loading
close
SON DAKİKALAR

Dokunulmazlık tartışmaları ve CHP

İmambakır Üküş
Tarih: 23.05.2016
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş; Kılıçdaroğlu artık bir karar almalı; tavır koymalı. Ya CHP’de liderlik ve genel başkanlık yapacak. Ya da bırakıp gidecek. Eğer CHP’de genel başkanlık ve liderlik yapacaksa CHP’deki ''yük''lerinden kurtulmaktan korkmayacak…

Bir kez daha siyasette “oyun kurucu” olduğunu ispat etti Recep Tayyip Erdoğan…

Bütün siyasi partileri yaptığı hamle ile “esir" aldı…

Bütün siyasi gündemi değiştirdi ve belirledi…

Daha da önemlisi bütün partileri “kendi içine” hapsetmeyi başardı…

***

Dokunulmazlık tartışmalarının gündeme gelmesi esas olarak HDP’li bir milletvekilinin Ankara’da patlayan canlı bombanın taziyesine gitmesiyle patlak verdi…

Önce cumhurbaşkanı “teröre destek veren HDP’liler meclisten atılsın” dedi…

Sonra AKP’liler HDP’ye karşı “dokunulmazlıklar” kampanyası açtı…

HDP’li bazı milletvekilleriyle başlayan tartışma bütün partilerin birbirine “Hodri meydan” çekmesiyle, bütün milletvekillerini kapsar hale geldi-getirildi…

***

Dokunulmazlıkların kaldırılması için anayasa değişikliğine ihtiyaç yok…

AKP’nin mecliste bunu sağlayacak “yeter” çoğunluğu var…

AKP isterse meclise gelen her fezleke için adı geçen milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırabilir…

Bunun için CHP’nin, MHP’nin ve HDP’nin desteğine ihtiyaç yok…

***

Ancak esas “maksat” dokunulmazlıkları kaldırmak olmayınca böyle bir yola girildi…

Hatırlarsanız Ahmet Davutoğlu’nun CHP’ye karşı tüm dosyası olan vekillerin dokunulmazlığını kaldıralım çağrısına önce Recep Tayyip Erdoğan karşı çıkmıştı…

Sonradan nedenleri anlatılarak ikna edilmiş; böylece bütün partilerin olaya dahil edilmesi hedeflenmişti…

Başbakan Davutoğlu’nun “Hodri Meydan” çağrısına CHP ve HDP de “buyurun herkesi dokunulmazlığını kaldıralım” diye cevap vermişti…

***

CHP ve HDP baştan dokunulmazlıklar konusunda “popülizm” tuzağına düştüler…

AKP’ye tek tek milletvekilinin dokunulmazlıklarıyla ilgili tavır almasını sağlamak yerine “popülist” bir yaklaşımla “haydi tüm dokunulmazlıkları kaldıralım” dediler…

AKP, sözde “tüm dokunulmazlıkları” kaldırılıyor gibi göstererek aslında yolsuzluk ve rüşvet tartışmalarının odağındaki bakanların dokunulmazlıklarını koruyarak bir aldatmaca yasayla toplumun önüne çıktı…

Esas “dokunulması” gereken böylece korunmuş oldu…

***

CHP, “anayasaya aykırı” olduğunu söylediği bir anayasa değişikliğine “evet” diyeceğini açıkladı…

Bu “evet"i bazı gerekçelere ve maddelere bağlı olarak vereceğini açıkladı…

CHP; kürsü dokunulmazlıklarının korunması ve bakanların da olması ve bir “kerelik” olmaması kaydıyla “evet” diyeceğini söyledi…

Ama kendi söylediğine ne toplumu ne de CHP örgütlerini inandırabildi…

***

Kılıçdaroğlu’nun “Evet” stratejisinin temel noktalarından birisi “AKP’nin içindeki çatlağı” büyütme stratejisiydi…

Ama uygulamada tersi oldu; CHP’nin içindeki “çatlak”lar daha da büyüdü…

AKP’nin dışarıya karşı -içerde ne olursa olsun- tek ses görüntüsünü CHP veremedi…

Daha oylamaya günler varken birçok CHP’li oyunun rengini açıklayarak Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi “zor” durumda bıraktı…

***

CHP’nin temel sorunu; temel hastalığı bu sorunda da gün yüzüne çıktı…

CHP’yi siyasetsiz bırakan veya bir uçtan bir uca savuran “Elalem ne der” hastalığı bu olayda da CHP’yi bir uçtan bir uca savurdu…

Kendi siyaseti; kendi doğruları yerine “Elalem ne der” diye CHP savruldu…

Bu savrulmalar CHP’ye olan güveni ve inancı da zayıflattı…

***

Sarayın hedefi bu olayla partileri “kendi içlerine hapsetmek” ve “kendi içinde çatlatmaktı”…

Buna büyük oranda ulaştı; partiler kendi iç tartışmalarına gömüldüler…

Kendi tartışmalarında, kendi iç ayrışmalarını derinleştirdiler…

Bütün partileri kendine karşı çıkmaz hale getirdi…

***

Dokunulmazlıkta “evet” de çıksa “hayır” da çıksa kazanan AKP ve Saray olacaktı…

AKP ve Saray dokunulmazlık üzerinden topluma gerici-milliyetçi ve ırkçı bir söylemi egemen kılmak istiyordu…

Bu söylemle bütün baskıcı ve otoriter yönetim; yolsuzluk ve rüşvet iddialarının üstünü örtmeyi hedefliyor…

Ayrıca bu söylemle AKP’nin kendi çatışmalarının da üstü örtülmüş olacaktı…

***

Eğer “Hayır” çıksaydı ve referanduma gitme olasılığı olsaydı, buna “partili cumhurbaşkanı” maddesi de eklenerek referanduma gidilecekti…

Toplumda büyük bir gerginlik ve kutuplaşma üzerinden kampanya yürütülecekti…

HDP’ye mi teröristlere mi sahip çıkıyorsunuz” diyerek siyaset alanı yok edilecekti…

Büyük kırılmalara neden olacak bir kampanyayla kendi egemenliğini ilan edecekti…

***

Zaten dikkat ederseniz 1. tur oylama da 367’nin altında kaldığında saraydan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan hiçbir açıklama veya tepki gelmedi…

Ne zaman 367 bulundu o zaman Cumhurbaşkanı CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na saldırmaya başladı…

Hem de yanına bütün yüksek yargı organlarının başkanlarını alarak konuştu Cumhurbaşkanı…

CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu neredeyse niye “evet” dediniz diyerek eleştirdi…

O konuşmada zaten niyetini de açık etti; “referanduma gitseydik %70 veya %80 oyla” bu yasa geçerdi dedi…

***

CHP dokunulmazlık konusunda en baştan itibaren “popülist” bir yaklaşım içindeydi…

Birkaç seçim öncesinden başlayarak “dokunulmazlık”ların kaldırılmasını hep seçim bildirgelerine koydu…

Halbuki yolsuzluk ve yüz kızartıcı suçlar ve terörle ilişkiler dışında milletvekillerinin dokunulmazlıkları olmalıydı…

Milletvekillerini diğer insanlara göre daha kolay “dokunulur” ve “erişilir” olmaktan çıkarmak gerekir ki; milletvekili de her olayda korkusuzca söz söyleyebilsin-iş yapabilsin…

***

CHP’nin artık “elalem ne der” siyasetinden vazgeçmesi lazım…

Bu korku ve endişeyle CHP ya siyasetsiz kalıyor ya da bir uçtan bir diğer uca savruluyor…

CHP kendi doğrularıyla kendi gündemini yaratabilmeliydi…

İlk günden bu tartışmaların dışında; kendi kampanyasını açabilmeliydi…

***

HDP’nin yanlış siyasetinin faturasını CHP’ye kesmek büyük bir haksızlıktır…

HDP, AKP ve PKK’nın birlikte yürüttüğü “çözüm sürecinin” sonuçlarıdır bunlar…

CHP’nin bütün uyarılarını dikkate almayanlar başta HDP olmak üzere, o süreçte “çözüm sürecini” eleştiren CHP’yi “barışı sabote” etmekle suçluyordu…

Bugün yaşananlar HDP, AKP, PKK ve İmralı sürecinin bir sonucudur ve CHP’nin bunda hiç suçu yoktur…

***

CHP oylamalarda 330 aralığını birinci turda test etti; olamadığını görünce “referandum riskine” karşın “evet” yönünde bir kısım milletvekili oy kullandı…

Tabii ki CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun tavrını ilk günden bu güne kadar yanlış bulabilirsiniz…

Eleştirebilir veya “Hayır” yönünde bir tavrınız olabilir…

Ama CHP’de ilginç olansa daha düne kadar “CHP’yi HDP’lileştirdiniz” diyenlerin tavrıydı…

***

CHP’de sorun tavrın doğruluğu veya yanlışlığı değildi…

CHP’de sorun herkesin kendini genel başkan veya muhtemel genel başkan gibi görmesiydi…

Kılıçdaroğlu ile olmuyor” veya “Kılıçdaroğlu gitsin” diyenler için bu oylama iyi bir “fırsat” oldu…

Daha önce gizli-saklı yapılanlar şimdi aleni olarak yapılır hale geldi…

***

Kılıçdaroğlu artık bir karar almalı; tavır koymalı…

Ya CHP’de liderlik ve genel başkanlık yapacak…

Ya da bırakıp gidecek…

Eğer CHP’de genel başkanlık ve liderlik yapacaksa CHP’deki “yük”lerinden kurtulmaktan korkmayacak…

***

CHP’den bazı isimlerin; milletvekili ve belediye başkanlarının gitmesi CHP’ye güç kaybettirmez…

Tam tersine CHP’ye güç kazandırır…

Sabah akşam “bu CHP ile bir şey olmaz” diyenler sabah akşam “bu Kılıçdaroğlu ile yürümüyor-olmuyor” diyenlerle CHP’nin büyümesi mümkün değildir…

CHP’ye güç ve katkı için bir şey yapmayanlar; CHP’ye bir tek oy kazandırmak için kılını kıpırdatmayanlar iş “muhalefet” yapmaya gelince mangalda kül bırakmıyor…

CHP; kendini yenilemek ve öyle yoluna devam etmek zorunda…

***

Bu “yapay” birlikteliği devam ettirmek CHP’de “iç çürümeyi” daha da arttırır…

Bu “çürümenin” temellerinden birisi de belediyelerdir…

2019’da yeniden adaylaşma umudunu bulamayan tüm belediye başkanlarının yan yana ve bir arada oluşu ne büyük “tesadüf” değil mi?

CHP yoluna iktidar olma iddiasıyla devam edecekse önce kendi içini temizlemeli ve kararlı-birleşik ve tek ses olarak alanlara halkın karşısına çıkmalıdır…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları