Türkiye’de yargının işleyişi ve hukuk; hep tartışmalı olmuştur.
Türkiye’de yargının işleyişi ve hukuk; hep tartışmalı olmuştur.
Yargıda vesayet tartışması bütün siyasi iktidar dönemlerinde, gündemden düşmemiştir.
Hukuk devleti olma durumu, tartışmalı ve hep sorunlu olmuştur…
* * *
Uzun ve sancılı demokratikleşme süreci üç darbe, birçok darbe girişimiyle sakatlanmıştır.
Özellikle 12 Eylül dönemi ve sonrası tam bir hukuk katliamı dönemi olmuştur.
* * *
Ancak AKP iktidarıyla, özellikle Ergenekon davası sürecinde hukuk ve temel insan hakları tamamen devre dışı bırakılmış; yargıda tam bir vesayet ve polis hükümdarlığı yaratılmıştır.
AKP’ye muhalif olan tüm toplumsal güçler baskı altına alınmış, en basit sıradan protestolar bile şiddetle bastırılmıştır.
Başbakana yumurta atan gençler ve başbakanın katıldığı bir etkinlikte parasız eğitim için pankart açan gençler, yasadışı örgüt üyesi olmakla suçlanmış; şu anda aylardır hapis yatan gençler söz konusu…
Ergenekon davası başlangıcında polis ve yandaş medya işbirliğiyle, tüm sanıkların özel yaşamı ortaya serilmiş, bütün özel telefon konuşmaları çarşaf çarşaf yayınlanmıştır.
Polis, yandaş medya vasıtasıyla daha yargı önüne çıkmamış herkesi baştan ”suçlu” ilan etmiştir.
* * *
Şimdi aynı süreç “şike” operasyonunda da sergileniyor.
Polisin “sızdırdığı” bilgilerle herkes baştan suçlu ilan edildi…
Polis, “19 maçta şike”yi tariflerle şekiller eşliğinde yayınlattı…
“Emenike takipte yakalandı.” “Para çantası” görüntüsü var, dendi Emenike serbest bırakıldı…
Birçok kişiyle ilgilide benzer bilgiler yayınlatıldı, psikolojik bir harp yürütüldü.
İnsan soramadan edemiyor; bütün bunların hukuksuzluğu bir yana, madem “çantalarla para alış-verişini” tespit ettiniz, niye suçüstü yapmadınız?
* * *
“Şike” operasyonunun iki ayrı ayağı var; bahis ve şike, menajerlik vb. sahteciliğinin yapıldığı iddia edilen Olgun Peker – Mecnun Otyakmaz ikilisi… Bir diğeri FB, BJK diğer spor kulüpleri temsilcileri…
Bu operasyonda önemli iki isim Aziz Yıldırım ve Serdar Adalı aynı zamanda bir ihalede ortaklar…
Ve önemli bir suç işliyorlar… Başbakandan torpilli Çalık grubunu bir helikopter ihalesinden eliyorlar…
Aziz Yıldırım, doğal ve olağan süreçte savunulacak birisi değil. Yaptıkları anlayışı ve yönetim tarzıyla mutlak karşı çıkılması gereken birisi…
Ama ne olursa olsun, Aziz Yıldırım’ın gözaltı ve tutuklanma sürecinde yaşatıldığı uygulamalar hukuka ve insan haklarına aykırıdır.
Hiç kimse, keyfi bir şekilde baştan suçlu ilan edilemez, edilmemelidir…
Hiç kimse, kişilik hakları yok sayılarak hukuk dışı uygulamalara, kişiliğini kırıcı davranışlara maruz bırakılamaz.
* * *
Hukuk ve adalet herkes içindir… Bu Aziz Yıldırım olsa bile değişmez…
Sporda “şike” soruşturması, birçok hukuksuzluğuyla ve keyfi uygulamalarıyla birçok soru işaretini içinde barındırıyorlar…
Yapılanlar, sporda bir temizlikten çok, spor dünyasında AKP ve Cemaat ilişkilerinin önünü açmaya yönelik olduğu kuşkularını güçlendiriyor…
* * *
Temiz bir toplum için tüm alanlarda şeffaf ve denetlenebilirlik çok önemlidir.
Spor alanında da bu ilke geçerlidir.
Bu noktada özellikle, borsaya da açık olan spor kulüplerinin hisselerinin durumu ne?
Bu soruşturma başlamasından bu yana bu kulüplerin hisse alım-satımlarına kim aracılık yapmıştır?
Kim bu hisseleri satmış veya toplamıştır…
Kim veya kimler bu işlerden ne kadar para kazanmıştır?