CHP ve Kılıçdaroğlu Yenikapı mitingine katılma kararıyla bir büyük bir 'risk' almıştır. Bu 'risk' ortadan kaldırılacak olansa Kılıçdaroğlu’nun mitingdeki konuşması ve sonrası politikalardır…
Türkiye; 15 Temmuz’da “şeriatçı-dinci” darbe girişimiyle yeni bir süreç yaşıyor…
İlk defa Türkiye’de “dinci-şeriatçı” bir darbe girişimi yaşandı…
Hem de iktidarda Anayasa Mahkemesi kararıyla “laiklik karşıtı odak” olmakla suçlanan bir parti iktidardayken…
Hem de darbe girişiminde bulunan “şeriatçı-dinci” Fethullah çetesine siyasal, toplumsal ve kamusal alanda “ne istedilerse” yapan bir iktidara karşı…
***
Önce iki temel noktanın altını çizmeliyiz…
Birincisi; bu darbe girişimi “şeriatçı-dinci” bir darbe girişimidir…
İkincisi; bu darbe girişimi laik ve demokratik Cumhuriyete karşıdır…
Eğer bu darbe girişimi başarılı olsaydı parlamenter rejime son verecekti; Türkiye Büyük Millet Meclisi, Siyasi partiler, tüm sendika ve dernekler kapatılacaktı…
Türkiye bir din devletine dönüşecekti…
***
İlk günden itibaren mecliste yer alan tüm partiler darbeye karşı ortak tutum aldılar…
CHP’de MHP’de HDP’de darbelere karşı AKP ile birlikte mecliste darbeye karşı tavır aldı…
Olması gereken bu birlikteliğin “darbe karşıtı” her platformlarda devam etmesiydi…
Ama ne yazık ki; HDP’yi bu sürecin dışında tutma çabası, “darbe karşıtı” platformu zayıflatıyor…
***
CHP ilk andan itibaren “darbe karşıtı” tavrını açık ve net bir şekilde ifade etti…
Bombalanan mecliste CHP’liler diğer tüm partilerle birlikte direndi…
CHP darbe karşıtı tavrı net olarak ortaya koymasına rağmen ilk andan itibaren “darbe karşıtı” eylemlilikleri örgütlemede “zayıf” kaldı…
Her ne kadar sokaklarda, eylemlerde çok sayıda CHP’li ve CHP’ye oy veren seçmen olsa da, sokakta bağımsız eylem örgütlemede “zayıf” kalındı…
***
Sokakta “darbe karşıtı” eylem örgütlemekte “zayıf” da olsa yer alan CHP’nin solunda yer alan örgütlerse “zayıf” bile olsa bir eylemlilik de üretemedi…
Sol-sosyalist güçler “yazı” yazmak; söz söylemek dışında bir pratik üretemedi…
Dolayısıyla da sokağa gerici-faşist güçler egemen oldu…
Sokak gösterileri “darbe karşıtı” olmaktan çıktı giderek Recep Tayyip Erdoğan gösterilerine dönüştü…
***
CHP’nin ve HDP’nin miting yapma kararı alması geçte olsa doğru bir adımdı…
HDP; İstanbul, İzmir ve Diyarbakır’da “darbe karşıtı” miting düzenledi…
CHP’nin Taksim’e miting kararı ise tarihsel önemde bir karardı…
Taksim meydanında miting kararı; yalnızca darbelere karşı bir tavır olarak değil, Taksim yasağını geçersiz kılmak açısından da tarihsel bir karardı…
***
CHP’nin Taksim mitingi; katılımı ve coşkusuyla topluma egemen olmaya başlayan karamsarlık ve umutsuzluk halini yıkmada önemli bir dönüm noktasıydı…
Taksim mitingiyle Türkiye’nin demokrasi güçleri ortaklaşmanın da coşkusunu yaşadı…
Milyonlarca insan Taksim’i bir kez daha özgürleştirdi…
Ama hepsinden de önemlisi; CHP ve Sol-sosyalist güçler; tüm demokrasi güçlerinin Taksim’de ortaklaşmasıydı…
***
CHP; Taksim mitinginden sonra İzmir-Gündoğdu’da miting kararı aldı…
Gündoğdu mitinginde katılımı ve coşkusuyla; umut ve heyecan yarattı…
Taksim mitinginde olduğu gibi tüm demokrasi güçleri yine bir aradaydı…
Yine Taksim mitinginde olduğu gibi “Demokrasi ve Emek güçleri” adına kürsüde bildiri okundu…
***
CHP’nin Taksim mitinginin coşkusu ve görkemini konuşma fırsatı bile bulamadan herkes “CHP saraya çıkacak mı çıkmayacak mı?” sorusuna kitlendi…
Çünkü; daha miting başlamadan saray çok “akıllıca” bir “hamleyle” bütün siyasi partileri (HDP hariç) saraya davet etti…
Böylece saraya gidip gitmeme tartışmaları Taksim mitingini gölgeledi…
Aynı şey bu kez Gündoğdu miting kararı sonrası da oluştu; bu kez CHP Yenikapı mitingine gidecek mi tartışması öne çıktı…
***
CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu darbe girişimi sonrası genel olarak doğru bir çizgi izledi…
CHP; Türkiye’nin kurucu partisi olmasının bilinci ve sorumluluğu hareket etti…
Hem de darbeye karşı açık ve net tutum aldı; hem de AKP’nin süreci bir “fırsata” çevirme girişimlerine karşı tavır aldı…
CHP darbeye karşı çıktığı gibi OHAL’a de karşı çıktı…
***
Kılıçdaroğlu’nun toplumun ve solun birçok kesiminden eleştiri almasına rağmen saraya gitmesi bir çok tartışmaya yol açtı…
Ancak; Kılıçdaroğlu’nun gitmeden ve gittikten sonra oradaki tavrı ve uyarılarıyla gelen birçok eleştiriyi geçersiz hale getirdi…
Kılıçdaroğlu; sarayda da eleştiri ve uyarılarını dile getirdi…
Demokrasiye ve parlamenter rejime sahip çıktı…
***
CHP’nin Yenikapı Mitingine katılma kararı bir çok yönüyle tartışılıyor…
Aslında CHP ve Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı mitingiyle ilgili ilk kararı doğru bir karardı…
CHP; grup başkanları düzeyinde ve heyetle katılma kararı almıştı…
Kılıçdaroğlu; çeşitli eleştirileri ve uyarılar yaparak bu mitinge neden katılmayacağını açıkladı…
***
Ancak; CHP ve Kılıçdaroğlu bu karardan vazgeçmek zorunda kaldı…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan Binali Yıldırım’ın ısrarlı tavrı ve birçok STK temsilcisinin girişimiyle CHP bu kararını değiştirmek zorunda kaldı…
Özellikle Doğan Medya yine tarihi rolünü oynadı; CHP’nin politikasını değiştirecek bir “algı operasyonu” gerçekleştirdi…
CHP; toplumdan gelen baskılara direnemedi ve Yenikapı mitingine katılım kararı aldı…
***
Yaşanan süreç aslında CHP’ye iktidar yolunu açan bir süreçtir…
AKP’nin Türkiye’yi yönetemediği çok açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır…
Daha da önemlisi AKP’nin varlığının bile artık demokrasi için mücadeleye bağlı olduğu ortaya çıkmıştır…
14 yılı aşkın süredir iktidar olan AKP; bırakın kendini korumayı; Türkiye için ve kendisi için tehdit oluşturan koşulları yaratan bir partidir…
***
Türkiye’nin CHP iktidarına ihtiyacı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır…
CHP; Demokrasiye ve Cumhuriyete sahip çıkarak bu süreçte iktidar seçeneği olabilmelidir…
Bunu yolu ise “el alem ne der” siyaset değil; bağımsız ve cesaretli bir yolu seçmekten geçer…
CHP; Taksim ve Gündoğdu mitingiyle tüm demokrasi güçlerini yanına almış ve bu yola girmişti…
***
Yenikapı’ya katılma kararına birçok haklı ve çok yerinde eleştiri getirebilir…
Ama Yenikapı’ya katılma kararını AKP’ye ve Cumhurbaşkanına teslimiyet olarak nitelemekse büyük bir haksızlık ve insafsızlıktır…
CHP ve Kılıçdaroğlu Yenikapı mitingine katılma kararıyla bir büyük bir “risk” almıştır…
Bu “risk” ortadan kaldırılacak olansa Kılıçdaroğlu’nun mitingdeki konuşması ve sonrası politikalardır…
***
CHP ve Kılıçdaroğlu Yenikapı’ya katılım kararı alarak Taksim ve Gündoğdu meydanında birleştiği güçlere sırtını dönmemiştir…
Tam tersine CHP ve Kılıçdaroğlu; Taksim ve Gündoğdu meydanından aldığı güçle, Taksim ve Gündoğdu meydanının mesajını Yenikapı’ya iletmek için bu kararı almıştır…
CHP ve Kılıçdaroğlu; nasıl Taksim ve Gündoğdu meydanında Türkiye’ye “Laik ve demokratik Türkiye” çağrısı yaptıysa; Yenikapı’da da bu çağrıyı yapmak için bu kararı almıştır…
Türkiye’de darbeye karşı olanlar yalnız “bizler” değiliz; CHP ve Kılıçdaroğlu darbeye karşı olan “ötekilere” de Laik ve demokratik Türkiye çağrısı yapmak için Yenikapı kararını almıştır…
***
Şimdi CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na daha büyük görevler ve sorumluluklar düşüyor…
Şimdi CHP; hem Taksim ve Gündoğdu’nun sorumluluğunu alacak…
Şimdi CHP; hem de Yenikapı sorumluluğunu alacak…
CHP’yi ve Kılıçdaroğlu şimdi iki ucu keskin bir bıçak olan yolda yürüyecek…
***
Hepimize düşen görevse bu zor günlerde CHP’ye daha fazla sahip çıkmaktır…
Bu zor süreçte partiye sahip çıkarak CHP’ye iktidar yolunu açmaktır…
Bu zor süreçte daha çok yapıcı ve ilerletici eleştiri ve önerilere ihtiyacımız var…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni