Kılıçdaroğlu ve Nihat Matkap
İmambakır Üküş yazdı, ''Gürsel Tekin döneminde yüzlerce “operasyon” yapıldı. İlere, ilçelere kadın ve gençlik örgütlerine. Ama herkes “suskundu”…
CHP’de eski “genel sekreterlik” veya yeni adıyla “örgütten sorumlu genel başkan yardımcılığı” tabiri caiz de tam bir “adam kıyma makinesi“ gibi çalışıyor…
Kılıçdaroğlu’unun CHP Genel Başkanı olduğu Mayıs kurultayından bu yana kim bu
göreve gelmişse, ilk “düzenlemede” yerini kaybetmiş durumda…
Önce, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı için “50 yıllık
dostum” dediği Deniz Baykal’la bile köprüleri atıp; Kılıçdaroğlu’na genel
başkanlık yolunu açan Önder Sav bu görevde harcandı…
Kılıçdaroğlu’na genel başkanlık yolunu açan Önder Sav,
CHP’de tartışmaz tek ”güç” gibi “göründü”…
Dün, Önder Sav’a küfredenler başta olmak üzere neredeyse
herkes, Önder Sav’a bağlılığını bildirmek için uzun kuyruklar oluşturdu…
Belki “beni fark etmemiştir” diye içeriye girip “bağlılık”
bildiren bazıları yeniden kuyruğa girip, bir kez daha “bağlılık” bildirmekten
çekinmedi…
Tabi ki, bu hava
ve görüntü özellikle bazı Önder Sav’cılarda “küçük-büyük dağları
ben yarattım” havası da yaratmadı değil…
Çünkü, “herkes“ bu
durumun uzun yıllar süreceğini sanıyordu…
Ama, sürmedi…
Ortaya çıkan, birazda “köpürtülmüş” yapay bir ”kriz” Önder
Sav ve Kemal Kılıçdaroğlu karşı karşıya getirildi…
Çok kolay çözülebilecek “sorunlar” çözümsüzlüğe itildi…
Kopuş: kaçınılmaz
oldu…
Zorlu ve sancılı bir süreçte; 3 Kasım darbesiyle
yollar ayrıldı…
Aralık kurultay
kararıyla, Kemal Kılıçdaroğlu, Önder Sav’la yollarını ayırdı…
Zaten, 3 Kasım kararında eski genel sekreterlik görevine
Gürsel Tekin’i atayarakta bunun olacağını ortaya koymuştu…
***
Mayıs kurultayında,
daha seçimlerden önce CHP’de hep “krizle” özdeş isim oldu…
Parti meclisine girmesi, MYK üyesi olması, örgütten sorumlu
olması, bu görevden alınması hep “krizle” gerçekleşti…
3 Kasım’dan itibaren örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı
olan Gürsel Tekin; Aralık kurultayından sonra
bu durumunu pekiştirdi…
Gürsel Tekin, genel seçimler öncesi tüm il ve ilçeleri önce
“boşaltma” operasyonu yaptı…
Yüzlerce il ve ilçeye adaylık için erken başvuru zorunluluğu
getirildi…
Zaten görevden alınacakları artık belli olan il ve ilçe
başkanları görevden alınma yerine “adaylık
için istifa” yolunu seçti…
Bu yolu tercih etmeyen bir çok il ve ilçe başkanı ise
görevden alındı…
Gürsel Tekin döneminde yüzlerce “operasyon” yapıldı…
İlere, ilçelere kadın ve gençlik örgütlerine…
Ama herkes “suskundu”…
Açıkça kimse tepki göstermedi…
Genel seçimler kapıdaydı..
Herkesin “beklentisi” yüksekti…
***
Genel seçimlerde örgütten hiç kimse neredeyse listelerde yer
bulamadı…
Önseçim dışında, bir iki yerde “örgütten gelen” adaylar hep
seçilmeyecek yerlere konuldu…
“Beklentiler” boş çıktı…
Ama, yine de kimseden pek “ses” çıkmadı...
Kimse, “seçimlerde" yaşanacak “başarısızlığın nedeni” olmak
istemedi…
Haziran seçimleri
yapılıp, beklenen “sonuç” ortaya çıkmayınca “kıyamet” koptu…
Dün, sesini çıkarmayanlar “koro” halinde bağırmaya
başladılar…
Tepkiler yoğunlaştı…
“Olağanüstü kurultay” için imzalar toplanmaya başlandı…
Haklı- Haksız “herkes”
isyandaydı…
Hem Kılıçdaroğlu hem de “isyancı”lar toplumun önüne “suçlu”
diye Gürsel Tekin’i attı…
Ve giderek Gürsel Tekin giderse “sorun” çözülür algısı yaratıldı…
Tamda olağanüstü kurultay için imzalar toplanmışken
“bilinmeyen” bir nedenle “girişim” iptal edildi…
Ve hemen sonrasında “günah
keçisi” kurban edildi…
Gürsel Tekin’in, görev yeri değiştirildi…
Aynı “değişiklik” Önder
Sav’a yapıldığında Önder Sav istifa etmişti…
Ama Gürsel Tekin istifa etmedi…
“İsyan” etti ama, görevide kabul etmek zorunda kaldı…
Gürsel Tekin’den Önder Sav “duruşu” ve “tavrı” beklemek
“beyhudeydi”…
***
Tam da olağanüstü kurultay için imzaların
toplandığı bir dönemde yapılan yeni MYK düzenlemesinde Nihat Matkap örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı oldu…
Nihat Matkap, eski ve deneyimli bir siyasetçiydi...
Deniz Baykal’ın CHP’deki siyaset anlayışını özellikle de “parti içi demokrasi” konusundaki
uygulamalarını protesto ederek CHP’den istifa edenlerdendi…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçildiği Mayıs kurultayında CHP parti meclisine
seçildi...
Sonra Önder Sav ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında yaşanan 3 Kasım “krizin” de Önder Sav’la
birlikte “aşağıda” parti meclisi
toplantısındaydı…
“Yukarıda” Kemal Kılıçdaroğlu’nun ilk “atadığı” ve
açıkladığı MYK listesinde “genel
sekreter” olarak yer aldı…
Sonra “aşağıda” parti meclisi toplantısında olduğu
“uyarı”sıyla listeden çıkarıldı…
***
Nihat Matkap, Kılıçdaroğlu için “en zor günler” de görev aldı…
Bir çok il ve ilçe örgütü “boşaltılmış”tı...
Bir çok il ve ilçe örgütü “görev”den alınmıştı…
En önemlisi “olanğanüstü seçimli kurultay” imzaları kapıda
bekliyordu…
Sonra, bunlara Ankara,
İstanbul ve İzmir İl örgütü için toplanan “olağanüstü kongre” imzaları eklendi…
Herkesin Nihat Matkap’tan “beklentisi” parti içi hukuk ve adalet için tavır almasıydı…
Çünkü geçmişte “parti içi demokrasi” yokluğundan şikayetçi
ve bu gerekçeyle istifa etmiş bir siyasetçi idi…
Ama, beklenen olmadı…
Tam tersine, Nihat Matkap bizzat genel
başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bilgisi’’ ve ’’onay”ıyla parti içi demokrasiyi
yok eden adımlar attı…
Yine bildik yol
ve yöntemlerle il ve ilçelere atamalar yapıldı…
CHP parti örgütlerinde yaşanan “kıyım” hiçbir dönem
yaşanmamıştır…
Nihat Matkap, Erdoğan Toprak ve Gürsel Erol, örgütleri
yeniden “dizayn” etmek için yola koyuldular…
Sözde “amaç” Kılıçdaroğlu’nun liderliğini ve örgüte
hâkimiyetini güçlendirmekti…
Ama, zaman içinde öyle olmadığı görüldü…
***
Nihat Matkap, bir olağanüstü seçimli kurultay, bir tüzük
kurultayı için imza süreci yaşadı…
Bu iki “olayı” da Kılıçdaroğlu’nun oldukça “yumuşak” geçişle
yaşamasını sağladı…
Yine, il ve ilçelerde yaşanan olağanüstü il ve kongre
taleplerini yine “bildik” yol ve
yöntemlerle “halletti”…
Amaç, Kılıçdaroğlu için sancısız
ve sorunsuz olarak olağan kurultay koşullarını
oluşturmaktı…
Yine Kılıçdaroğlu’nun “bilgisi” ve “onayıyla” olağan kurultay takvimi başlatıldı…
İşte, bu dönemde CHP’de “hukuk” ve “parti içi demokrasi”nin
ayaklar altına alındığı dönem oldu…
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarının aksine “demokrasi şöleni”
yaşanmadı…
Tam tersine her yerde “demokrasi
katliamı” yaşandı…
İtirazlar, isyanlar büyüdü…
Bir çok yerde “sandık kurulmadığı” ve “evde- ofislerde”
delege yazıldığı MYK’nın görevlendirdiği kişilerce “rapor” edilerek durum
resmiyet kazandı…
***
Anakara İl Kongresinde yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun “bilgi”si
ve “onay”ıyla Nihat Matkap tam taraf oldu…
Bütün baskı ve yönlendirmelere rağmen Zeki Alçın zar zor il başkanlığını
kazandı…
Bu durum Nihat Matkap, Erdoğan Toprak ve Gürsel Erol’a olan
tepkilerin yükselmesine neden oldu…
Yetmedi…
Aynı durum İstanbul’da yaşandı…
Nihat Matkap, Erdoğan Toprak ve Gürsel Erol yine
Kılıçdaroğlu adına İstanbul’u “dizayn” etmeye soyundular…
İstanbul’da CHP örgütlerinde hiçbir karşılığı olmayan Oğuz
Kaan Salıcı’yı “zorla” il başkanı seçtirdiler...
Yetmedi…
İzmir’de aynı ekip bu kez Alaattin Kocaoğlu ve Aziz
Yüksel ile Ali Engin’i seçtirmek
için Kılıçdaroğlu adına hareket ettiler…
Nihat Matkap, bu “ekip”
için birlikte çalıştığı ve çok iyi tanıdığı Levent Eyipişiren’e “tavır”
almaktan çekinmedi…
Yine zar zor Ali Engin il başkanı oldu…
İl yönetimi ve kurultay delegeliği “delin”di…
Nihat Matkap’ın yaptığı bütün “operasyon”ları
Kılıçdaroğlu’nun bilmemesine “imkan“ var
mı?
Bırakın bilmemeyi, tam tersine hepsinden “bilgisi ve
onayı” vardı…
Kurultaya gelinen süreçte, Erdoğan Toprak, Nihat Matkap ve
Gürsel Erol üçlüsü birlik hareket etti ve etmek zorunda kaldı…
Kurultay süreciyle birlikte her şey tersyüz oldu…
Erdoğan Toprak ve
Gürsel Erol’un ilk vazgeçtikleri
isim Nihat Matkap oldu…
Böylece “bazılarınca” “operasyon”un amacı da belli oldu…
***
Nihat Matkap görev süreci boyunca yaptıklarını hep
eleştirdik…
Parti içi hukuk ve adalet anlayışını yaraladığını söyledik,
söylemeye devam edeceğiz…
Ancak, olayı Kılıçdaroğlu “penceresinden” bakıldığında ise
Nihat Matkap, Kılıçadroğlu için yapabilecek her şeyi yapmıştır…
Bu zaten, kurultayın birinci gününde yapılan genel başkanlık
oylamasında da görülmüştür…
Kılıçdaroğlu’na yönelik çok tepki olmasına rağmen kurultay delegeleri rekor düzeyde bir oyla Kılıçdaroğlu’nu
genel başkan seçmiştir…
Yine Kurultayın ikinci günü çıkarılan ve Kemal
Kılıçadaroğlu’nun “bilgi”si ve “onay”ıyla hazırlanan Erdoğan Toprak, Gürsel
Tekin ve Gürsel Erol’un “sarı liste”sini ise kurultay delegeleri paçavraya
çevirmiştir…
Bu üçlü’nün
kendileri ve ”yakın”ları 400 oyun bile
altın da oylarla zar zor parti meclisine seçilmiştir…
Oy kullanan 1258 delegenin 900’e yakını bu “ekip”e oy
vermemiştir…
Bu ekip Nihat Matkap’ı bile listeye almak istememiş,
Kılıçdaroğlu’nun müdehalesiyle listeye
alınmıştır…
***
Nihat Matkap, Kılıçdaroğlu için önemli bir misyon üstlenmiş
ve yerine getirmiştir…
Bunun karşılığı olarak “ödül” olarak “yeri”ni kaybetmiştir…
Hiçbir “iyilik cezası kalmaz” kuralı işlemiştir bir kez
daha…
Nihat Matkap’ın “uğruna”
kendini ortaya attığı ne Kılıçdaroğlu ne de il başkanları ona sahip
çıkmamıştır…
Ama, bu “üçlü”ye olan delege tepkisi, Nihat Matkap’a
onlardan daha fazla oy getirmiştir…
Kılıçdaroğlu, Önder Sav’la başladığı Gürsel Tekin’de
sürdürdüğü geleneği Nihat Matkap’ta da uygulamakta tereddüt etmemiştir…
***
Şimdi sıra aynı yolda yürümek için Adnan Keskin’de …
Adnan Keskin’i bekleyen zor görev’i ise Pazartesi yazacağım…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları