Kim, İl Başkanı Olmamalı
Her gün kendisini “atayan-seçtiren”lerin baskısı altında, hangi gün görevden alınırım korkusu yaşayanlar İstanbul’u yönetemezler…
CHP kongre süreçleri devam ediyor…
Her ne kadar “demokrasi
şöleni” olacağı söylese de pratikte tam tersi yaşanıyor…
İlçelerde başlayan tüzüğü
işlevsiz kılma girişimleri il kongrelerinde de devam ediyor…
Daha da edeceğe benzer…
***
Ankara il kongresi
sonuçlandı…
Ankara il
başkanlığı ve yönetim “birileri”nin
istediği doğrultusunda “dizayn”
edildi…
Ama, unutulan şey burası CHP…
Bir bakarsın “dizayn”
edenler “dizayn” edilmiştir…
***
İstanbul il
kongresi 13 Mayıs’ta yapılacak…
Ortalık yeni “aday”dan
geçilmiyor…
Bir çok “aday adayı” Ankara’yı mesken tutmuş…
“İcazet” arıyor, “icazet” bekliyor…
Kimileri de İstanbul’da
“piyasa” yapıyor…
***
İstanbul, Türkiye’nin her anlamda “kalbi”…
Dolayısıyla, İstanbul
başlı başına önemli…
İstanbul’da
kazanamayan Türkiye’de kazanma şansı
yok…
CHP’nin hedefinde
“İstanbul’u kazanmak” olmalıdır…
İstanbul’u
kazanmak içinse İstanbul’u kazanacak
bir “ekip”in İstanbul il’i kazanması gerekir…
***
Ankara’da yaşanan tablo İstanbul’da olmaz, olamaz…
Zorlama, baskıcı yöntemlerle il başkanı belirlenemez…
İstanbul “atama
başkan”ı kaldıramaz…
Bu geçmişte de böyle olmuştur…
Her zaman genel merkeze rağmen CHP il, Özgür seçim yapmıştır…
Dayatmalara ve baskılara boyun eğmemiştir…
İsteyen Ali Topuz’a
sorsun…
***
İstanbul’un bir “lidere”
ihtiyacı var…
Genel merkezde birilerine “memur”luk yapacaklara değil…
“Atama memur”
zihniyetiyle İstanbul’da başarılı
olunamayacağı, ortada değil mi?
Her gün kendisini “atayan-seçtiren”lerin
baskısı altında, hangi gün görevden alınırım korkusu yaşayanlar İstanbul’u yönetemezler…
Ve zaten yönetemiyorlar…
***
İstanbul’a aday olacak kişi ve ekip İstanbul’u kazanacak bir
ekip olmalıdır…
Bugün hemen her ilçesi birkaç parçaya bölünmüş mevcut
yapıyla başarı sağlanamaz…
Yeni İstanbul
yönetimi; CHP ilçe örgütlerinin bu
parçalı yapısını bir “avantaj”a
dönüştürebilmelidir…
Kollektif liderlik yoluyla, ortak hedefe doğru bütün
enerjileri birleştirebilmelidir…
Mevcut “ayrılık”ları
bir zenginlik olarak kabul etmeli,
herkese eşit mesafede durarak, CHP’de kimse “öteki”leştirilmemelidir…
***
İstanbul, 39 ilçe
ve üç seçim bölgesinden oluşmaktadır…
Yeni CHP il
yönetimi, ortak bir “üst” yönetim
organı olarak İstanbul’u üç il gibi
düşünmeli ve yapılanmasını buna göre
kurmalıdır…
İstanbul
örgütlenmesine ilçe başkanlıkları ve yönetimleriyle birlikte her ilçede var
olan “yapıları”da katarak “seçim koordinasyon” merkezlerini
şimdiden kurmaya başlamalıdır…
Yeni yapılanma ve
koordinasyon merkezinde “ben çalışmak istiyorum” diyen herkes
görev alabilmelidir…
***
İstanbul’u
kazanmak için İstanbul’un işçilerini-emekçilerini kazanmak
gerekiyor…
İstanbul’u kazanmak için İstanbul’un “kent yoksulları”nı kazanmak gerekiyor…
Yeni İstanbul
yönetimi başta sendikalı işçiler olmak üzere tüm işçilere ve kent yoksullarına yönelik
bir program yapmalıdır…
Ayrıca bu programı hayata geçirecek bir yapılanmayı tümüyle parti dışında yer alan güçlerle
yapmalı, yalnızca bir il yönetici “koordinasyon”
için bu yapı içinde olmalıdır…
***
İstanbul, “yeni burjuvazi”nin İstanbul belediye başkanlığını 1994’te
alınmasıyla oluşumuna “kaynak”lık
eden kenttir…
1994’den bu yana bir anlamda “ikinci fetih” sürecini-dönemini yaşıyor…
Bugüne kadar görülmemiş bir yağma ve talan dönemi
yaşadı ve yaşıyor İstanbul…
Ne yazık ki, CHP
bu yağma ve talan sürecine engel olamadığı gibi çoğu zaman bu sürecin bir
parçası olmuştur…
Ne yazık ki, İstanbul
Büyükşehir CHP meclis grubu da bu yağma
ve talan sürecinin yer yer içinde
olmuştur…
En son “Taksim’in
yayalaştırılması” adı altında getirilmek istenen plana bütün sivil toplum
ve meslek örgütleri, aydınlar, sanatçılar karşı olmasına rağmen CHP Büyükşehir meclis grubu hem de “grup kararı” alarak onay vermiştir…
İstanbul’un yağma ve talana karşı tüm yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri “İstanbul platform” u oluşturabilmeli ve
bu platforma öncülük edecek bir il
başkanlığı oluşturulabilmelidir…
***
İstanbul’u
kazanmanın yolu, gençleri ve kadınları kazanmaktan geçer…
Bu güne kadar gelen tüm il başkanlarının yaptıkları ilk iş, geldikleri gün “kadın” ve “gençlik” örgütlerini görevden almak ve yerine çalışacak değil,
kendi “emir”lerine uyacak bir yapıyı
getirmek olmuştur…
Gençliğe ve kadınlara güvenmeyen, onlara kendi
alanlarında inisiyatif tanımayan hiçbir yönetim asla başarılı olamaz…
Arka arkasına gelen görevden almalara neredeyse İstanbul’daki
tüm gençleri ve kadınları birbiriyle “sorunlu”
haline getiren, gençleri ve kadınları birbirine ötekileştiren bir
il yönetimi ve başkanının başarılı olması mümkün değildir…
***
İstanbul’a yeni
bir heyecan gerekli…
İstanbul’a yeni
bir coşku gerekli…
İstanbul’a yeni
bir liderlik anlayışı gerekli…
Eğer il başkanınızı bırakın sokakta vatandaşı, ilçe yöneticileriniz
bile tanımıyorsa…
Eğer il başkanınızı, CHP’li
meclis üyeleriniz bile tanımıyorsa…
Eğer il başkanınızı, CHP’li
gençlik ve kadın örgütleriniz bile tanımıyorsa…
O koltuğu boşuna “işgal”
ediyor demektir…
İstanbul il
delegasyonuna düşen görev bu kongrede bu “işgal”e
son vermektir…
Hedefimiz İstanbul olmalıdır…
İstanbul
değişirse Türkiye değişir…
Gelin, Türkiye’yi
değiştirmeye İstanbul’dan talip
olalım…
Halkçı-devrimci
bir CHP için birleşelim…
İmambakır Üküş
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları