CHP’de neye itiraz ediyoruz, neye karşı çıkıyoruz
İmambakır Üküş; Her ne kadar CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ''%99.9 aynı listeler'' olacak dese de, listeler değiştirildiğinde ne olacak?
CHP’nin aldığı her “karar” parti içinde ve kamuoyunda tartışmalara neden oluyor…
CHP’nin “kötü” yönetildiği “algısı” neredeyse topluma ve bütün CHP’lilere yerleşmiş durumda…
İşin kötüsü, bu durumun asıl nedeni olan CHP MYK ve Parti Meclisi üyelerinin de bu “iddia”larda olması…
Ama hepsinden daha önemlisi CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nunda hem “üye yapısından” hem de “örgüt yapısından” “şikayetçi” olması…
***
Sanki CHP yönetimi ne “karar” alırsa alsın, ona itiraz ediyoruz gibi bir “algı” yaratmaya çalışıyor birileri…
Durmadan “itiraz” eden, durmadan Partinin aldığı kararları mahkemeye taşıyan insanlarımız gibi sunulmaya çalışılıyoruz…
Peki, bizler CHP’de neye itiraz ediyoruz…
Peki; bizler CHP’de neye karşı çıkıyoruz…
***
Biz istediğimiz CHP’nin “parti içi hukuka” saygılı olması…
Parti içi hukukun çiğnenmemesi; keyfi yol ve yöntemlere başvurulmaması…
Parti içi hukukun herkesi bağlanması; kişiye göre değişmemesi…
Daha da önemlisi parti içi hukuka, partinin kendi içinde kurumsallaşması ve kurallara bağlanması…
Bizim istediğimiz CHP’de parti içi demokrasinin hayata geçirilmesi…
Parti içi demokrasinin bütün kuralları ve kurumlarıyla parti içinde hayat bulmasıdır…
CHP içinde bütün karar alma sürecinin demokratikleştirilmesidir…
Parti içinde kimsenin düşüncelerinden veya eleştirilerinden dolayı dışlanmamasıdır…
Çoğulcu, demokratik, eşitlikçi ve en önemlisi “Parti içi yasallığa” sahip bir yapının oluşturulmasıdır…
***
7 Haziran seçimleri öncesinde de CHP MYK ve Parti Meclisi, ön seçimi “geçersiz” kılacak yol ve yöntemleri gündeme aldı…
Keyfi bir şekilde, ancak kurultayla değiştirilebilecek maddeleri “yönetmelik’’ler yoluyla değiştirme yoluna gitti…
Hem parti içi hukuku yok saydı…
Hem de parti içi demokrasiyi…
***
Bizim “kişilerle” bir işimiz yok…
Bizim itirazımız ve mücadelemizin temelinde “ilkesel duruşumuz” var…
Bazıları gibi işine geldiği zaman “demokrasi”, işine geldiği zaman “pusuya” tam siper yatanlardan değiliz…
Derdimiz kimin adaylaştığıyla değil; CHP’nin kurumsal kimliği ve kurumsal yapısıdır…
***
CHP ön seçim yapmama kararı alarak örgütte bir heyecan ve umut dalgasının yaratılmasını engelledi…
Ama bence daha önemlisi; yapılacak “atamaların” hukuki güvencesini ortadan kaldırdı…
Her ne kadar CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “%99.9 aynı listeler” olacak dese de, listeler değiştirildiğinde ne olacak?
Veya keyfi bir şekilde “sıralamalarla” oynandığında ne olacak?
***
CHP’de “sorun” esas olarak “ön seçim liste”lerinde değil “kontenjan” ve “merkez atamalarında”…
O “beleş koltuklara” oturan ve partiye hiçbir katkısı olmayan isimler yeniden hiçbir şey olmamış gibi yeniden yazılacak mı?
CHP MYK’sı Parti Meclisi üyeleri ve grup başkan vekilleri yeniden o “beleş koltuklara” oturacaklar mı?
***
1 Kasım’da Türkiye önemli ve tarihi bir seçime gidiyor…
CHP, önce ülkem önce Türkiye diyebilmelidir…
Hiç kimsenin “koltuk” derdi ve “hesabı olmamalıdır…
Hele MYK üyelerinin, “Kadrolu” vekillerinin hiç olmamalıdır…
Türkiye’nin ve CHP’nin geleceği için önce CHP yöneticilerinin fedakarlıkta bulunmalıdır…
Yerlerini nitelikli, partiye ve toplumsal mücadeleye güç veren kadınlara ve gençlere bırakmalıdır…
***
Başkalarını “şimdi zamanı” diye eleştirenler…
Başkalarına “haklısınız ama önümüzde seçim var” diyenler…
Hadi görelim, bakalım; ülkenizi mi partinizi mi yoksa koltukları mı seviyorsunuz?
Türkiye’yi ve CHP’yi seviyorsanız CHP’nin başarısı için o koltukları boşaltırsınız…
***
Yeniden “koltuklarınıza” sarılır ve gençlerin, kadınların önünü kapatırsanız sizden hesap sormaya devam edeceğiz…
Siz ne derseniz deyin…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları