…
CHP, kontenjanları cumhuriyetçi, devrimci ve halkçı isimlerden yana kullanmalıdır…
Sağ partilerden getirilen hiçbir kimse zaten CHP’nin alabildiği sıralara kesinlikle yerleştirilmemelidir…
***
Madem CHP daha çok oy alsın diye bu isimler “transfer” ediliyor…
Buyursunlar CHP’nin vekil çıkaramadığı illerden aday olsunlar…
Madem bu isimler CHP’ye “güç” katmaya gelmişler, o zaman “garantili” yerler değil, kendi güçlerini ortaya koyacak sıralara talip olsunlar…
Neden herkes Ankara, İstanbul, İzmir’de hem de “garantili” yerlerden aday oluyor?
CHP’ye “güç” katmak iddiasıyla gelenler CHP’nin gücünü emmesinler…
***
CHP MYK üyeleri, parti meclisi üyeleri ve milletvekilleri asla “kontenjan” adaylığı için başvurmasınlar…
Hele MYK üyeleri ve parti meclisi üyeleri “kontenjan” adayı olursa bu siyaseten “ahlaksızlık” olur…
Demek ki, bu sıraları örgütten, örgütün emekçilerinden kendiniz için kaçırmışsınız/ayırmışsınız anlamına gelir…
Ben hiçbir CHP MYK ve parti meclisi üyesinin buna “tenezzül” edeceğine inanmıyorum.
***
Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm MYK, parti meclisi üyeleri ve milletvekilleri mutlaka ön seçimlerden aday olmak için başvurmalıdır…
Ben MYK, parti meclisi üyeleri ve milletvekillerinin “sandıktan” korkacaklarına inanmak istemiyorum…
Kendi örgütünden, kendi üyelerinden korkan bir MYK üyesi, bir parti meclisi üyesi, bir milletvekili olabilir mi?
Herkes sandığa…
Herkesin boyun un ölçüsünü alalım…
Kimse “beleş”e talip olmasın…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni