İmambakır Üküş; AKP ile Cemaat arasında ''MİT krizi''nden sonra ki en büyük ''kriz'' dershaneler konusunda patlak verdi…
AKP ile Cemaat arasında “MİT krizi”nden sonra ki en büyük “kriz” dershaneler konusunda patlak verdi…
AKP’nin uzun bir süredir gündemde tuttuğu “Dershanelerin kapatılması” artık somut bir “iş”e dönüşüyor…
Uzun bir süredir “iktidar koalisyon’unu mutlu-mesut sürdürenler şimdi birbirine ateş püskürüyor…
***
Cemaat’in örgütlenme zincirinin en önemli “halk”sı “eğitim”dir…
Cemaat, diğer cemaat ve tarikatların aksine kuran kursları ve cami dernekleri üzerinden değil, okul ve dershaneler üzerinden örgütleniyor…
Özellikle dershaneler ve yurtlar burada “özel” bir önem arz ediyor…
***
Cemaat için okullar ve dershaneler kadrolaşma ve harekete insan kazandırma yerleri…
Yoksul ama başarılı ve zeki çocuklara hem kolejlerde gem de dershanelerde ücretsiz okuma imkanları yaratılıyor…
Hatta bazı çok başarılı öğrencilerin ailelerine bile ekonomik destekler verebiliyorlar…
***
Cemaat için dershaneler ve okullar yalnızca “insan kaynakları” bakımından önemli değil…
Okul ve dershaneler aynı zamanda cemaatin ekonomik gücünün de bir parçası…
Ama cemaat için esas önemi bunların dışında bir nedene dayanıyor…
Okullar ve dershaneler cemaatin devleti ele geçirme operasyonlarının “üs”sü durumunda…
Cemaat, okul ve dershanelerdeki başarılı öğrencilerin neredeyse tamamını polis kolejleri, hukuk ve siyasala yönlendirdi…
Yine cemaat başarılı öğrencilerin siyasal örgütlere bildikleri bir kısım öğrencileri ise “harp okullaları”na yönlendirdi…
Amaç, devletin omurgasını ele geçirmekti…
***
Bugün Cemaat’in devlet içinde gücü, polis, vali-kaymakamlar ve hakimler/savcılardan oluşur…
Çok bilinçli ve programlı bir şekilde bu alanlarda örgütlendiler…
Sessiz-sedasız hatta çoğu durumda “araziye” de uyarak beklediler…
Bunun en tipik örneği “Askeriye”de örgütlenmedir…
Yıllardır “Ordu”ya “sızan” cemaatçiler yakın bir zamana kadar beklediler…
Şimdi ise pervasız bir şekilde varlıklarını ortaya koyuyorlar…
***
Cemaat, 11 yıllık AKP iktidarında “iktidar koalisyon”unun bir ortağı olarak devlet içinde giderek ayrı bir devlet olarak örgütlenmeye başladı…
Bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ında ifade ettiği “paralel devlet” örgütlenmesi budur…
AKP ve Tayyip Erdoğan bunun kendisi için “nasıl” bir tehlike olduğunu bizzat “MİT krizi”nde yaşadı ve gördü…
***
AKP ve Cemaat arasında bir güç ve iktidar savaşına dönüşen “dershaneler krizi” ne yazık ki eğitimdeki sorunların tartışılmasının üstünü örtüyor…
Devlet okullarındaki eğitimin kalitesizliği ve üniversitelerdeki sınav sistemi dershaneler gerçeğini yaratmıştır…
Bugün başlı başına bir “sektör”e dönüşen dershaneleri bir padişah fermanıyla kapatmak mümkün mü?
Bunun hiç te gerçekçi olmadığı ortada…
***
Sol ve sosyalist hareketler ve eğitim emekçilerinin sendikal örgütlenmeleri yıllardır dershanelerin kapatılmasını savunuyor…
Ayrıca, eğitimin parasız olması gerektiğini de hep savundu…
Bu uğurda mücadele etti…
Eğitimin parasız olması ve dershanesiz bir ortamın ilkesel olarak savunulması bunun gerçekleşmesindeki sorunları ortadan kaldırmaz…
Bugün binlerce insan dershane sektöründe çalışıyor…
Büyük sermaye ve cemaatin dışında olan daha çok birkaç eğitim emekçisinin bin bir zorlukla bir araya gelerek oluşturdukları dershaneler ne olacak?
***
Küçük ve orta ölçekteki dershaneleri büyük çoğunluğu zaten “borç batağı” içinde…
Bırakın “özel okul”lara dönüşmeyi çoğu zar-zor ayakta duruyor…
İktidar ve Cemaat arasındaki çatışmada esas mağdurlar bunlar…
Bunlar için “çözüm” üretilmeli…
***
Eğitimin kalitesizleştirilmesi ve gericileştirilmesinde hiçbir şekilde sesini çıkarmayan Cemaat’in iş dershanelere gelince aklına “eğitim hakkı”nın aklına gelmesi çok ironik…
Günlerdir “dershaneler eğitim hakkı” diye ortalığı ateşe veren cemaat Ankara’da eğitim emekçilerine polis saldırısını “görmedi” bile…
4+4+4’den tutun eğitimde her alnın “ücretli” hale gelmesinde iktidarla birlikte cemaat, iş, kendi ekonomik ve kadrolaşmasına yönelince yaygara koparıyor…
***
Parasız eğitim istediler diye Öğrenciler dövülürken ve tutuklanırken destek olanların şimdi “eğitim hakkı”ndan bahsetmesi ne kadar inandırıcı olduğu ortada…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel yayın Yönetmeni