CHP’de Değişim ve Kılıçdaroğlu
İmambakır Üküş; Kılıçdaroğlu kişisel veya siyasal bencillikle hareket etmedi. Eğer Kılıçdaroğlu kişisel veya siyasal bencillikle hareket etseydi kendisine karşı iki kez aday olmuş, hırsı aklının önünde olan Muharrem İnce’yi aday yapmazdı…
CHP’de uzun süredir “değişim” tartışmaları sürüyor…
24 Haziran seçim sonrası artık “değişim” konusu tartışmalarının dışına çıkarak CHP’de bir ‘’iç hesaplaşma” sürecine dönüştü…
Özellikle 25 Haziran’da Muharrem İnce’nin başlattığı kurultay tartışmalarıyla süreç başka bir yöne evirildi…
Şimdi yaşananlar basit bir kurultay istemenin ötesinde bir durum olduğunu gösteriyor…
***
Gerçekten ilginç bir parti CHP…
Son 20 yıldır CHP’yi yönetenler bugün CHP’de “imza” ve “değişim” talebinin bayraktarlığını yapıyorlar…
Gerçekten ilginç bir parti CHP; yönetimde oldukları dönemde parti içi demokrasiyi yok edenler şimdi parti içi demokrasi havarisi kesiliyor…
Gerçekten ilginç bir parti CHP; en az 15-20 yıllık milletvekili geçmişi olan ve bu görevlere hep atamayla gelmiş, yetki kendisindeyken ön seçim olmasın diye her numarayı yapmış isimler ön seçim talebinin sözcülüğünü yapıyor…
***
Dün bir gecede binlerce insanı 12. maddeden üye yapanlar bugün “değişim” ve “demokrasi”den bahsediyor…
Dün bir gecede binlerce insanın üyeliğini silenler bugün “parti içi demokrasi için imza verin” diyor…
Dün aynı il veya ilçe örgütü kendisine “karşı” diye defalarca görevden alanlar bugün “parti içi demokrasi için imza verin” diyor...
Dün CHP’den “muhalif” diye binlerce insanı partiden ihraç edenler bugün “parti içi demokrasi için imza verin” diyor…
***
CHP’de değişim ve yenilenme bir zorunluluktur…
CHP’nin ciddi yapısal sorunları var…
CHP’nin bu yapısal sorunlarının çözümü için ideolojik – politik ve örgütsel olarak köklü bir değişim ve yenilenme yaşanması kaçınılmazdır…
Ancak değişim ve yenilenme partiyi geriye değil ileriye taşıyabilecek bir yapıda olabilmelidir…
***
Şu anda CHP’de yaşanan kurultay tartışmalarının hiçbir ideolojik – politik ve örgütsel zemini yoktur…
Tümüyle “o gitsin ben geleyim” zihniyetinin eseri bir durum söz konusudur…
Ortada partiyi iktidara taşıyacak bir fikirsel zenginlik olmadığı gibi bunu yapacak bir kadro gücü de yoktur…
Küskün eski milletvekilleriyle, niye beni yazmadın diye isyan edenlerle; MYK ve Parti Meclisi dışında kalmanın tepkiselliğiyle değişim ve yenilenme olmaz…
***
Eksikleri, hataları ve günahlarıyla birlikte CHP’de “değişim” hareketi Kılıçdaroğlu ile başladı…
CHP her anlamda bütün eksiklerine rağmen bir hareketlenme yaşadı…
Kendi içinde dar bir alana sıkışmış olan CHP’yi, Kılıçdaroğlu Türkiye’nin bütün kesimleriyle buluşturma iradesi ortaya koydu…
CHP kendi kalıplarını aşarak daha geniş bir kesime sesini duyurmaya başladı…
***
Kılıçdaroğlu’nun 2009’da İstanbul Büyükşehir adaylığıyla başlayan süreç genel başkanlığıyla devam etti…
2009’da İstanbul’da biri sonradan DSP’den katılım ile (Avcılar) CHP’nin elinde 4 belediye başkanlığı vardı…
CHP o seçimlerden 12 belediye başkanlığıyla çıktı; Beylikdüzü’nde kazandığı belediye hile ile elinden alındı ve birçok ilçede de kafa kafaya bir sonuç yaşandı…
Aynı şekilde bütün Türkiye’de CHP o yerel seçimlerde önemli başarılara imza attı…
***
Kılıçdaroğlu 2010 ortalarında CHP genel başkanı oldu…
Genel başkan olduktan sonra hemen bir referandumdan başlayarak arka arkaya birçok seçim yaşadı…
Aynı zamanda CHP’de parti içi mücadelelerle uğraşmak zorunda kaldı…
Özellikle Öder Sav ve ekibiyle ayrışması CHP’de yeni iç hesaplaşma süreci yaşadı…
***
2011 gene seçimlerinden sonra da CHP’de bir imza süreci yaşandı, ancak o süreç halen “bilinmeyen” nedenlerle başarısızlığa uğradı…
Sonrasında yine olağanüstü tüzük kurultayı için bir imza süreci yaşandı…
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası ise “karşılıklı restleşmeler” üzerine CHP olağanüstü kurultaya gitti ve o kurultayda Muharrem İnce genel başkan adayı olarak yarıştı ve kaybetti…
Ancak Muharrem İnce bu kurultaydan sonra vazgeçmedi iki kez başarısızlığa uğrayan imza toplama girişiminde bulundu…
***
Muharrem İnce son kurultayda da “çift imzalarla” aday oldu yarıştı ve kaybetti…
Kılıçdaroğlu tarafından Cumhurbaşkanı adayı olunca da “ben vefalı bir adamım, kendisinin karşısında iki kez aday olmuş zaman zaman haddini aşmış açıklamalar yapmış birisi olarak beni aday gösterdi artık ona karşı aday olmam” dedi…
Ancak bu sözün ömrü 25 Haziran saat 12’ye kadar sürdü…
Muharrem İnce yeniden genel başkan adayı olmak için olağanüstü kurultay için yollara düştü…
***
Uzun bir süredir CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı yandaş medyada bir linç kampanyası sürdürülüyor…
AKP genel başkanından, bütün sözcülerine ve yandaşlarına kadar herkes Kılıçdaroğlu’nu açıkça tehdit ediyor…
Tehditten öte CHP’lilere de Kılıçdaroğlu’na karşı harekete geçin çağrısı yapıyor…
Hatta AKP Genel Başkanı Erdoğan CHP’lileri “eğer siz gereğini yapmazsanız biz yapacağız” diye açıkça tehdit ediyor…
***
Ne yazık ki benzer itibarsızlaştırma kampanyası CHP içinde de yapılıyor…
Kılıçdaroğlu’nun gitmesini isteyebilirsiniz…
Kılıçdaroğlu’nu sevmeyebilirsiniz…
Ama hakaret ve küfür ederek itibarsızlaştırma kampanyası yapamazsınız; itibarsızlaştırmak istediğiniz kişi CHP genel başkanı…
***
“CHP başarısız” ve “Kılıçdaroğlu başarısız” onun için bir an önce istifa etmeli, bir an önce gitmeli diye kampanyalar yapılıyor…
Yaratılan “algı” ile neredeyse bir “rüzgar” da yaratılmış…
İnsana bu iddiaları görünce CHP Kılıçdaroğlu’dan önce çok başarılıydı Kılıçdaroğlu geldi CHP başarısız oldu gibi geliyor…
Sanki Kılıçdaroğlu’ndan önce CHP girdiği her seçimi kazanmış, şimdi Kılıçdaroğlu ile kaybediyor algısı yaratılıyor…
***
Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı olmadan önce son seçim 2007 seçimleridir…
AKP o seçimlerde % 46 ile 16.327.291 oy almış…
CHP ise % 20 ile 7.317.808 oy almış…
2011’de Kııçdaroğlu ile girilen ilk seçimde ise AKP % 49 ile 21.466.356 oy CHP ise % 25.94 ile 11.147.730 oy almış…
***
Kılıçdaroğlu CHP’nin oyunu yaklaşık % 6 oranında artırmış…
CHP’nin oyu 7 milyondan 11 milyona oya çıkmış…
Ama daha önemlisi CHP her seçimde bu 11 milyon civarındaki oyunu hep korumuş…
Tabii ki CHP’nin bu oyu yeterli değil ama CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yapılan eleştiriler de “insaflı” değil…
***
CHP 7 Haziran seçimleriyle birlikte Türkiye’de siyaset gündemini belirleyen parti oldu…
CHP’nin kampanyaları o kadar etkili oldu ki o süreçte neredeyse bütün partiler CHP’nin temel taleplerini programlarına koymak zorunda kaldılar…
Öylesine etkili oldu ki 1 Kasım’da AKP utanmadan CHP’nin bildirgesini aynen kopyaladı…
***
16 Nisan Hayır kampanyasının mimarı CHP ve Kılıçdaroğlu oldu…
CHP, parti kimliğini geri çekerek “Hayır” diyen bütün herkesi kucaklayan bir kampanya örgütledi…
Türkiye’de ilk defa birbirinden ideolojik – politik ve kültürel olarak farklı hattı zıt kutuplarda yer alan güçler bir araya gelebildi…
16 Nisan’da bütün eşitsiz koşullara ve OHAL’e rağmen başarılı bir sonuç elde edildi…
***
2018 seçimlerinde de esas olarak CHP ve Kılıçdaroğlu doğru bir siyasi çizgi uyguladı…
16 Nisan’da “Hayır” diyen bütün güçleri birleştirmeyi hedefledi…
Kılıçdaroğlu “sıfır baraj” önerisiyle içinde herkesin olacağı bir ittifak önerdi…
Ancak İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin çeşitli itirazlarıyla ittifak sınırlı kaldı…
***
CHP ve Kılıçdaroğlu İYİ Parti'nin YSK eliyle seçime sokulmama tuzağını 15’ler olayıyla boşa çıkardı…
CHP ve Kılıçdaroğlu HDP’ye karşı kirli oyunları boşa çıkararak “HDP mutlaka barajı aşmalıdır” diyerek bu oyunu da boşa çıkardı…
CHP ve Kılıçdaroğlu seçimde çifte baraj uygulaması olacak olan ittifaklar yasasının tuzağını da Millet ittifakıyla boşa çıkardı…
CHP ve Kılıçdaroğlu Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanı adayı göstererek CHP içindeki tartışmaları en azından bir süreliğine ortadan kaldırdı…
***
Kılıçdaroğlu’na bugün birileri HDP’nin hesabını sormak için harekete geçiyor…
Kılıçdaroğlu’na bugün birileri İYİ Parti'nin hesabını sormak için harekete geçiyor…
Kılıçdaroğlu’na bugün birileri Saadet Partisi'nin hesabını sormak için harekete geçiyor…
Eğer Kılıçdaroğlu’nun kararlı tutumu olmasaydı bugün ne İYİ Parti ne HDP, Ne de Saadet Partisi Meclis'te olurdu…
***
Kılıçdaroğlu kişisel veya siyasal bencillikle hareket etmedi…
Eğer Kılıçdaroğlu kişisel veya siyasal bencillikle hareket etseydi kendisine karşı iki kez aday olmuş, hırsı aklının önünde olan Muharrem İnce’yi aday yapmazdı…
Eğer kişisel veya siyasal bencillikle hareket etseydi CHP seçmenine de hitap eden İYİ Parti'nin seçimlere girmesi için 15’ler operasyonunu yapmazdı…
Eğer kişisel ve siyasal bencillik yapsaydı CHP seçmeninden oy alacağını bile bile “HDP barajı geçmelidir” demezdi…
***
CHP’nin hangi tutumu yanlış?
İYİ Parti'yi seçime sokması mı yanlış?
HDP konusundaki tavrı mı yanlış?
Millet ittifakı mı yanlış?
***
Millet İttifakı deyince CHP’nin yıllardır milletvekili çıkaramadığı 13 ilde milletvekili çıkarması mı yanlıştı?
Eğer Millet İttifakı olmasaydı CHP bu illerden milletvekili çıkarabilir miydi?
Şimdi Kılıçdaroğlu’na karşı olduklarını ilan eden hatta Gürsel Erol gibi istifa etsin diyen illere bakalım…
Karabük, Kastamonu ve Elazığ’da eğer ittifak olmasaydı bu arkadaşlar milletvekili olabilecekler miydi?
Hem de CHP’nin bu 3 ildeki oylarını düşürmesine rağmen…
***
Gürsel Erol’un Kılıçdaoğlu’na istifa çağrısı şaka gibi bir olay…
Gürsel Erol CHP’deki varlığını Kılıçdaroğlu’na “yakınlığı” üzerinden kurmuş bir isim…
Daha düne kadar Ankara, İstanbul ve İzmir’de il kongrelerinin sözde “Kılıçdaroğlu adına dizayn” ediyordu…
Daha düne kadar kurultay operasyonlarını Kılıçdaroğlu adına ‘’dizayn’’ ediyordu…
Gürsel Erol parti içinde demokrasiden bahsedince beni bir gülme alıyor; yapmayın ayıptır yahuuu…
***
CHP bu seçimlerde esas olarak doğru bir siyasi çizgi benimsedi…
Ancak bu doğru çizgiyi milletvekili listelerinde ve kampanya örgütlenmesinde hayata geçiremedi…
CHP temel noktalarda aldığı kararlarla toplumda ne kadar büyük heyecan ve umut yarattıysa listelerde ve kampanyada da o kadar umutsuzluk yarattı ve heyecanı öldürdü…
CHP’nin milletvekili listeleri örgütleri ve illeri harekete geçiremedi..
***
24 Haziran gecesini CHP’de Muharrem İnce de kötü yönetti…
Aslında seçim sonuçları hayal kırıklığı yaratsa da pek de kötü olmamasına rağmen büyük hayal kırıklığı 24 Haziran gecesini kötü yönetmesinden kaynaklandı…
50 bin avukatla YSK önünde olacağım diyen Muharrem İnce yanında bir tek avukat bile olmadan Ankara’nın lüks otellerinden birinde bir kat kapatıp ailesi ve dostlarıyla geçirdi…
CHP genel merkezi ise şaka gibi açıklamalarla da milletin öfkesini yükseltmekten öteye geçemedi…
***
CHP’de bir yapısal değişim ve yenilenme gerekiyor…
Ama bu popülist söylemle, Erdoğan’a ve AKP’ye öykünerek olacak bir iş değil…
Kılıçdaoğlu CHP’de değişim ve yenilenmenin yolunu açmıştır…
Bu yolu Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüyerek ancak başarıya ulaştırabiliriz…
Bunun en iyi kanıtı CHP’de bugün yaşananlardır…
Bir yol açılmıştır, bu yolu birlikte büyüterek devam edeceğiz…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni
ÜYE YORUMLARI
Facebook Yorumları
Sn ÜKÜŞ Teşekkürler.Güzel bir yazı olmuş.Popüler sözcük değişim.Herkes değişimden bahsediyor.Ancak değişim in adı yok.Ne değişimi Tüzük mü Yönetim mi Proğram mı Lider mi.Ben ancak takip ettiğim kadarı ile lider değişimi anlıyorum.Eğer siz lideri değiştirirseniz değişim olmaz.Ve bir şey değişmez.Çünkü Baykal ı Az miting yaptığı için eleştirenlerdenim.Kılıçdaroğlu geldi çok miting yaptı.Ama partide yaprak kıpırdamadı.Beklentisi olan bir kişi değilim.Ama partinin kısır döngü içerisinde erimesini hazmedemiyorum.
Simdi bir durum tespiti yapalim ve biraz realist olalim..Taban ne diyor, secim sonuçları ne diyor, neleri kazandık neleri kaybettik.Bu yapıyla yerel yonetim secimlerinde nasil bir netice alabiliriz..Belediye Baskan adayları nasil seçilecek. Sandigi kimler bekleyecek.Bence ahvali serait Mustafa Kemalin Samsuna çıktığı donemden daha vahim...
Yazıdaki tesbitler doğru .
Bence son yorumda eksiklik var . Kılıçdaroğlu seçim öncesi oluşturduğu doğru stratejileri , sahaya çıkınca yerle bir eden Muharrem İnce söylemini anında müdahale etmeli ve masaya yumruğunu vurmalıydı.
Meral Akşener bu söyleme itiraz ettiğinde iş işten geçmişti.
Yani Lider gibi davranamadı.
Şimdi de yine esasa girmeden , kendi belirlediği Milletvekili ve Belediye başkanı vs desteğiyle ayakta kalmaya çalışıyor.
Bedeli ödemeden kurtulamaz.
Gerek adaylar gerek yönetim kadroları oturmuş bir demokratik sistem dahilinde oluşturulmalıdır.
Kulağa üflenen isimlerle yola çıkıldığında 'KİFAYETSİZ MUHTERİSLER' oligarşisinin yolunu açarsınız.
Bu oligarşik yapı liyakatın, parti içi demokrasinin, hak, hukuk ve adaletin önündeki en büyük engeldir.
Lider her kim olursa olsun etrafındaki oligarşik yapıyı kıramadığı sürece parti erimeye devam edecektir.
Türkiye'nin ve CHP'nin kurtuluşu hak-hukuk-adalet ve liyakatın parti içi iktadara gelebilmesinden geçer.
Abni yüreğine sağlık, Düne kadar Gaye Usluer pm üyesi olmak için " Kasım Kardeş lütfen yardım et" diye yalvarırken. şimdi Genel başkanımızın karşısında, çünkü koltuk gitti. vefa sanırım istanbulda bir semt adı...