İmambakır Üküş: CHP; bu birbirinden farklı Hayır’ları bir arada tutmaya ve büyütmeye çalışmalıdır. Bunu yüzünü parti içine dönerek veya parti içi iktidar oyunlarına yönelerek başaramaz…
16 Nisan’da Türkiye’de YSK eliyle “milli iradeye” darbe yapıldı…
YSK; seçim kanununun açık hükümlerine ve kendi yayınladığı “
genelge”deki açık hükümlere rağmen “
mühürsüz oyları” geçerli ilan etti…
Halbuki; aynı YSK, sandık başkanlarına verdiği eğitimde de “
mühürsüz oyların” geçersiz olacağının eğitimini vermişti…
Ancak gelinen nokta YSK, referandumun sonuçlarına gölge düşüren kararından vazgeçmedi…
***
YSK eliyle yapılan bu “
tam kanunsuzluk” durumuna karşı tepkiler gecikmedi..
Seçmenler sokağa çıkarak verdikleri oylara sahip çıkmaya başladı…
Hayır kampanyasında yer alan tüm siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve yurttaş inisiyatifleri tepkilerini ortaya koydular…
Hukukçular; özellikle geçmiş dönemde yüksek yargıda görev alanlarda YSK’nın “
Kanunsuzluğunu” protesto eden açıklamalar yaptılar…
***
YSK, kendini savunamadı…
Daha önemlisi YSK’nın kararı bile kendi sitesinde yoktu…
Ancak günler sonra YSK kararı ortaya çıktı…
YSK’ya yapılan itirazlar da oy çoğunluğuyla reddedildi…
***
YSK kararına “
itiraz” yalnızca toplumdan ve hukukçulardan gelmedi…
Yargı üzerindeki bütün baskılara rağmen YSK ve Danıştay üyeleri arasında da YSK kararına “
muhalefet şerhi” koyarak hukuka sahip çıkanlar oldu…
YSK ve Danıştay’da koyulan “
muhalefet şerhleri” gün gelecek hukuk fakültelerinde ders olarak okutulacak…
YSK’nın hukuk ve kanun tanımaz tavrını belgeleyen önemli ve cesur çıkışlar olarak tarihteki yerlerini alacaklar…
***
CHP, seçim öncesi “
oyunuzu kullanın biz sandıkları koruyacağız” sözü verdi…
Çünkü toplum “
biz oy versek bile bunlar ne yapar eder oyları çalarlar” düşüncesindeydi…
Binlerce seçmen de “
oylar çalınıyor, oy versem ne olur vermesem ne olur” düşüncesindeydi…
CHP ve diğer tüm
HAYIR diyen güçler seçmeni oy kullandırmaya ikna etmek için
sandık güvenliği sözü verdiler…
***
Kılıçdaroğlu, “
biz sandıklarda oyları çalacaklar diye sandıkları koruduk ama onlar oyları değil YSK’yı çaldılar” dedi…
YKS’nın kararı toplumda tepkiyle birlikte aynı zamanda “
güvensizlik” ve “
umutsuzluk” da yarattı…
Verdiği oyların akıbetiyle ilgili “
kuşku” ve sandığa düşen “
gölge” bu “
güvensizlik” ve “
umutsuzluğu” giderek güçlendiriyor…
Eğer bu “
güvensizlik” ve “
umutsuzluk” ortadan kaldırılamazsa önümüzdeki süreçlerde insanları sandığa götürmek oldukça zorlaşacaktır…
***
Yaşanan hukuksuzluğa ve şaibelere karşı toplum CHP’den daha güçlü tepki ve tavır bekliyor…
İnsanlar;
sahipsiz olmadıkları duygusunu yaşamak istiyor…
İnsanlar
CHP’den hem oylarına hem de kendilerine sahip çıkılmasını bekliyor…
***
Referandum sonuçları
OHAL’e ve bütün eşitsiz koşullara rağmen çok büyük bir başarıdır…
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere “
İktidar bloğu” her yerde kaybetti…
1994’ten bu yana hep birinci çıktığı İstanbul ve Ankara’da bile kaybetti…
Hayır oyları “
iktidar bloğu”nun kalelerinde bile muazzam artışlar gösterdi…
***
16 Nisan akşamı bütün hilelere ve şaibelere rağmen kazanan
HAYIR’dı…
16 Nisan’da sokaklarda
bütün baskılara ve
eşitsiz koşullara rağmen kazanan
HAYIR güçlerinin zafer gösterileri olması gerekirdi…
16 Nisan akşamı CHP genel merkezinde elde edilen başarının coşkusunun yaşanması gerekirdi…
Artık en az toplumun yarısı olduğumuzun öz güveniyle ortaya çıkabilmeliydi…
***
Ancak 16 Nisan akşamından itibaren süreç
kötü yönetilmeye başlandı…
Yapılan yanlışlarla
HAYIR’ın başarısı gölgelenmeye başlandı…
Hayır’ın başarısının yarattığı
AKP içindeki çatlama ve
paniğin böylece üstü örtüldü…
Sokağa çıkamayacak AKP’ye “
oksijen desteği” CHP genel merkezinde yapılan “
protesto” ile verildi…
***
16 Nisan akşamından bu yana CHP içi tartışmaların sonu gelmiyor…
CHP’nin “
klasik” hastalığı yine sürece egemen olmaya başladı…
Türkiye’nin gündemi ve elde edilen başarı bir yana bırakıldı…
Yine parti içi iktidar mücadelesinin ayak oyunlarına dönüldü…
***
Bütün baskılara ve tehditlere rağmen Hayır oyu veren milyonlara sahip çıkmak yerine CHP içi “
tribünlere oynama” hastalığına tutunuldu…
Birbiriyle çelişen ve güvensizlik yaratan açıklamalar arka arkaya gelmeye başladı…
Kimisi parti içi iktidar için, kimisi ön seçim bölgesine selam için “
popülist” ve içi boş söylemler öne çıkmaya başladı…
Bir çoğunun elde edilen
başarıyı nasıl
korur ve
büyütürüz derdi olmadı; hala da olmuyor…
***
CHP’nin bugün için yapması gereken tartışma parti içi iktidar tartışması değildir…
CHP’nin bugün için yapması gereken tartışma kimin genel başkan olması gerektiği tartışması değildir…
CHP’nin bugün için yapması gereken tartışması kimin MYK üyesi olması gerektiği tartışması değildir…
CHP’nin bugün için yapması gereken bir tek şey var: O da YSK’nın darbesini halka ve dünyaya anlatmak…
***
CHP bütün gücünü ve enerjisini YSK’nın “
şaibeli” kararını sakin ve akılcı bir şekilde tüm topluma anlatmaya vermelidir…
CHP bunu yaparken yalnızca
HAYIR oyu verenleri değil
EVET oyu verenleri de hedeflemelidir…
CHP sandığa giden oy kullanan herkesi hedefleyen ve
oyunu-tercihini nasıl yaptığına bakmadan herkesin iradesine sahip çıkan bir tavır hayata geçirebilmelidir…
CHP esas olarak “
Evet” oyu verenlerin vicdanında da YSK kararını mahkum etmeye yönelmelidir…
***
CHP yüzünü parti içine değil topluma dönmelidir…
CHP birbirinden çok farklı gerekçelerle Hayır oyu veren milyonların iradesine sahip çıkmalıdır…
CHP bu birbirinden farklı Hayır’ları bir arada tutmaya ve büyütmeye çalışmalıdır…
Bunu yüzünü parti içine dönerek veya parti içi iktidar oyunlarına yönelerek başaramaz…
***
Bugün “
Evet” diyenler de YSK sonuçlarını savunamıyor…
Cumhurbaşkanı bile “
atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek aslında YSK kararının ne olduğunu bir şekilde ortaya koydu…
Başta CHP olmak üzere bütün HAYIR cephesi, Evet oyu verenlerin de gönlünde itirazlarına yankı bulacak yol ve söylemi bulabilmelidir…
***
Eğer hızla topluma yayılan bu “
güvensizlik” ve “
umutsuzluk” hali ortadan kaldırılmazsa seçmenin sandığa güveni ve inancı yok olur…
Zaten AKP’nin de tam da istediği budur…
Ortaya çıkan sonuçlarda önümüzdeki dönem kaybedeceği çok açık olan AKP’nin umudu seçmendeki bu “
umutsuzluk” halinin kalıcı olmasıdır…
AKP, “
ne yaparsanız yapın ben bir yolunu bulur kazanırım” algısını egemen kılmak istiyor…
***
AKP’nin kazandığı hiç bir şey yoktur…
AKP bütün büyük kentlerde kaybetmiştir…
AKP 1994’ten bu yana kazandığı İstanbul ve Ankara’da bile kaybetmiştir…
AKP esas olarak siyasi ömrünü tamamlamıştır…
***
Önemli olan
AKP’nin kaybettiği gerçeğini öne çıkarabilmelidir…
Önemli olan
AKP’nin bundan sonra daha da kaybedeceği gerçeğini öne çıkarabilmektir…
Daha da önemlisi
birlikte başarabildiğimiz gerçeğinin bilincinde olmaktır…
Daha da önemli bu
birlikteliği ve
kazanma inancını büyütmeye çalışmaktır…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni