İmambakır Üküş yazdı, ''CHP, bu 'danışman'ları ve 'özel ilişki'ler peşinden koşan 'özel kalem'leri kaldırmaz...
Gerçekten CHP'yi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu anlamak mümkün değil...
Olan bitene baktığımızda, sürekli şaşkınlık içinde kalıyorsunuz...
Daha da önemlisi olanları anlamlandırabilmek, bir yere koymak çoğu zaman mümkün olmuyor.
***
Kılıçdaroğlu'nun, CHP Genel Başkanı seçildiği Mayıs Kurultayı'nda yaptığı konuşmada 'sol' bir vurgu ön plandaydı...
Ve 'yeni' CHP'den bahsediyordu...
Yönü halka ve sola dönen bir CHP'den
Parti içi demokrasinin tüm kurullarıyla uygulandığı bir CHP'den söz ediyordu...
Ancak söylenen olmadı...
Ne CHP'de parti içi demokrasi uygulandı...
Ne de CHP yönünü sola döndürdü.
'Yeni'lik diye de sağ partilerin ne kadar çürümüş ve dökülmüş unsurları varsa CHP'ye dolduruldu...
Kimi parti meclisine alındı...
Bir çoğu CHP milletvekili yapıldı...
***
CHP Genel Başkanı'nın, son MYK'da 'danışman'larıyla ilgili bilgi verdiği anlaşılıyor...
Biliyorsunuz CHP'de 'son moda' genel başkan veya genel başkan yardımcılarının 'danışman'lığı modası...
Hatta bir CHP Genel Başkanı 'danışmanı'nın İstanbul'da 'danışman'ı olduğunu söyleyen bir kişi 'Genel Başkan
danışmanı danışmanı' kartviziti basmış...
Anlaşılan CHP'de herkes 'birilerine' danışıyor...
Hemen her il ve ilçede ya 'danışman' ya da genel başkan 'yakın'ına rastlayabilirsiniz...
CHP'li belediye başkanlarının 'korkulu rüyaları' bu 'danışman' ve 'akraba'lar oluyor...
Ya gerçekten 'danışman' veya 'akraba'ysa...
***
Kendini genel başkan 'danışman'ı olarak tanıtan bu kişilerde yok yok...
Ne istersen hemen yapıveriyorlar...
Ne MYK...
Ne Parti Meclisi...
Hiçbirinde bu 'danışman'larda olan 'yetki'ler yok...
İlçe başkanı mı olmak istiyorsun...
İl başkanı mı olmak istiyorsun...
Milletvekili mi olmak istiyorsun...
Belediye başkanı mı olmak istiyorsun...
Bu 'danışman'lar hemen hallediyor....
'Ben Kemal Bey'le konuştum, sen merak etme'
***
Bunların bir çoğu hatırlarsanız kurultay öncesi Kemal Kılıçdaroğlu adına 'liste' yapıyorlardı...
Hatta kendileri de 'garanti' listedeydiler...
Bir kısmı 'aday' bile oldular...
Hiç biri Kılıçdaroğlu'nun 'sarı listesi'sinde yer almadığı gibi aday olanlar da komik oylar aldılar...
Şimdi de hepsi yollara düşmüş 'Belediye Başkan'ları atıyorlar...
Be hey akılsızlar, Gürsel'ler sizlere bu 'iş'leri bırakırlar mı?
***
Kılıçdaroğlu'nun 'resmi' olarak açıkladığı 'danışmanları'ndan iki isim var...
Dr. Rasim Bölücek...
Ve Şükrü Karaca.
İlki eski MHP'li...
İkincisi eski ülkücü...
Ama yalnızca iki eski 'ülkücü' ve MHP'li değiller...
Sağın bütün partilerini dolaşmışlar...
ANAP'tan, Doğru Yol'a kadar herkese 'hizmet' etmişler...
'Danışman'lık yapmışlar...
'Hizmet' ve 'danışman'lık yaptıkları ANAP ve DYP siyasi partiler mezarlığında...
MHP ise her anlamda 'kötürüm'...
Şükrü Karaca, bunlarla da yetinmemiş...
AKP'den milletvekili aday adayı olmuş...
***
Dr. Rasim Bölücek bir 'siyaset' bilimci değil...
Bir 'tıp' doktoru...
Bütün hayatı boyunca 'sol'a karşı olmuş bir kişi...
Ailecek MHP'li...
MHP'nin Muhsin Yazıcıoğlu ekibinden...
Zaten aileden bir isim. Daha sonra Muhsin Yazıcıoğlu'nun BBP'sinin kurucusu...
Ne kendisi ne de yakınlarında bırakın solu 'demokrat' bir kimseyi bulamazsınız...
CHP'nin ve 'sol'un ne 'kimyası'nı ne 'fiziği'ni bilir...
Ne solun ne de CHP'nin 'dili'ni bilir...
Sağda ne bildiğini ise partiler mezarlığına bakarsanız anlarsınız...
***
Şükrü Karaca...
Tansu Çiller'in 'kara kutusu' olarak bilinen bir isim...
MHP ve ülkücü siyasette yer almış bir isim...
Mümtazer Türköne tarafından, Tansu Çiller'in 'danışman'lığına getirilmiş...
AKP dahil her sağ partiye gitmiş...
'Özel hareket'çi Susurluk 'kahraman'ı İbrahim Şahin'in 'yakın' dostu...
İbrahim Şahin'i öve öve bitiremiyor...
Yargıtay'daki İbrahim Şahin'le ilgili davayı 'düşürdüğü' yazılmıştı Umur Talu tarafından...
İbrahim Şahin mi onu 'devşirmiş'
O mu İbrahim Şahin'i 'devşir'miş belli değil...
Ama ikisinin de 'özel hareket'çi olduğu belli...
***
Tansu Çiller'in en yakını...
Tansu Çiller adına Erbakan'a gidip 'İstifa etmezseniz, darbeden bile kötü şeyler olacak' uyarısını yapan kişi...
Mümtazer Türköne ve Şükrü Karaca arasında 'kimindir' diye paylaşılamayan bir söz var...
'Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir' sözünü Mümtazer Türköne söyledi diyor Şükrü Karaca...
Mümtazer Türköne ise Şükrü Karaca için 'Şükrü Karaca'yı ciddiye almam. Siz de almayın' demiş...
Ama anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu, Şükrü Karaca'yı ciddiye almış...
Tutmuş kendine danışman yapmış...
Şükrü Karaca 'O lafı ben söylemedim ama o lafa katılıyorum' demiş...
Şimdi Kılıçdaroğlu'na da sormak lazım, 'Devlet için kurşun atan da kurşun yiyen de şerefli' midir?
***
Şükrü Karaca, Tansu Çiller'le ilişkisini anlatırken kendisini 'kaba saba ve köylü biri' diye tanımlıyor...
Özensizliğini ve kaba sabalığını Tansu Çiller'in sevmediğini söylüyor...
Anlaşılan Şükrü Karaca'nın özensizliğini ve kaba-sabalığını Kılıçdaroğlu sevmiş...
***
İlginçtir; Kılıçdaroğlu'nun ne 'danışman' kadrosunda ne de 'tercih' ederek 'partiye davet' ettiği isimlerde bir tek sol-
sosyalist gelenekten isim bile yok...
Faik Tunay'dan Bülent Kuşoğlu'na, Aydın Ayaydın'dan Turhan Tayan'a say sayabilirsen...
Buna bir de 'anlı-şanlı' faşist hareketten dökülenler eklendi...
***
Hatırlarsanız Suriye konusunda bir ara CHP, AKP'yi bile 'sollayacak' hâle geliveriyordu...
Türk uçağı düştüğünde 'Boş konuşma, icraat yap' diyordu Kemal Kılıçdaroğlu...
Bana danışmanını söyle...
Sana neden başarısız olacağını söyleyeyim...
***
Kılıçdaroğlu, 'titreyip kendine gelmeli'dir...
CHP, bu 'danışman'ları ve 'özel ilişki'ler peşinden koşan 'özel kalem'leri kaldırmaz...
Dün de bu 'ilişki'ler yanlıştı...
Bugün de...
Her şeye rağmen CHP örgütleri ve kurultay iradesi, yetki ve sorumluluğu Kılıçdaroğlu'na vermiştir...
Kılıçdaroğlu'nun başarısız olmaya hakkı yoktur...
Kendi adına da...
CHP adına da...
Türkiye adına da...