loading
close
SON DAKİKALAR

Kendini Koruyamayan Genelkurmay mı Türkiye’yi Koruyacak?

İmambakır Üküş
Tarih: 01.08.2016
Köşe: @imambakirukus

İmambakır Üküş; 14 yıldır Genelkurmay karargahını yönetenler; bu 'çetenin' TSK’ya 'sızması' ve 'yerleşmesinde' hiç mi sorumluluğunuz yok?

Kendini Koruyamayan Genelkurmay mı Türkiye’yi Koruyacak?

Türkiye; 15 Temmuz’da şeriatçı-dinci bir darbe girişimini şimdilik atlattı…

Şimdilik diyorum; zira hala darbe girişimiyle ilgili cevaplanmayan birçok soru var…

Şimdilik diyorum; zira hala darbenin ‘’emir-komuta” kademesi belli olmuş değil…

***

Milli savunma bakanı “
2000 ve 2014 yılları arası askeri okul sınav soruları çalınmış” diyor…

Yani son 14 yıldır askeri okullara bir cemaattin adamlarının çalınmış sorularla girmiş olduğunu itiraf ediyor…

Peki; 2000 ve 2014 yılları arasında görev almış milli savunma bakanlarının ve hükümetlerin hiç mi suçu yok?

Peki; 2000 ve 2014 yılları arasında görevi yapan Genelkurmay başkanlarının hiç mi suçu yok?

***

Bir şeriatçı-dinci darbe girişimi oldu…

Yapılan bazı açıklamalarda “darbe girişimine katılanlar ordunun %1,5'i” deniyor…

Bu bilgi tamamen yanlış; bilinçli bir şekilde farklı bir “algı” oluşturacak tehlike önemsizleştirilmeye çalışılıyor…

Sıradan vatani vazifesini yapmak için askere gelmiş er ve erbaşları çıkarsanız şu haliyle bile bu darbe girişimine katılanların oranı albay ve generallerde %60’ın üzerindedir…

***

Türkiye’de ilk defa bir “cemaat”; dini referanslarla örgütlenerek bir askeri darbe girişiminde bulunuyor…

Ama bu “klasik” bir askeri darbe girişimi değildir…

Örgütlenmesi ve hazırlanması tamamen “sivil”ler tarafından yapılmış ve askeri örgütlenme içindeki varlıklarıyla yapılan bir darbe girişimidir…

Bu arada esas sorun TSK yapısında değil; TSK’yı cemaatlere ve tarikatlara teslim eden anlayışlardadır…

***

15 Temmuz darbe girişiminin hemen arkasından “olağan” Askeri Şura toplantısı yapıldı…

Darbe girişimiyle ilişkileri henüz saptanan bütün askerlerin ordu ile ilişkileri kesildi…

Çok sayıda asker-subay tutuklandı…

Onlarcası hala aranıyor…

***

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı sonucunda Genelkurmay Karargahı yerini korudu…

Jandarma genel komutanı hariç bütün kuvvet komutanları yerlerini korudular…

Tabii ki Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da yerini koruyanlardan…

Peki; kendini koruyamayan bu kuvvet komutanları ve Genelkurmay başkanı Türkiye’yi nasıl koruyacak…

***

Bir Genelkurmay Karargahı düşünün…

Tümüyle “darbecilerle” beraber…

Bir Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını düşünün hepsi 10 dakikada hiçbir direnç göstermeden teslim alınmış…

***

10 dakikada teslim olmuş bir Genelkurmay başkanı mı Türkiye’yi koruyacak?

10 dakikada teslim olmuş ve elleri kuzu kuzu arkadan kelepçelenmiş kuvvet komutanları mı Türkiye’yi koruyacak?

Bu generallerin Türkiye’yi koruyamayacağı ta Askeri Casusluk ve Fuhuş davaları başladığında ortaya çıkmıştı…

Bu generallerin Türkiye’yi koruyamayacağı Ergenekon-Balyoz ve Poyrazköy-Amirallere suikast davaları ortaya çıktığında belli olmuştu…

***

Bu generaller ve kurmay heyeti mi Türkiye’yi koruyacak?

Bu generaller ve kurmay heyetinin Türkiye’yi koruyamayacağı “kozmik oda” basıldığında belli olmuştu…

Uydurma bir “Bülent Arınç suikasti” bahanesiyle Genelkurmayın “mahremine” girildiğinde bunların Türkiye’yi koruyamayacağı belli olmuştu…

Kendi “mahremine”; Genelkurmayın-devletin “mahremine” sahip çıkamayanlar mı Türkiye’yi koruyacak?

***

Genç Teğmenlere yapılan “haysiyet cellatlıklarına” göz yuman bu generaller bu sonucu fazlasıyla hak etmişti…

Genç teğmenler “casusluk” ve “fuhuş” iddialarıyla tutuklanırken “aman cemaate bulaşmayalım” korkusuyla her şeye göz yumanlar mı Türkiye’ye sahip çıkacak?

Ergenekon ve Balyoz davalarında TSK’daki yurtsever subaylar şahsında TSK’ya yapılan “operasyonlara” göz yumanlar mı Türkiye’yi savunacak?

Yaşadığı haksızlık ve hukuksuzluğa isyan eden Yarbay Ali Tatar’a sahip çıkamayanlar mı Türkiye’nin geleceğine sahip çıkacak?

***

14 yıldır Genelkurmay karargahını yönetenler; bu “çetenin” TSK’ya “sızması” ve “yerleşmesinde” hiç mi sorumluluğunuz yok?

Esas; siz hesap vereceksiniz…

Sizlerin sayesinde TSK’ya operasyonlar yapıldı…

Sizlerin sayesinde cemaatçi “çete” TSK içinde örgütlendi ve yükseldi…

***

Şimdi hangi “başarılarından” dolayı bu “komutanlar” görevine devam ediyor…

Hangisinin darbeden haberi oldu?

Hangisi darbeyi önlemek için mücadele etti?

Bırakın darbeyi önlemeyi bunlar kendisini koruyamadı ki Türkiye’yi korusun…

***

YAŞ kararları gerçekten “YAŞ” kararları…

Türkiye’nin geleceği bu “ekip”e teslim edilemez…

TSK’nın geleceği bu “ekip”e teslim edilemez…

Türkiye’nin güvenliği bu “ekip”e teslim edilemez…

***

Bırakın görev almayı hepsinin bütün Türkiye’den özür dileyerek çoktan istifa etmesi gerekirdi?

Gerçekten nasıl bir “duyguyla” bu koltuklarda oturmaya devam ediyorsunuz…

Gerçekten nasıl bir “akılla” sizleri hala o görevlerde tutuyorlar…

Görevdeyken TSK’ya ve ülkeye “hayrınız” olmadı; bari istifa ederek bir “hayrınız” dokunsun…

***

Sizleri niye o koltuklarda tutuyorlar onun bile farkında değilsiniz…

Siz daha kışlaların kapısındaki çöp arabalarını bile kaldırtacak güce sahip değilsiniz…

Sizin bu ‘’
teslim’’ olmuş halinizden faydalanarak TSK yok edilecek bunun bile farkında değilsiniz…

En umutsuz ve en zor durumda; karanlıktan göz gözü göremez durumdayken bile umut olabilir, ışık olabilirsiniz…

*** 

Yapacağınız tek şey Yarbay Ali Tatar’ın mektubunu okumak…

Ve gereğini yerine getirmektir…

Belki hala Yarbay Ali Tatar’ın mektubunu okumamışsınızdır…

Burada tekrar yayınlıyorum belki okur ve gereğini yaparsınız diye…

*** 

Ali Tatar'ın Hesabını Kim Verecek?

Yarbay Ali Tatar’ın mektubu…

Sevgili Nilü ve canım aile üyelerim...
Tam her şeyden kurtulduk derken sizlerden bir ayrılık durumu daha yaşamak durumundayım.
Bu ayrılık ebedi ayrılıktır.
Eğer öbür dünya varsa... İleride orada buluşuruz.

Ben ailemden kimseye küskün değilim.
Hepinizi çok seviyorum.
Hepinize bir hakkım geçtiyse helal olsun.
Sizin de bana hakkınızı helal edeceğinize eminim.
Dediğim gibi bana sakın kızmayın.
Belki bu süreç altı ay, bir yıl sonra geçecek.
Ancak benim buna dayanacak halim yok.

Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım.
Başınızı dimdik tutun!
Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam.
Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil...
O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim...

Belki benim ölümüm bu durumda olan başkalarının aydınlığa çıkışına bir ışık olur. Boşu boşuna ölmemiş olurum.
Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim.
Buna en çok karşı çıkan bendim.

Şu anda çok duygusal değilim.
Ağlamıyorum.
Yalnız içim buruk ve kırgın.
Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım.

Beni rahmetli babamın yanına gömün.
Karımı ve kızım Gökçen’imi size emanet ediyorum. Kızımı ve karımı yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum.

Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu.

Gökçen’im, canım kızım derslerine çok iyi çalış.
İyi çalış ve önemli yerlere gel ki, benim hesabımı sorabilesin!

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez.
Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu, ne yaşayacak bir cumhuriyet, ne de bir ülke bulamayacaksınız.

Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.



İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları