Sarıgül, hem CHP üyesi ama TDH’lıların ve HYP’lilerin ''genel başkanı''. 'Şişli kırizi''nin ortaya çıkmasıyla birlikte TDH’lıların CHP’ye saldırı ve şantajı arttı…
CHP Türkiye’nin “kuruluşa” ve kurtuluşa” önderlik eden partisi…
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim iki esrim var. Biri Cumhuriyet diğeri Cumhuriyet Halk Partisi” dediği, eseri CHP…
Türkiye’de bütün partiler “dönemsel” başarılarına rağmen varlıklarını sürdürememiştir…
Yıllardır “iktidar” olmamasına rağmen varlığını sürdürebilen bir partidir CHP…
CHP’den ayrılanlar Demokrat Partiyi (DP) kurdular…
Celal Bayar ve Adnan Menderes önderliğindeki DP, 1950’lerden 1960 27 Mayıs’ına kadar Türkiye’yi “tek başına” yönetti…
27 Mayıs’tan sonra DP’nin devamı olarak Adalet Partisi (AP) kuruldu…
Adalet Partisi’de uzun süre Türkiye tek başına veya koalisyonlarla yönetti…
1980 12 Eylül’ünde Cunta bütün siyasi partileri kapattı…
1983’te yeniden siyasal partilerin kuruluşunun önü açıldı…
CHP geleneği SHP’de Adalet Partisi geleneği Doğru Yol Partisinde (DYP) devam etti…
MSP ve MHP, Refeh Partisi ve MSP olarak devam etti…
Buna yeni olarak Anavatan Partisi (ANAP)’ta katıldı…
***
Siyasi yasakların kalkmasıyla 12 Eylül’de kapatılan partilerin “yeniden” siyasete başlamalarının önü açıldı…
CHP, yeniden açıldı…
MSP ise yeniden açılmadı…
Refah Partisi yoluna devam etti…
***
Bugün CHP ve MHP dışında diğer partiler “yok” durumundadır…
ANAP, DYP ve DP daha çok birer “tabela partisi” durumundadır…
Geçmişten günümüze her zorluğa ve yenilgiye rağmen CHP, ilk günkü gibi hep dimdik ayakta oldu…
Bırakın iktidarda olmayı veya iktidar ortağı olmayı CHP barajın altında kalıp meclis dışı kaldığında bile CHP dimdik ayakta kalabildi…
CHP bunu köklü geçmişe ve ideolojik bir parti olmasına borçlu…
O geçmiş ve ilkeler CHP’yi ayakta tutmaya yetti bu güne kadar…
***
Şimdi CHP’de O “geçmiş” ve “ilkeler” yok edilerek var olma isteğinde olan yöneticiler var…
Ne yazık ki “o yöneticiler” bugün CHP yönetimine “egemen” durumdadır…
CHP’nin yaşadığı “kriz” esas olarak bu “yapının” CHP’ye “egemen” olmasından kaynaklanıyor…
***
Mustafa Sarıgül, hiçbir “ideolojik” duruşu veya “ilkesel tavrı” olmayan bir siyasetçidir…
Hep “fırsatları” iyi kollamış, hep “fırsatları” iyi değerlendirmiştir…
Hiçbir “ilkesel”” veya “etik” değeri olmadığı için de en hızlı “dönüşler” yapabilmiştir…
Mustafa Sarıgül siyasetinin özü “pragmatizm”dir…
Sarıgül hep “yarar” ilişkisi üzerinden hareket etmiştir…
Mustafa Sarıgül için “doğru” ve “yanlış” yoktur…
Onun için “bana yarar mı” veya “bana yaramaz mı?” “ilkesi” geçerlidir…
***
Mustafa Sarıgül siyasette ne kadar “pragmatikse” aynı zamanda o oranda “rant”cıdır….
Şişli belediye başkanlığı döneminde Şişli’yi “betonlaşmaya” mahkum etmiştir…
Şişli’yi “betona” ve “ranta” kurban etmiştir…
Okul alanlarını ve yeşil alanları bile çekinmeden “imara” açmıştır…
Daha da önemlisi bu “betonlaşma” sürecinde yasayı ve hukuku hiçe saymıştır…
Maslak ve Ayazağa’ya bakın…
Ne kadar “imar” var ne kadar kaç “kaçak” imalat var görürsünüz…
***
Mustafa Sarıgül, Merkez medyanın ve Beykoz konaklarının katkısıyla ve CHP’den bazılarının çabalarıyla “zorla” CHP’nin İstanbul Büyük Şehir adayı oldu…
Sarıgül; “ben yarışmam kazanırım” diyordu…
Sarıgül; “ben kazanamayacağım bir yarışa girmem” diyordu…
Sarıgül; “ben genel başkan değil Başbakan olacağım” diyordu…
Merkez medya Sarıgül’ü “çare” olarak Türkiye’ye ve CHP’ye “empoze” etti…
CHP “çare” olarak Sarıgül’e mahkum edildi…
Sonuç…
Sonuç ortada…
Sarıgül’ün “çare” değil “çaresiz” olduğu ortaya çıktı…
Ve Sarıgül’ün merkez medya ve Beykoz konaklarınca şişirilen “balon”u sönmeye başladı…
***
Sarıgül, İstanbul’da seçimleri AKP’ye “anahtar teslimi” vermek için CHP’den aday oldu…
Sarıgül, seçimleri kazanmak için değil kaybetmek için elinden geleni yaptı…
CHP örgütlerini ve örgütün emekçilerini dışladılar…
Meclis üyeliklerine, bu belediye başkanlarına yakınlarını doldurdular…
İstanbul dışında yaşayan TDH’lıları bile İstanbul’dan meclis üyesi yaptı…
Bunun nedeni yalnızca eşi dostu ve arkadaşı kayırmak değildir…
Bu tabloyu ve manzarayı gören CHP’lileri ve yurttaşları “demoralize” etmekti…
Sonuçta Sarıgül başarılı oldu…
CHP, İstanbul’da hiçbir başarı elde edemeden 30 Mart seçimlerinden çıktı…
Hatta son 20-25 gün Kemal Kılıçdaroğlu, her akşam iki-üç bölgede “bölge mitingi” yapmasaydı “belediyeden bazıları da kaybedilebilirdi…
30 Mart’ta bir tek Beylikdüzü kazanıldı…
Onun da Sarıgül’le uzak-yakın bir “ilgi”si yok…
***
Mustafa Sarıgül CHP’ye katıldı ve Büyükşehir adayı oldu…
Ama Mustafa Sarıgül’ün “partisi” yoluna devam etti…
Zaten Sarıgül’ün İstanbul’da seçimleri kaybetmesinin bir nedeni de her etkinlikte “sarı atkı”lı TDH’lıları öne çıkarmasıydı…
TDH, CHP içinde ve seçimlerde İstanbul’da “işin sahibi parti” gibi davrandı…
CHP’li yurttaşların tepkisini aldı…
Sarıgül’ün, bir eli CHP’de bir eli TDH’da ve HYP’deydi…
***
Mustafa Sarıgül, seçimlere girebilecek bir partiye ihtiyacını, Yaşar Nuri Öztürk’ün “Halkın Yükseliş Partisi”ni alarak gidermişti…
Sarıgül’ün elinde TDH ve HYP partisi var…
Sarıgül, hem CHP üyesi ama TDH’lıların ve HYP’lilerin “genel başkanı”…
Sarıgül’cüler bu kadarla yetinmediler…
“Şişli kırizi””nin ortaya çıkmasıyla birlikte TDH’lıların CHP’ye saldırı ve şantajı arttı…
Beşiktaş belediyesi şirketi Beltaş’ta “avanta”dan maaş alan Hasan Aydın TDH genel sekreteri olarak Sarıgül adına CHP’yi “tehdit” ediyor…
CHP’ye “şantaj” yapıyor…
Hasan Aydın “Eğer CHP dediğimiz çizgiye gelmezse genel başkanımız Sarıgül liderliğinde seçimlere ayrı parti olarak gireriz” diyor…
Hasan Aydın “CHP’den bir umudu olmadığı”nı söylüyor…
Hasan Aydın “Şişli krizi bazı CHP yöneticileri tezgahladı” diyor…
Hasan Aydın “CHP’nin bu işi beceremediği için TDH varlığını koruyor” diyor…
Hasan Aydın “CHP’ye “kusura bakmayın kardeşim noktasındayız” diyor…
Ayrıca ekliyor, eğer CHP istediğimiz noktaya gelmezse bir günde kongreyi toplar, Halkın Yükselişi Partisi(HYP)’nin ismini TDH yapar ve seçimlere gideriz diyor…
***
Koca CHP’yi tehdit etmek CHP’li Beşiktaş Belediyesinden “avanta” maaş alan Hasan Aydın’ın haddine mi?
Bunlara kim bu imkanı ve fırsatı veriyor…
Bunlara, “cehennemin dibine kadar yolunuz var” diyecek kimse yok mu?
Yoksa Şişli belediyesini basıp çalışanlara yaptıklarını CHP’ye de yapmalarını mı bekliyorsunuz?
Bu ‘’şehir eşkıyaları” ve “rant” çetelerine kimse “dur” demeyecek mi?
***
Cemaat ve CHP ilişkileri konusunda “eleştiri” yapan milletvekilini” disipline sevk etti…
Ama sabah akşam Fethullah Gülen ve Cemaati öven ve bağlılıklarını bildiren Mustafa Sarıgül ve Murat Hazinedar’a bir şey demez…
Sarıgül’lerin yaptığı “şehir eşkıyalığını” ve belediyelerin “rant”cılara teslim olmasını eleştiren milletvekilini disipline sevk etti…
Ama, Şişli’yi “ranta” kurban eden ve Şişli belediyesinde “eşkıyalık” yapanlara bir şey demez…
***
Kemal Kılıçdaroğlu “disiplin”den bahsediyor…
“Kurultay’da söz verdim” mutlaka CHP’de disiplin” sağlayacağım diyor…
CHP’de “disiplin” istiyorsanız…
Önce bu CHP’de “paralel” örgütlenme yapan Sarıgül’cüleri ihraç edin…
Şu anda CHP’de “parti içinde parti” var…
Şu anda “genel başkan” olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nu değil Mustafa Sarıgül’ü tanıyanlar var…
CHP Kurultayı beğensek de – beğenmesek de kararını vermiştir…
CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur…
CHP bu “parti içinde parti” görünümüne son vermelidir…
CHP’de bir tek yönetim vardır o da kurultayla belirlenmiştir…
***
Bütün “siyaseti”ni CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “başarısızlığına” bağlamış olanların CHP’ye bir katkısı olamaz…
CHP, bunlarda kurtularak ancak “iktidar” olma iddiasını ortaya koyabilir…
Ufku parti içi iktidar oyunlarıyla sınırlı olanların CHP’ye bir katkısı olmaz…
Bizim sorunumuz Kılıçdaroğlu gitsin de ne olursa olsun değil, bizim sorunumuz AKP gitsin de ne olursa olsundur…
Bizim önceliğimiz AKP diktatörlüğünün yıkılmasıdır…
Bizim önceliğimiz CHP’nin iktidar olmasıdır…
***
CHP, Sarıgül’leri partiden ihraç etme cesareti göstermek zorundadır…
Yoksa, bu “çürümüşlük” bütün CHP’yi saracaktır…
Kimsenin koca CHP’yi “şehir eşkıya”larının ve “rant çeteleri”nin tehdidine ve şantajına boyun eğer hale getiremez…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni