İmambakır Üküş; Kılıçdaroğlu ve CHP; AKP’nin kin ve nefret saçan söylemini görmezden gelip, ''kendi Hayır''ını anlatmaya yoğunlaştıkça, ''bu memleket meselesi'' dedikçe AKP’nin ezberi bozuldu…
Türkiye 16 Nisan’da sandık başına geçecek…
Bu bir seçim değil…
Burada partiler yarışmıyor…
Bu seçimde partiler değil, “
rejim” veya “
sistem” tercih edilecek…
***
Bu referandum sürecinde Türkiye bir ilki yaşıyor…
İlk defa bu referandumda siyasi partiler ve siyasi görüşler arasında “
farklar” azaldı veya “
silik”leşti…
İlk defa Türkiye’de birbirine “
zıt kutuplarda” yer alanlar bir ortak noktada buluştular…
Birbirinden çok farklı hatta birbirine temelde karşıt görüşteki insanlar ve örgütler
HAYIR’da birleştiler…
***
Kılıçdaroğlu ve
CHP 7 Haziran öncesinden başlayarak toplumda “
olumlu” etki yapan bir kampanya yürütüyor…
Her ne kadar 7 Haziran öncesi kampanya seçim sonuçlarında anlamlı bir fark yaratmasa da toplumda büyük bir etki yarattı…
Hatta öylesine etkili oldu ki; neredeyse bütün partilerin seçim bildirgelerini ve kampanyalarını etkiledi…
Öylesine etkiledi ki; 1 Kasım’da AKP’nin seçim bildirgesini birebir kopya etti…
***
Referandum sürecinin öncesinden başlayarak
Kılıçdaroğlu ve
CHP topluma doğru “
mesajlar” verdi…
İlk günden itibaren “
itirazları” parti kutuplaşmalarının ötesine taşıdı…
Parti içinden ve dışından gelen bütün “
eleştirilere” rağmen milliyetçi-muhafazakar seçmene seslenen bir “
dil” ve “
üslubu” tercih etti…
Referandum meselesinin parti meselesi değil, memleket meselesi olduğunu ilan etti…
***
Kılıçdaroğlu ve
CHP; “
bu memleket meselesi” dedikçe AKP’nin ezberi bozuldu…
Kılıçdaroğlu ve
CHP; kampanyayı siyasi parti amblemi ve sloganları olmadan Türk bayrağıyla yürüteceğini açıklayınca AKP’nin ezberi bozuldu…
Kılıçdaroğlu ve
CHP klasik AKP ve Erdoğan eleştirilerinden vazgeçip “
neden HAYIR diyoruz”a yoğunlaştıkça
AKP’nin ezberi bozuldu…
Kılıçdaroğlu ve
CHP; AKP’nin kin ve nefret saçan söylemini görmezden gelip, “
kendi Hayır”ını anlatmaya yoğunlaştıkça AKP’nin ezberi bozuldu…
***
Kılıçdaroğlu ve
CHP; Meclis'te bu yasa tasarısının "
sakıncalarını" ortaya koydu…
Meclis'te bu konunun enine boyuna tartışılması için olağanüstü çaba gösterdi…
Meclis de bütün anayasal kuralları çiğneyerek bu yasayı zor ve açık oy kullanarak kabul etti…
Herkesin ve AKP’nin beklentisi haklı olarak CHP’nin bu tasarıyı Anayasa Mahkemesi'ne götürmesiydi…
***
Kılıçdaroğlu ve CHP bu konuda da herkesin ezberini bozdu…
Herkes CHP’nin Anayasa Mahkemesi'ne gitmesini beklerken CHP bu hakkı kullanmadı…
CHP’yi Anayasa Mahkemesi'ne gidecek diye eleştiren AKP, CHP Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyince ezberi bozuldu…
Bu kez niye Anayasa Mahkemesi'ne gitmedi diye eleştiri yapmaya başladılar…
***
Referandumda “Hayır” kampanyasında CHP’nin parti olarak “görünmez” olması AKP’nin planlarını alt-üst etti…
Çünkü AKP kampanyayı CHP ve Kılıçdaroğlu karşıtlığı üzerine kurmayı planlıyordu…
Kılıçdaroğlu ve CHP; AKP’nin tuzağına düşmeyince tüm kampanyası boşa çıktı…
AKP’nin meydanlarda “Evet”i anlatması zor, bu nedenle yaptıkları tek şey HAYIR’cıları kötülemek…
***
Kılıçdaroğlu, yalnızca AKP ve Erdoğan söylemlerini değiştirmekle kalmadı…
Hiç kimsenin, MHP’lilerin bile anlayamadığı bir sebeple “başkanlık” yanlısı kesilen Devlet Bahçeli ve MHP’ye yönelik de ezber bozan bir tavır ve söylem içine girdi…
Bir yandan milliyetçi-ülkücü kesime yönelik mesajlar veren Kılıçdaroğlu bir diğer yandan da nafile olduğunu bile bile Devlet Bahçeli ile görüşmeyi sürdürdü…
Devlet Bahçeli anlaşılmaz bir şekilde “Başkanlık” yanlısı olup “Evet”çi olunca da Kılıçdaroğlu’nun tavrı değişmedi…
MHP seçmenine de, Devlet Bahçeli’yi sevenlere de “kırıcı” olacak bir şey söylemeyip; neden MHP seçmeninin “Hayır” demesi gerektiğine yoğunlaştı…
***
CHP ilk defa bütün eski-yeni tüm kadrolarıyla HAYIR için buluştu…
Bu güne kadar ancak “muhaliflik” veya “parti içi tartışma”larla ismi geçen tüm kesimler de her şeyi bir yana bırakıp sahaya çıktı…
Özellikle bir önceki Genel Başkan Deniz Baykal daha da ön plana çıktı…
Zaten Meclis'te de CHP adına anayasa değişikliğine neden “Hayır” dediğini de CHP adına Deniz Baykal anlattı…
***
Deniz Baykal’ın televizyon programları ve Meclis konuşmaları CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun referandum stratejisini hayata geçirmeye büyük katkı sundu…
Baykal; sürecin başlamasıyla Türkiye’nin birçok bölgesinde halka hitap etti ve etmeye devam ediyor…
Deniz Baykal’ın etkili ve vurgulu konuşmalarıyla bunun bir “memleket meselesi” olduğu vurgusu daha da ön plana çıktı…
CHP; ilk defa sahada birlik içinde ve ortak bir söyleme sahip oldu…
***
Her ne kadar hala kimi yöneticiler, milletvekilleri ve il başkanları amiyane tabirle “tribünlere” oynuyorsa da CHP’de ortak bir söylem egemen olmaya başladı…
Hala kimi yöneticiler; kendi seçmeninin hoşuna giden söylemleri öne çıkarma telaşında olsa da bu kabul görmüyor…
CHP seçmeni de sol seçmen de bu işin ucuz sloganlarla değil, bu güne ikna edilemeyen seçmeni kazanmayı sağlayacak bir dile ihtiyaç olduğunu biliyor…
Bizzat CHP seçmeni AKP ve MHP konusunda klasik kutuplaştırıcı dile itiraz ediyor…
***
Herkesin “Hayır”ı kendine…
Herkesin kendi “Hayır”ını örgütlemesi önemli…
Herkesin kendi “Hayır” gerekçesini kendine göre açıklaması önemli…
Zaten herkesin Hayır’ı kendince örgütlemesi ve ifade etmesi de AKP’nin ezberi bozuyor…
***
Bu kampanyanın güler yüzlü, kutuplaştırmayan dilinin devam etmesi çok önemli…
Bu kampanyada AKP, MHP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında tutturulan dil çok önemli…
Kampanyanın sonuna kadar bu çizgi sıkı sıkıya takip edilmeli…
Hatta kampanyadan sonra da devam ettirilmelidir…
İmambakır Üküş
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni