Kılıçdaroğlu’na Sevgi Seli ve Tarihe Not Savunma!
İmambakır Üküş; Ankara Adliyesi önünde binlerce yurttaş Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmadı. İnsanlar Kılıçdaroğlu'na ulaşmak, selam vermek, dokunmak için birbirini ezdi, izdiham oluşturdu.
Ankara'da Kemal Kılıçdaroğlu duruşmasına duygusal anlar damga vurdu.
Binlerce Kemal Kılıçdaroğlu'na sevgi duyan insan kendi kişisel olanaklarıyla Ankara'ya akın etti.
Ankara Adliyesi önünde binlerce yurttaş Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmadı.
İnsanlar Kılıçdaroğlu'na ulaşmak, selam vermek, dokunmak için birbirini ezdi, izdiham oluşturdu.
Çok sayıda kişi yaralandı, çok sayıda kişi baygınlık geçirdi.
Kılıçdaroğlu'na ulaşanlar da ulaşamayanlar da gözyaşları içindeydi.
İnanılmaz bir görüntü oluştu.
İnanılmaz bir sevgi seli yaşandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu da bu sevgi serinin oluşturduğu izdihamda baygınlık geçirenlerden birisiydi.
Yaşadığı rahatsızlıktan dolayı Selvi Kılıçdaroğlu duruşmayı bekleyemeden salondan güçlükle çıkarıldı.
Kılıçdaroğlu ise salona güçlükle girebildi.
Salon çok küçük olduğu için hiç kimse salona giremedi.
Bayılanlar ve ezilenler içinde milletvekilleri de vardı.
Gerçekten ortada inanılmaz bir tablo vardı.
Siyaset tarihinde bir ilk yaşanıyordu.
***
CHP Genel merkez yönetimine ise çok yoğun tepkiler vardı.
Özellikle CHP genel başkanı ve genel merkez yönetiminin duruşmaya dayanışma için açık çağrı yapmaması tepkilere yol açmıştı.
Bu nedenle başta CHP genel başkanı Özgür Özel olmak üzere CHP yönetiminden sınırlı katılanlara da tepki yoğundu.
Özellikle CHP grup başkan vekili Ali Mahir Başarır ve Veli Ağbaba’ya yönelik çok büyük tepkiler vardı; bu tepkiler orada da dile getirildi.
Onlar için özel hazırlıklar yapılmış, özel pankartlar hazırlanmıştı.
Sanırım bu tepkiler göz önüne alınarak Ali Mahir Başarır ve Veli Ağbaba duruşmaya katılmadı.
Oraya gelen binlerce insanın bir tepkisi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile CHP İstanbul il yönetimineydi.
İstanbul belediye başkanları ve il yönetimi Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmıştı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul yönetimi ile katılanlar arasında “duygusal kopuş” yaşandığı görülüyordu.
Kılıçdaroğlu salona binlerce insanın sevgi seliyle girdi.
Aynı şekilde Kılıçdaroğlu duruşma salonundan binlerce insanın sevgi seliyle uğurlandı.
İnsanlar yoğun bir duygusallık yaşarken Kılıçdaroğlu'nun da oluşan duygusal atmosferden etkilendiği görülüyordu.
Kılıçdaroğlu'nun kendisine gösterilen sevgi ve duygusallıktan etkilenmiş ve gözleri nemlenmişti.
Türkiye O gün tarihi bir ana tanıklık etti.
Kılıçdaroğlu tarihe not düşen bir savunma yaptı.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve kurultayda genel başkanlığı kaybetmiş bir lider için tarihi ve gurur verici bir sevgi seliydi.
O güne kadar benzer tablo Türkiye'de yaşanmamıştı.
O gün Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmayanlar yalnızca CHP'liler değildi.
O gün orada Türkiye'nin bütün renkleri vardı.
Kılıçdaroğlu bir kez daha Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirmeyi başarmıştı.
Kılıçdaroğlu konuşmasına “ben buraya kendimi savunmaya değil hesap sormak için geldim” diyerek başladı.
Tarihe not düşen ve meydan okuyan bir konuşma yaptı.
“Ne mutlu ki sizlerin karşısına ‘rüşvet suçundan’ çıkmadım” dedi.
Aynı zamanda kendisiyle de hesaplaşmak için bir adım attı.
Bir anlamda Kendi öz eleştirisini de yaptı veya bunun kapılarını açtı.
Kılıçdaroğlu pişmanlıklarını da dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, “pişmanım kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği tehlikeyi daha iyi anlatamadım, milletimizi ikna edemedim” dedi.
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde uğradığı “ihanetler” ve “hançerlenme” için açıkça Meral Akşener'i suçladı.
Akşener'e inandığı için hata yaptığını ve pişmanlık duyduğunu ifade etti.
Kılıçdaroğlu, tarihi bir savunma yaptı daha doğrusu Bir siyasal manifesto açıkladı.
Kılıçdaroğlu'nun duruşma görüntüleri ve açıklamalarıyla yeni bir dönemin kapılarını araladı
Kemal Kılıçdaroğlu'nun savunma metninin tümü;
Sayın Yargıç,
Konuşmama başlamadan önce iki hususa dikkat çekmek istiyorum.
Birincisi : Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil,
işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim.
İkincisi : Maruz bırakıldığım bu hukuksuzluğun öznesi ve sebebi olmadığınızı biliyorum.
Söyleyeceklerimin hiçbirisinin şahsınızla bir ilgisi yoktur.
Ancak bilmenizi isterim ki sizinle ortak bir noktada buluştuk.
Tarih, bana gerçekleri söyleme görevi verdiği gibi sizede bu gerçekleri kayıt altına alma
fırsatı sunmuştur.
Sanırım, açılan davaların ve mahkemeye çıkmamın nedeni;
Erdoğan'a "Başçalan,Hırsız ve Başhırsız" demiş olmamdır.
Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın
olmadığını söylemek isterim.
Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, "Rüşvet suçundan" çıkmadım.
Ne mutlu ki bana, "yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız"olarak
karşınıza çıkmadım
Ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza "Vatana ihanetten" de çıkmadım.
Karşınıza Sayın Yargıç, "Hırsıza hırsız " dediğim için çıktım.
Sizlerin ve aziz milletimin huzurunda ve tarih önünde tekrar söylüyorum;
"Oğlum evdeki paraları sıfırladın mı " diyen adam HIRSIZDIR.
"Bir tek yüzüğüm var, zengin olursam bilin ki çalmışımdır" diyen adam zengin olmuş ise
Sayın Yargıç,buradan tekrar söylüyorum BAŞÇALANDIR - HIRSIZDIR.
Sayın Yargıç;
Ben Kemal Kılıçdaroğlu..!
Maliye Bakanlığında hesap uzmanlığı,
Gelir İdaresi Başkanlığında Daire Başkanlığı ve Genel Müdür Yardımcılığı yaptım.
Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumunda Genel Müdürlük ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müsteşar yardımcılığı yaptım.
Siyaset arenasına girmeden önce Üniversitede ders verdim.
Milletvekilliği ve Grup Başkan Vekilliği yaptım.
Daha sonra üyesi olmaktan her zaman gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinde Genel Başkanlık görevini 13 yıl boyunca yerine getirdim.
Sayın Yargıç,
Bütün görevlerim süresince çok büyük bütçeler yönettim.
10 binlerce memura amirlik yaptım.
Ne beytül malın bir kuruşuna el uzattım, ne de bir kişiye müsaade ettim.
Çeteler, baronlar ve mafyalar hep karşımda olmuştur.
Tarih kadar uzun bir yolculuktan geldim Sayın Yargıç.
68 Kuşağında Denizlere,Mahirlere ve Hüseyinlere yoldaşlık ettim.
İdamlara tanıklık ettim.
Daha sonraları anladım ki,
Sağdan ve soldan idam edilenlerin aslında aynı hedefte yürüyenkardeşler olduğunu.
Düşmanlarımızın ise tek olduğunu.
Aslında, bu ülkeyi bölmek ve bizleri kendilerine köle yapmak için amansızca çalışan Emperyalistlerdibizim tek düşmanımız.
O kara günler geçtikten sonra, darbeler ve idamlar sürecini çok düşündüm ve tek bir şeye
İnandım…
"Biz; sağcı-solcu,seküler-dindar,Alevi-Sünni,Türk-Kürt- " değildik.
Biz, Dünyanın en güzel toprakları olan bu vatanda, barış,kardeşlik,huzur ve bereket
İçerisinde yaşama mücadelesi veren,
amaİşgalci güçler ve onların içimizdekiişbirlikçileri eliyle
birbirini öldüren…
Gençlerini uyuşturucu baronlarının eline terk etmiş,
Çocuklarının eğitim-sağlık ve beslenme ihtiyaçlarını karşılayamayan,
Gelişmiş dünyanın çoktan unuttuğu saçma konular yüzünden kutuplaşmış,
Emeklisi aç,
Hastası tedavi edilemeyen,
Sınırları korunamayan,
Emeği sömürülen,
İnsanlık onuruna yakışan bir hayattan çok uzaklaşmış,
Ağız dolusu gülmeyi unutmuş,
85 milyon ve tek millet olan kardeşler olduğumuza inandım.
Anlatacağım Sayın Yargıç, Sizde bunu aziz millet adına ve tarih önünde kayıtlara geçirin.
Herkes iyi dinlesin! Bu sözlerime kulak versin!
Sayın Yargıç bu anlatacaklarımın dava konusu ile ne alakası var demeyin!
Bakın yolsuzluk ve hırsızlık, ülkenin başına ne işler açıyor!
Yaptığı hırsızlık, yolsuzluk nedeniyle mal varlığının hesabını veremeyenler, egemen güçler tarafından teslim alınırlar. Ve bu sonuçta o ülke için felaketlerin kapısını aralar.
Bakınız, Büyük Ortadoğu Projesinin 2. Fazına geçildi!
Emperyalistlerin,İşgalcilerin ve
Vatanımızda-Çocuklarımızda-Geleceğimizde ve Canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu…
85 milyon vatandaşımıza sesleniyorum;
Büyük Ortadoğu Projesinin İlk aşamasışudur;
Rüşvet ve yolsuzluk yoluyla zenginleştirdikleri,
Teröre ve uluslararası suç teşkil edecek işlere girmesini sağladıkları,
Ülkeyi toprak tavizleri vermek zorunda bırakacak kadar borçlandıracak
"Tek Adam" rejimi kurmaktı.
Ve en önemlisi;
Ülkedeki bütün güçleri "TESLİM ALABİLECEKLERİ" bir tek adamda birleştirmekti.
İlk faz tamamlandı.
Teslim aldıkları ve bütün güçleri üzerinde birleştirdikleri "TEK ADAM ve SARAY REJİMİ"ni
kurdular.
Hatırlayın! Çıkarlarımız gereği kabul etmediğimiz ilk tekliflerinde
Trump , Erdoğan’a ne dedi ?
"Mal varlığını araştırırım",
Teslim alınmış ve bütün yetkileri elinde bulunduran "saray" ne yaptı?
İstediklerini derhal yerine getirdi.
Hatırlayın Sayın Yargıç!
"Bu can bu bedende olduğu sürece o papazı vermem" diyen Erdoğan, ne olduda bir anda
çark etti?
Henüz mahkeme saati dahi gelmemişken, RahipBrunson'ı götürecek uçağı kapımıza
yollamışlardı bile…
Sayın Yargıç,
Erdoğan ailesinin mal varlığı dolayısıyla dönemin ve şimdinin ABD başkanı Trump
tarafından tehdit edildiğini ve Erdoğan'ın bu tehdide hemen boyun eğdiğini sadece
biz değil bütün dünya biliyor.
Egemen güçler tarafından teslim alınan bir devlet başkanı ülkesine hizmet edemez.
Bu da tarihin önümüze koyduğu bir başka gerçektir.
İŞİD terör örgütü ile petrol alışverişi yapan damadına ait TIR konvoyunun uydu görüntüleri
ve ticaret yaptıkları belgelerde bir başka devlet tarafından kullanılarak tavizler alınıyor.
Damadı üzerinden Putin'in, çocukları üzerinden Trump'ın, çeteleri yüzünden İsrail'in teslim
aldığı bir Erdoğan ve ilk aşaması tamamlanmış bir B.O.P var karşımızda.
Hiç kimse unutmasın ki;
Yolsuzluklarla, devleti soyanlara suskun kalanlar onurlarını kaybederler. Biz onurlu insanlarız. Yolsuzluklar karşısında suskun kalamayız. Beni en iyi devleti soyanlar tanır. Çünkü onlar beni susturmak için yedi sülalemi araştırdılar…
Sayın Yargıç;
Siyaset kurumu devleti soymanın bir aracı değildir.
Siyaset halka hizmet etmektir.
Sayın Yargıç,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölme ve parçalama projesinin 2. aşaması başlıyor.
Bakınız, BOP’un 2. Aşaması sürecinde Türkiye alenen bir sığınmacı deposu haline getirilmiştir? Ne acıdır ki para uğruna Türkiye’ye “Geri Kabul Anlaşması” imzalatılmıştır.
Sayın Yargıç Unutmayın, bir ülkeyi bölmek için önce o ülkeyi sığınmacı nüfus olarak büyütüp,
ekonomik olarak küçültürseniz, yani yoksulluğu yaygınlaştırırsanız emperyal güçlerin
ekmeğine yağ sürer ve emellerine hizmet etmiş olursunuz. Açıkça söylüyorum bugün
için yapılan budur.
Bakınız bugün
Devletimiz borçlandığı her 100 lira karşılığında 135 lira faiz ödüyor.
Bakınız! Lütfen dikkat ediniz, Bunu herkesin duyması ve bilmesi gerekiyor!
Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz.
Çok değil daha bir kaç yıl önce, TürkiyeCumhuriyet Merkez Bankasından 128 Milyar dolar buharlaştırıldı.
Sayın Yargıç, tekrar ediyorum.
Millete ait 128 Milyar Dolar para, yandaşa ve 5'li Çetelere arka kapıdan satılarak yok edildi.
Bir vatansever için ne kadar acı bir tablo değil mi?
Borçlanıyor ve borcumuzu ödeyemez hale geliyoruz. Bunun ekonomi bilimindeki
en basit karşılığı şudur ; "Para alan, emir alır."
Ödeyecek paranız yoksa elinizdeki toprakları vermek zorunda kalırsınız.
Kısa,öz ve direk söylüyorum!
Erdoğan, Kıbrıs ve Ege de taviz ve toprak verecek.
Kendisi daha ilk yıllarında dahi bu amacını dile şöyle dile getirmişti!
Hatırlayın !!
"Gerekirse Kıbrıs'tan bir kısım toprakta verilebilir"Diyen Erdoğan,
"Emir komuta merkezim isterse Papaz elbisesi giyerim" diyen Erdoğan,
"Hem laik hem Müslüman olunmaz" diyen Erdoğan,
"Valilere çukurlar eşilirken, dokunmayın talimatını ben verdim" diyen Erdoğan,
"Ne istediler de vermedik, bitsin bu hasret dön gel " diyen Erdoğan,
Kurucu irademiz ve liderlerimize, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e "Ayyaş" diyen Erdoğan,
Dolayısıyla Erdoğan; Ülkemiz,devletimiz,birliğimiz ve geleceğimiz için bir tehdit ve tehlikedir.
BOP’un2. Aşaması Kıbrıs ve Ege’den toprak ve taviz vererek tamamlanmayacak Sayın Yargıç!
Devam edecek.
Ülkemize sokulan ve sayısı belli olmayan ama on milyonlarla ifade edilen,
geri kalmış dünyanın hemen her tarafından yurdumuza gelen,
Eğitimsiz,kayıtsız,geçmişi bilinmeyen ve içerisinde çok sayıda cihatçı olduğu tahmin edilen,
milyonlarca sığınmacı, emperyalistlerin Erdoğan eliyle ülkemiz üzerinde kurduğu korkunç
tablobir beka sorunudur.
Sayın Yargıç, lütfen söylediklerimi dikkatlice kayıt altına alın!
İÇ KARIŞIKLIK, DIŞ MÜDAHALE ZEMİNİ OLUŞTURUR.
Bu yakın tarihte her zaman böyle olmuştur.
Ekonomisi zayıflamış hatta çökmüş,
Sınırlarını koruyamayan,
Adalet sistemi tek adama bağlanmış,
Denetleme mekanizması yok edilmiş,
Şeffaflık ve hesap sorabilirliği olmayan,
Liyakat ve ehliyete göre değil, biat ve itaat edenlerin devlet kademelerine geldiği bir sistem
sürdürülebilir değildir.
Irak'ın işgalini hatırlayın lütfen!
O dönem ülkemizde başkanlık sistemi denen ucube saray rejimi henüz yoktu.
Amerikan askerlerinin Türkiye üzerinden Irak'ı işgal etme talebi Türkiye Büyük Millet
Meclisimiz tarafından reddedilmiş, Amerikan askerlerinin ülkemize girişi engellenmişti.
O dönem güçler ayrılığı vardı ve tek adam rejimi yoktu.
Peki, o dönem şu anki Başkanlık rejimi olsa ve Erdoğan Başkan olsaydı,
Sizlere,vicdanlarınıza ve kamuoyuna soruyorum,
Erdoğan bu tezkereye "Hayır" diyebilir miydi?
Tabi ki hayır.
Tekrar hatırlayın beyefendi o dönem "Amerikan askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ediyordu"
Güçler ayrılığı olmayan ve Teslim Alınabilecek– Tekrar ediyorum- yasadışı malvarlığı dolayısıyla teslim alınabilecek tek bir kişi üzerine inşa edilen bu ucube sistem
ülkemiz için beka sorunudur.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu !
75 yaşındayım.
Hayatım boyunca alnımın teriyle kazandım,
Çocuklarımı helal lokma ile büyüttüm,
Maaşımdan biriktirdiklerimle satın aldığım ve hali hazırda içinde yaşadığım evimin dışında,
kooparetife girerek edindiğim Ankara’nın Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur.
Çok büyük bütçeler yönettim,
Her zaman ve her adımımda fakir-fukaranın parasını ve çıkarını gözettim.
Milletimi ve devletimi her zaman sevdim, onlara sadakatten hiç ayrılmadım.
Bütün yaşamım boyunca parayla hiç işim olmadı, dönüp yüzüne bile bakmadım.
Terör örgütü PKK tarafından kurşunlandım, kucağımda şehit verdim.
Defalarca suikastlara,linçlere ve saldırılara uğradım.
Canımla sınandım geri adım atmadım.
Ailemle ve çocuklarımla tehdit edildim oralı bile olmadım.
Para ve zengin bir hayat vaat ettiler, satılmadım-satın alınamadım.
Hiç bir zaman teslim alınmadım Sayın Yargıç.
Bunu Aziz Milletimiz bilsin,
Devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim ve vazgeçmeyeceğim.
Ben Kemal Kılıçdaroğlu,
Hatalarım,Pişmanlıklarım ve Üzüntülerim yok mu?
Tabi ki Var.
Sayın Yargıç,
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde,vasiyet olarak "Kılıçdaroğlunu aileme emanet ediyorum"
diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım hata ettim,
Evet hatalıyım.
Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..
Pişmanım,
Kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım,
Milletimizi ikna edemedim,
Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim.
Üzgünüm Sayın Yargıç,
Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için
üzgünüm.
Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan,
Katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir
evladımız için üzgünüm,kahroluyorum,yüreğime ağır geliyor.
Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm.
Evet, üzgünüm Sayın Yargıç,
Daha bir kaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için
üzgünüm.
Gece mesailerinde çalışan,orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren,
Gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah
erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için
üzgünüm.
Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm.
Onlar bizim geleceğimiz Sayın Yargıç!
Onları "Giderlerse gitsinler" diyen Erdoğan'a mecbur bıraktığım için çok üzgünüm.
Okumuş,yetişmiş,zeki, pırıl pırıl 300 bin genç Sayın Yargıç.
Peki, yerine gelen kim?
Ne idiğü belirsiz milyonlarca eğitimsiz sığınmacı.
Emperyalistler çocuklarımızı bile elimizden aldı.
Afrika kabilelerinde bir söz vardır.
Derler ki "Köyün ve ailesinin sevgisini alamayan bir çocuk, ısınmak için o köyü yakar"
İşte Sayın Yargıç, o çocukları tekrar kazanamazsak bizi yakarlar.
Sizlerin ve tarihin önünde ifade etmek istiyorum.
Kararlıyım!
Bu devleti ve devletin asıl sahibi milletimizi, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla
mücadele etmeye kararlıyım.
Herkes bilsin ki, bu Aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim.
Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür.
Konuşmamı bitirirken Sayın Yargıç,
Şunu herkes bilsin ki;
100 yıl sonra bir kere daha söylüyoruz,
Ne bu devleti nede bu milleti "Köhne Bizans'ın Yıldız Burcunda oturan baykuş"özentilerine
bırakmayacağız.
Ve buradan milyonlar adına sesleniyorum,
Başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
Bütün kuvvacı kahramanlara selam olsun,
Selam olsun,
Devletin bekası-milletin selahiyeti için canını hiçbir zaman sakınmamış
bütün vatanseverlere,
Atatürk ve Cumhuriyet'e bağlılık yemini ettiği için ihraç edilen Genç Teğmenlere,
Yurdışına çıkmış ama geri döneceklerine inandığım 300 bin gencimize,
Ulusal kurtuluşumuza,
Güzel ve Aydınlık günlere selam olsun.
Yaşasın Türkiye, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları