CHP’nin büyükşehirleri alma siyaseti var mı?

İmambakır Üküş; CHP ve Kılıçdaroğlu belediyesi CHP’de olan hiçbir yere milletvekilleri aday olamaz diyebilmelidir. CHP milletvekilleri nereye aday? Sağlam ve seçilebilir yerlere adaylar. Mesele, CHP ve Kılıçdaroğlu meselesi değil; mesele Cumhuriyet ve demokrasi meselesi…

CHP’nin büyükşehirleri alma siyaseti var mı?

Türkiye’nin önünde zorlu 3 seçim var…

Hem de 3 seçimde çok uzak değil…

İlk seçime-yerel seçimlere 14 ay gibi kısa bir süre var…

Peki, CHP ne yapıyor; bu 3 seçime nasıl hazırlanıyor?

***

Eğer bir “erken seçim” olmazsa 14 ay sonra yerel seçimler için sandığa gideceğiz…

Bu yerel seçimlerin önemi çok büyük…

Bu kez sandığa yalnızca belediye başkanı seçmek için gitmeyeceğiz…

Yerel seçimlerdeki duruma göre 2019 Kasım seçimlerinin yolu açılacak ya da kapanacak…

***

16 Nisan referandumunda OHAL’e, her türlü baskıya, tehdide, şantaja ve “kamu gücü’’ ve "imkanları” kullanılmasına rağmen büyük kentler “HAYIR” dedi…

Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentlerdeki “HAYIR” oyları geleceğe dair umutları güçlendirdi…

Özellikle 1994’ten bu yana hep “birinci parti” oldukları İstanbul ve Ankara sonuçları “iktidar bloku” için ciddi bir uyarıydı…

İstanbul’u ve Ankara’yı kaybetmek 2019 Kasım’da cumhurbaşkanlığını kaybetmek demektir…

***

AKP bunu çok iyi anladı ve “16 Nisan derslerini” çok iyi çalıştı…

İstanbul, Ankara, Bursa ve Balıkesir büyükşehir belediye başkanlarını istifa ettirdi; yerlerine en “ılımlı” ve adı bilinmeyen kişileri seçti…

Onunla da yetinmedi AKP; “HAYIR” oylarının yüksek çıktığı tüm il ve ilçelerde “teşkilatı” yeniden düzenledi…

İl ve İlçe başkanlarını istifa ettirdi; yerlerine yenisini atadı…

***

AKP; başta İstanbul ve Ankara olmak üzere bütün büyük kentleri yeniden kazanmak için ne yapmak gerekiyorsa onu yapıyor…

Kimin ne dediğine; kimsenin partide ve toplumda yerine bakmadan kendi açısından en cesurca hamleleri arka arkaya yapıyor…

Peki; aynı süreçte CHP ne yapıyor?

CHP’nin büyük kentleri kazanmak için “özel” bir çalışması var mı?

***

Bugün CHP örgütleri CHP’de ciddi bir sorun…

CHP örgütlerde büyük bir “değişim” ve “yenilenme” sağlayamıyor…

Kronikleşmiş üye yapısı ve örgüt anlayışıyla bunu sağlamak oldukça zor…

Bir de buna örgütlere “müdahil” olan milletvekillerini ve belediye başkanlarını katarsanız zorluk iyice artıyor…

***

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin CHP il kongrelerini göz önüne alın…

Burada olup-bitenler CHP’nin “büyükşehirleri alma siyaseti”nin olup olmadığının da bir göstergesidir…

CHP bu büyük kentlerde hangi koşullarda kongreye gitti?

CHP genel merkezinin ve Kılıçdaroğlu’nun bu büyük kentlere veya diğer büyük kentlerin kongrelerine ilişkin bir politikası, bir tavrı var mıydı?

***

Şimdi kimileri “kongreler demokratik yarış yerleridir”; CHP genel merkezi, Kılıçdaroğlu ne yapsın diyebilir…

 

Veya CHP genel merkezi veya Kılıçdaroğlu “biz kongrelerde demokratik yarış olsun istedik-biz taraf değiliz” açıklaması yapabilirler…

Peki bu söylem ve açıklamalar doğru mu?

Peki gerçekten CHP genel merkezi ve Kılıçdaroğlu “tarafsız” mı; kongrelere “müdahil” olmadılar mı?

***

Önce “kongrelerde ne olduğuyla ilgili değiliz” anlayışı doğru bir anlayış doğru bir siyaset tarzı değil…

Türkiye “olağanüstü” bir hal yaşıyor…

“Olağanüstü hal” OHAL nedeniyle değil Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar nedeniyledir…

Türkiye öyle bir seçim sürecine giriyor ki CHP ve demokrasi güçlerinin “kayıp” etme veya “başarısız” olma lüksü yok…

Bu bir “parti meselesi” değil “memleket meselesi”…

***

İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı, İzmir’i ve Mersin’i kazanmak gerekiyor…

İstanbul’da, Ankara’da, Adana’da, İzmir’de, Mersin’de seçimleri kazanacak yönetimlerin olması gerekiyor…

CHP genel merkezinin veya Kılıçdaroğlu’nun “bırakın kim seçilirse seçilsin” deme lüksü var mı?

Bu büyük illerde ve diğer yerlerde CHP’nin iddialarını hayata geçirecek kadrolara ihtiyaç yok mu?

***

Kimsenin “demokrasicilik” oynamaya hakkı yoktur…

Kimsenin “demokrasicilik” oynama lüksü yoktur…

Ya başta İstanbul ve Ankara olmak üzere büyük kentleri alarak 2019 Kasım’ına gideceksiniz…

Ya da yerel seçimlerde kaybedip 2019 Kasım kapısını kapatacaksınız; başka bir yol yok…

***

Peki gerçekten CHP genel merkezi ve Kılıçdaroğlu kongrelerde “taraf” olmadı mı?

Gerçekten kongreler “demokratik bir yarış” şeklin de mi yaşandı?

Gerçekten milletvekilleri “taraf” olmadılar mı?

Gerçekten belediye başkanları “taraf” olmadılar mı?

***

İstanbul’da da, Ankara’da da, İzmir’de de, Adana’da da, Mersin’de de herkes “taraf” oldu…

Milletvekilleri, belediye başkanları “taraf” oldu; hem de her türlü baskıyı yaparak “taraf” oldular…

CHP genel merkezide veya CHP genel merkezi adına bazı MYK üyeleri “taraf” oldu…

Kılıçdaroğlu’da veya Kılıçdaroğlu “adına” kimi MYK üyeleri ve “Başdanışmanları” “taraf” oldu…

***

Kimsenin önümüzdeki zorlu seçim süreci umurunda değildi…

Kimsenin derdi “memleket meselesi” değildi…

Kiminin derdi “ben nasıl belediye başkanı olacağım” derdiydi…

Kiminin derdi “ben nasıl parti meclisi üyesi olacağım” derdiydi…

***

İstanbul’da “demokratik yarış” olmadı…

Belediye başkanları yarıştı…

“Ben nasıl belediye başkanı olacağım” diyen milletvekilleri yarıştı…

CHP milletvekilleri, MYK üyeleri, Başdanışmanları ve Kılıçdaroğlu adına hareket ettiklerini söyleyenler yarıştı?

***

CHP kongrelerinde “gölge siyaseti” egemen oldu…

Herkes “Kılıçdaroğlu beni destekliyor” dedi…

Bazı MYK üyeleri ve Başdanışmanları Kılıçdaroğlu adına “racon” kesti…

Bazı belediye başkanları Kılıçdaroğlu adına yönlendirme yaptılar…

Sonuç ortada…

***

İstanbul’da, İzmir’de, Adana’da, Ankara’da, Mersin’de aynısı yaşandı…

Bütün bu kongrelerde “gölge oyunu” yaşandı…

Herkes Kılıçdaroğlu adına yönlendirme yaptı…

Herkes CHP genel merkezi adına yönlendirme yaptı…

***

İstanbul’da Canan Kaftancıoğlu 325 ol, Cemal Canpolat 318 oy aldı…

Ankara’da Adnan Keskin 338 oy, Ayhan Yalçınkaya 256 oy aldı…

İzmir’de Deniz Yüksel 255 oy, Utku Gümrükçü 234 oy aldı…

Mersin’de Adil Aktay 340 oy, Serhat Dövenci 266 oy aldı…

Adana’da ise “Kılıçdaroğlu istiyor” diyerek bazı MYK üyeleri ve Başdanışman destekli liste çıkarıldı ama liste seçime bile giremedi…

***

Bu tablo dikkatle izlenmeli…

İstanbul, Ankara, Mersin ve İzmir’de Kılıçdaroğlu’nun “desteğine” rağmen alınan sonuç budur…

Peki; gerçekten Kılıçdaroğlu, İstanbul’da, Ankara’da, Mersin’de, İzmir’de bir adayı destekledi mi yoksa bazı MYK üyeleri ve bazı danışmanlar mı bu “algıyı” yarattı…

Peki; Kılıçdaroğlu “taraf” olmadıysa bu “algıyı” oluşturan MYK üyelerine ve başdanışmanlara bir şey yapmayacak mı?

Bekleyip göreceğiz…

***

Mersin’de 3 MYK üyesi ve bazı milletvekilleri belediye başkanlarını ve ilçe başkanlarını aradılar…

Hem de kendi adlarına değil, Kılıçdaroğlu adına aradılar ve “Kılıçdaroğlu Adil Aktay’ı istemiyor kesinlikle ona oy vermeyeceksiniz” dediler…

Peki sonuç ne oldu; “ben nasıl büyükşehir belediye başkanı olurum” derdindeki milletvekilleri ve nasıl bir daha seçilebilirim derdindeki MYK üyeleri kaybettiler…

Bütün bu kirli propagandalara rağmen Adil Aktay hem de açık farkla seçimi kazandı…

Peki bu söylemi kullanan MYK üyelerine ve milletvekillerine kimse bir şey demeyecek mi?

***

Kılıçdaroğlu ve CHP büyük kentlerde açık tavır koymak durumundaydı…

Örgütün tamamını birleştiren yapılarla yola çıkma imkanı yaratılmalıydı…

Şimdi İstanbul, Ankara ve İzmir’de örgütler tam olarak ayrışmış durumda…

Şimdi İstanbul, Ankara ve İzmir’de belediyeler ve örgütler tam olarak ayrışmış durumda…

***

Ankara’da herkesi kapsayan bir örgüt yaratılabilirdi?

İstanbul’da herkesi kapsayan bir örgüt yaratılabilirdi?

İzmir’de herkesi kapsayan bir örgüt yaratılabilirdi?

CHP ve Kılıçdaroğlu bu fırsatı kaçırdı…

***

Önümüzde zorlu bir süreç var…

Seçimlere doğru her şey daha da zorlaşacak…

OHAL koşullarında mücadeleye hazır olunmalı…

OHAL koşullarında seçim olacağı bilinciyle hazırlık yapılmalı…

***

Bütün milletvekilleri belediye başkan adayı…

Bütün milletvekilleri parti meclisi üyesi adayı…

Yasal imkan olsa hepsi il başkan adayı…

Yasal imkan olsa hem ilçe hem de il başkan adayı olmak isteyecekler…

***

CHP ve Kılıçdaroğlu belediyesi CHP’de olan hiçbir yere milletvekilleri aday olamaz diyebilmelidir…

CHP milletvekilleri nereye aday?

Sağlam ve seçilebilir yerlere adaylar…

Seçilmesi garanti yerlere adaylar…

***

İstanbul’da, Beşiktaş’a, Bakırköy’e, Şişli’ye, Kadıköy’e diğer CHP’li belediyelere adaylar…

Siz hiç Sultanbeyli’ye, Bağçılar’a, Ümraniye’ye, Esenler’e aday olamaya çalışan milletvekili gördünüz mü?

Bakmayın siz “ben büyükşehire adayım” diyenlere…

Hepsi ilçelere aday: hiç birisi “eğer büyükşehir adayı olamazsam asla hiçbir ilçeye aday değilim” diyebiliyor mu?

***

Türkiye’nin belki son seçimi…

CHP’nin son seçimi…

Kılıçdaroğlu’nun son seçimi…

Mesele, CHP ve Kılıçdaroğlu meselesi değil; mesele Cumhuriyet ve demokrasi meselesi…

***

Ya gereğini yapacaksınız…

Ya gereğini yapacaksınız…

Ya başka yolu yok…

Cumhuriyet ve Demokrasi için CHP kazanmak zorunda…

 

İmambakır Üküş

www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni