Kerbela, Kızıldere, 6 Mayıs
İmambakır Üküş; Bu nasıl bir acıdır ki, yüzyıllardır azalmadan çoğalıyor… Bu nasıl bir yaradır ki, yüzyıllardır kanıyor…
Bu nasıl bir acıdır ki, yüzyıllardır azalmadan çoğalıyor…
Bu nasıl bir yaradır ki, yüzyıllardır kanıyor…
Bu nasıl bir zulümdür ki, yüzyıllardır sürüyor…
***
Hiç düşündünüz mü peygamberler için bile kimse bu kadar ağlamıyor…
Hiç kimse bu kadar yas tutmuyor…
Ne Musa için…
Ne İsa için…
Ne Muhammet Mustafa
için…
Ne Hz. Ali için…
Neden sanki dün
olmuş gibi yas tutar…
Neden sanki dün
olmuş gibi ağlar insanlar Hz. Hüseyin için…
***
Kerbelayı anlamlı ve değerli kılan ne?
Niye hiç kimse değil Hz. Hüseyin…
***
Hz. Hüseyin
tavrının özü vazgeçiştir…
O, her şeyden vazgeçmişti…
Onun için dünyevi hiçbir
şeyin anlamı yoktu…
Onun için uzlaşmazdı…
Ne para…
Ne mevki…
Ne de güç…
Onun için anlamlı ve
değerli değildi…
En yakınları bile
paraya, mevkie-makama ve güce teslim olurken…
Onun için bu uzlaşmaların
hiçbir değeri yoktu…
***
O, zulmedenlerden olmak istemiyordu…
O, zulmedenleri ortak istemiyordu…
O, zalimlerin kılıcını tutmaktansa o kılıçla ölmeyi tercih
ediyordu…
***
Hz. Hüseyin
tavrının özü kaybederek kazanmaktı…
O, dünyevi anlamda bir “galip”
değildi…
O kaybetmeyi göze almıştı…
O, kaybedeceği bir savaşa girdiğinin bilincindeydi…
Ama o kaybediş gerçek
zaferdi…
Bugün dünyanın bütün ezilenlerin sevgilisidir Hüseyin…
Bugün dünyanın bütün direnenlerin
sembolüdür Hüseyin…
Kim galip…
Kim mağlup…
***
Kazanamayacakları mücadelelerde kazanacak gibi savaşmaktır Hüseyin tavrı…
Cevahir olmaktır…
Ulaş olmaktır…
Kızıldere de Mahir,
darağaçlarında Deniz olmaktır…
Tükürmektir yüzüne celladın…
***
Bin yıldır kanıyor bu yara…
Kerbeladan bu
yana…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel yayın Yönetmeni
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları