İmambakır Üküş, ''İki bin yedi yüz sayfayı aşan ''mütalaa''ya ise kaç dakika savunma süreleri verileceğini hep birlikte göreceğiz''...
Nihayet ''asrın davası'' denilen davada sona gelindi...
Üç aydır ''savcı mütalaa okuyacak'' diye beklenirken savcılık bir anda mütalaayı okuyuverdi.
100'e yakın ''sanık''a ağırlaştırılmış müebbet cezaları...
Kalan herkese ise en üst sınırdan cezalar yağdırdı...
Balyoz davası ''tarifesi'' eksiz olarak Ergenekon davasında da uygulandı...
***
Dört milyon sayfayı dava dosyasına karşı sanıklara ve avukatlara daha önce 15'er dakika savunma süreleri verilmişti...
İki bin yedi yüz sayfayı aşan ''mütalaa''ya ise kaç dakika savunma süreleri verileceğini hep birlikte göreceğiz...
***
Türkiye, 12 Eylül faşizminden beter uydurma davaları bu süreçte gördü, yaşadı.
Neredeyse tümü uydurma ve özel olarak ''imal'' edilmiş ''belge''lerle davalar açıldı.
Sokak serserisinden, hırsıza, tinercisinden tecavüz sanıklarına, korucudan, PKK'lıya, itirafçıdan cemaatçisine yüzlerce ''gizli tanık''la bu davada sona gidildi..
Şemdin Sakık bile bu davada ''Deniz'' kod adıyla gizli tanıklık yaptı.
Kimliğini yine kendisi deşifre etti.
***
Bu davalar açıldığında toplumda ''derin devlet'' le hesaplaşacak duygusu yaratıldı...
Yakın geçmişin tüm ''kirli işleri'' açığa çıkarılacağı beklentisi oluşturuldu...
Darbelerle ve faili meçhullerle yüzleşeceğiz iddia edildi...
Sonuç kocaman bir ''hiç''tir.
Ergenekon davalarında bir tek ''faili meçhul'' bile açığa çıkarılamadı...
Bir ''suç'' bile yargılanmadı...
Yapılan tüm yargılama uydurulan bir ''darbeye teşebbüs'' suçudur.
Yapılan tek şey ''hükumeti yıkmak'' diye bir suç uydurmak olmuştur.
***
Bir kez daha bu davaların ''hukuki'' değil ''siyasi'' davalar olduğu ortaya çıkmıştır.
Bu davalarda kararı ''hukuk'' değil ''siyaset'' vermektedir.
Dolayısıyla mücadelede esas olarak ''hukuki'' zeminde değil ''siyasi'' zeminde verilmelidir.
Hiç kimse bu mahkemelerden ''hukuk'' ve ''adalet'' beklemesin...
***
Ortada hiçbir ''eylem''i olmayan bir ''örgüt'' var.
Ortada hiçbir ''lider''i olmayan bir ''örgüt'' var.
Ortada hiçbir ''silah''ı olmayan bir ''örgüt'' var.
Ortada hiçbiri bir diğerini tanımadığı bir örgüt var...
Ne demişti Ergenekon savcısı...
''Bu öyle bir örgüttür ki, siz onun üyesi olduğunu bilmeden ona üye olursunuz''...
***
Adaletin, hukukun ve vicdanların esir alındığı günleri yaşıyoruz...
İki yemeğe ve bir YÖK'le ilgi toplantıya katıldığı için rektör Fatih Hilmioğlu'na ağırlaştırılmış müebbet cezası isteyen bir ''mantığa'' diyecek hiçbir söz yok...
Bir gün siz de hukuka ve adalete muhtaç olacaksınız.
O günler çokta uzak değil...
İmambakır Üküş