CHP’de olağan kongre süreci ve olağan şüpheler

İmambakır Üküş; Bugünkü MYK’da 'çeteleşmiş' olan 'ekip' yerlerini korumak için olağan kongre süreçlerinin başlatılmasına engel oldu…

CHP nihayet olağan kongre sürecini başlatıyor…

Türkiye’de bütün partiler olağan kongrelerini yaparken CHP bu konuda “cezalı” duruma düştü…

CHP, 1 yıl “uzatma” hakkını da kullandı…

Ama bu “uzatma” sürecinde de kongrelerini yapmadı…

***

CHP’de yönetimde olanlar yerlerini korumak için CHP’nin geleceğini ateşe attılar…

Bugünkü MYK’da “çeteleşmiş” olan “ekip” yerlerini korumak için olağan kongre süreçlerinin başlatılmasına engel oldu…

CHP, 30 Mart seçimlerine 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve 7 Haziran seçimlerine yorgun düşmüş; yıpranmış ve istifalar/ görevden almalarla 3. Veya 4. “yedekler” olmuş bir örgüt yapısıyla gitti…

***

Aynı MYK’daki “ekip” olağan kongre sürecini engellendiği gibi, kendine “biat” edecek bir örgüt yapısı kurmak amacıyla durmadan “görevden alma” ve “atama” yapıyor…

7 Haziran seçimlerinde ve 30 Mart’ta parti aleyhine çalışmış isimler bile il başkanı-ilçe başkanı veya yöneticisi olarak atanıyor…

İşte, Ankara, İstanbul, Hatay, Adana, Mersin Gaziantep atamaları ve diğerleri…

***

CHP’nin köklü bir “değişim” ve “yenilenme” ihtiyacı var Bu amaçla parti içi demokrasinin alabildiğine uygulanmasına ihtiyaç var…

Hiç kimsenin olağan kongre sürecine “müdahale” etmemesi gerekiyor…

MYK’nın sürece “müdahale” etmesi mutlaka önlenmeli…

Milletvekillerinin sürece “müdahale” etmesi mutlaka önlenmeli…

***

CHP’de parti içi demokrasinin “temel taşı” mahalle delege seçimleridir…

Mutlaka her mahalleye sandık kurulmalı ve seçimler açık ve şeffaf olarak yapılmalıdır…

Evde-ofiste “delege yazmak” devri CHP’de son bulmalıdır…

“Asker delege” anlayışına CHP’de son vermek herkesin ortak görevi olmalıdır…

***

CHP’de hedefimiz “parti içi iktidar” olmamalıdır…

Kısır çekişmelerle yönetimleri ele geçirme anlayışıyla CHP’nin ilerlemesi mümkün değildir…

Amacımız CHP’yi iktidara taşıyacak bir anlayışı CHP’ye egemen kılmak olmalıdır…

“Ben ne olacağım” anlayışı değil, “parti ne olacak” anlayışını CHP’ye egemen kılmalıyız…

***

CHP’de belediye başkanları kendilerini “seçilmiş sultan” sanıyor…

Kurdukları “ilişki”lerle de CHP genel merkezinde de herkesi parmaklarında oynatıyorlar…

Belediye başkanlarının çok büyük bir çoğunluğu istiyor ki il ve ilçe örgütü kendi emrinde” olsun…

İl başkanı ve ilçe başkanı kendi “memuru” gibi davransın…

Bu anlayışın partiyi getirdiği nokta çıkmaz bir yoldur…

***

MYK üyeleri, belediye başkanları ve vekiller örgütlerden elini çekmelidir…

CHP’de parti içi demokrasinin kurumsallaşması için herkesin adım atması gerekir…

Bırakın, örgütler mahallelerden başlayarak CHP’de bir “değişim” ve “yenilenme” sürecini başlatsınlar…

CHP’nin bundan başka bir çıkış yolu da yoktur…

***

Siyaset yapmak herkesin hakkıdır…

MYK üyesi de, belediye başkanı da, milletvekili de istediği bir anlayış ve kadronun başarılı olmasın istemesi hakkıdır…

Ancak hiç kimse elinde bulundurduğu “makam”larının “imtiyaz”ıyla hareket edemez…

Hiç kimse elinde bulundurduğu “makam”ların gücünü bir baskı ve tehdit unsuru olarak kullanamaz…

***

CHP’nin bu “hali” ve gücü”yle kimin “elinde” olduğunun hiçbir önemi yoktur…

CHP’nin MYK’sını elinizde bulunduruldunuzda ne oldu?

CHP genel sekreteri oldunuz da ne oldu?

CHP’nin örgütlerden sorumlu başka yardımsısı oldunuz da ne oldu?

CHP’nin yerel yönetimlerden sorumlu başkan yardımcısı oldunuz da ne oldu?

***

CHP’nin hali ortada…

CHP’nin örgütlerinin hali ortada…

CHP’nin belediyelerinin hali ortada…

CHP’de hukuk ve hukuksuzluk ortada…

Böyle bir CHP’nin Türkiye’de kimseye de “hayrı” yok/olamazda…

***

Bizim istediğimiz başka bir şey…

Bizim istediğimiz başka CHP…

Bizim istediğimiz parti içi iktidar değil, Türkiye’de iktidar olacak olan CHP…

Biz bu “başka” bir “CHP” için mücadele edeceğiz…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni