İmambakır Üküş; Hulusi Akar’ın ve Hakan Fidan’ın darbe öncesi ve darbe günü ilişkileri ve bilgilerine dair kuşkular ve karanlıkta kalan soru işaretleri bir türlü giderilemedi?
Türkiye 15 Temmuz dinci-şeriatçı darbe girişimiyle sarsıldı…
Yüzlerce insanımız hayatını kaybetti…
Yüzlerce insanımız yaralandı…
Binlerce on binlerce insanın hayatı alt-üst oldu…
***
15 Temmuz darbe girişiminin sarsıcı etkileri darbe girişimiyle sınırlı kalmadı…
15 Temmuz darbe girişimi “gerekçe” gösterilerek Türkiye yeni bir sürece girdi…
Türkiye’de OHAL ilan edildi…
OHAL nedeniyle çıkarılan KHK’larla Türkiye adeta “sivil” bir “darbe” süreci içine girdi…
***
Ancak; 15 Temmuz sürecinde olan bitenlerle ilgili soru işaretleri ve kuşkular bir türlü giderilemedi…
Öylesine yoğun “kuşkular’’ söz konusu oldu ki; Batı dünyası “darbe girişimi bir senaryo” iddiasını ortaya attı…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile “Batı darbe girişimine inanmıyor” diyerek batılı siyasetçileri ve medyayı suçladı…
Bütün her şeye rağmen bu “kuşkular” giderilemedi…
***
Bu darbe girişimindeki en “kuşkulu” iki isim Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan oldu…
Hulusi Akar’ın ve Hakan Fidan’ın darbe öncesi ve darbe günü ilişkileri ve bilgilerine dair kuşkular ve karanlıkta kalan soru işaretleri bir türlü giderilemedi?
Dahası; bu ikilinin durumu gözden geçirilmediği gibi, her ikisi de görevlerine hiçbir şey olmamış gibi devam ettiler…
Bir anlamıyla bu darbe girişiminin “kara kutusu” olan Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın durumu ve bilgileri sorgulanmadan bu darbe girişimi açıklığa kavuşamaz…
***
Darbe girişimiyle ilgili birçok soru işareti, davalar başlayınca azalacağına tam aksine çoğalmaya başladı…
Sorgularda ve mahkemelerde söylenenler darbe girişimi hakkında daha çok soru işareti oluşmasına neden oluyor…
İşin ilginci medyamızın bunu topyekûn görmezden gelmesi…
Mahkemelerdeki açıklamaların bile görmezden gelinmesi oldukça şaşırtıcı?
***
Darbe günü; gündüz ve gece neler olduğunu parça parça dava sürecinde görüyoruz…
Darbenin artık çok önceden bilindiği açığa çıkmış durumda…
Açığa çıkmayansa; darbe olacağı bilinmesine rağmen neden önlem alınmadığı…
Darbe günü ve gecesi yaşananlara göz göre göre izin verilmiş…
***
Peki; neden darbe olacağı bilinmesine rağmen müdahale edilmemiş…
Peki; neden çok önceden önlem alınması mümkünken önlem alınmamış…
Peki; neden Hulusi Akar ve Hakan Fidan bu bilgileri Cumhurbaşkanı ve Başbakanla paylaşmamış…
Peki; neden saat 16’da “darbe girişimi olduğu ilan edilmesine” rağmen hiçbir gözaltı veya tutuklama yapılmamış?
***
Saat 16’da tüm uçuşlar yasaklanmışken uçak ve helikopterler nasıl havalanabilmiş?
Saat 16’da tüm askeri operasyonlar durdurulmuşken nasıl askeri operasyonlar yapılabilmiş…
Saat 16’da durum bilinmesine rağmen MİT neden Cumhurbaşkanı ve Başbakana “bilgi” vermemiş?
Saat 16’da durum bilinmesine rağmen Genelkurmay Başkanı neden Cumhurbaşkanına ve Başbakana haber vermemiş?
***
Saat 16’da Genelkurmay Başkanı, ordu birliklerine “uyarı” ve “önlem” için talimatları bildirmesine rağmen gece yarısına kadar ne olmuş?
Genelkurmay saat 16’da “önlemler” olmasına rağmen saatlerce MİT müsteşarı Hakan Fidan’la ne görüşmüş?
Hulusi Akar ve Hakan Fidan görüşmesinden neden Cumhurbaşkanı ve Başbakanın haberi yok?
Ya da her şeyden herkesin haberi var mıydı?
***
Darbe süreciyle ilgili yüzlerce görüntü yayınlandı…
Ama Cumhurbaşkanının Marmaris’te olduğuna dair hiçbir görüntü yayınlanmadı?
Gerçekten Cumhurbaşkanı o gün neredeydi?
Gerçekten Cumhurbaşkanı Marmaris’te miydi?
***
Marmaris suikast davasında yargılanan Yüzbaşı İsmail Yiğit mahkemede “olaya dair çok sayıda görüntü bulunduğunu ama Cumhurbaşkanının kaldığı yere dair hiçbir görüntü olmadığını” öne sürüyor…
Yüzbaşı İsmail Yiğit bunları söylemekle kalmıyor “bunların bulunup incelenmesini” istiyor…
Yine Yüzbaşı İsmail Yiğit neden “ilk çatışmanın olduğu yerde kamera görüntüsü yok” diye soruyor…
“Bu görüntülerin bulunmaması Cumhurbaşkanımızı zan altında bırakıyor” diyor diyen İsmail Yiğit mahkemeden görüntülerin bulunmasını ve incelenmesini istiyor…
***
İsmail Yiğit ifadesinin devamında çok önemli bir soru daha soruyor…
İsmail Yiğit “Asıl sorulması gereken Cumhurbaşkanı ayrıldığı halde korumaları neden, kim orada bıraktı” sorusunu soruyor…
Gerçekten de Marmaris’te Cumhurbaşkanının kaldığı iddia edilen otel resmi bir konut olmadığı için Cumhurbaşkanı ayrıldığında korumaların oradan ayrılması gerekmez mi?
Korumaları orada kim; niye bekletti?
***
En az bu soru kadar önemli bir soru daha var…
O soruyu da soruyor İsmail Yiğit. “Cumhurbaşkanı ayrıldığı halde bizi oraya kim gönderdi ve bizi onlarla karşı karşıya bıraktı?” diyor…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te o otelde olmadığı bilinmesine rağmen Cumhurbaşkanını almak için o otele operasyon neden yapılıyor?
Cumhurbaşkanının orada olmadığının bilinmesine rağmen otelde neden çatışma yaşanıyor?
***
İsmail Yiğit çok önemli bir soru daha soruyor mahkemede…
Neden “Aynı gün saat 16’da uçuş yasağı getirildi. Biz İstanbul’dan İzmir’e geldik. Bize neden engel olunmadı” diye soruyor…
Ve haklı olarak da “Bize engel olmayanlar sorumludurlar” diyor…
Göz göre göre operasyonlara izin verildiği görülüyor…
***
Cumhurbaşkanına suikast iddiası bu darbe girişiminin önemli olaylarından ve iddialarından biridir…
Muğla’da davada bu durum ve bu olaya katılanlar yargılanıyor…
Yine bu davada Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş önemli açıklamalar ve iddialar gündeme getirmişti…
Gökhan Şahin Sönmezateş de Marmaris baskınıyla ilgili verdiği ifadede “Biz orada tuzağa gönderildik” demişti…
Ve çok önemli bir soru sormuştu; “Kalkıştan önce 4 saat bizi kim bekletti” diye sormuştu?
***
İsmail Yiğit” Biz Marmaris’e gitmeden Cumhurbaşkanı İstanbul’da açıklama yaptı” diyor…
“Oysa konu buysa (Cumhurbaşkanına suikastse) zaten oraya gitmenin bir anlamı yok” diyor İsmail Yiğit…
İfadesinde devamla “birileri gerçekten bizi oraya göndermek istemiş” diyor…
Ve şu soruyu soruyor; “Oraya birilerini öldüreyim infial çıksın diye gönderildiysem bunu yapanlar ortaya çıksın” diyor…
***
Darbe sürecinin bütün çıplaklığıyla açığa çıkması gerekir…
Darbe girişiminde bilerek ve tasarlayarak, bilinçli bir şekilde yer alan herkes yargılansın; hak ettiği cezayı bulsun…
Ama; bu süreçte hiçbir şey “gizli” veya “üstü örtük” kalmasın…
Herkesin yaptığı ortaya çıkarılsın…
***
En önemlisi de “kuşkular” ve “soru işaretleri” giderilsin…
Kuşku ve soru işaretlerinin düğümlendiği iki isim var…
Bu iki isim; Hulusi Akar ve Hakan Fidan…
Bu iki ismin bu süreçteki durumları ve bilgileri sorgulansın…
***
Bu davalar çok önemli…
Bütün davalar birleştirilmeli…
Bütün davalar TV’lerden yayınlanmalı…
Gerçeği öğrenmek herkesin hakkı…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni