İmambakır Üküş; CHP’de ideolojik, politik ve örgütsel bir zeminde 'muhalefet' yok. CHP’de kişiler üzerinden; 'o' gitsin 'ben' geleyim 'muhalefeti' var…
CHP kurultayında çıkıp bir “söz” söylemeyenler şimdi yollara düşüp “bizim söyleyecek sözümüz var” diye toplantılar yapıyor…
Bir partide söyleyecek bir “söz”ü olanlara en iyi kürsü kurultaydır…
Kurultay; herkesin söyleyecek “söz”lerinin söylendiği bir platformdur…
Kurultay’da çıkıp bir “söz” söylemeyenlerin daha Kurultayın üzerinden iki ay bile geçmeden “söz” söyleme derdini nasıl anlamalı?
***
CHP iyi yönetilmiyor mu?
Çıkıp bunu en üst organ olan kurultayda söyleyeceksin…
CHP’de ideolojik-politik sapma mı var?
Çıkıp bunu en üst kurul olan Kurultayda söyleyeceksin…
***
CHP’de örgütsel sorunlar mı var?
Çıkıp bunu kurultayda söyleyeceksin…
CHP’de örgütsel yenilenme ihtiyacı mı var?
Çıkıp bunu kurultayda söyleyeceksin…
***
CHP’de genel başkan değişimi mi istiyorsun?
Çıkıp bunu kurultayda konuşacaksın…
CHP’de yönetim mi değişin istiyorsun?
Çıkıp bunu kurultayda konuşacaksın…
***
CHP’nin kongrelerinde söyleyecek bir “söz”ün olmayacak?
CHP’nin kurultayında söyleyecek bir “söz”ün olmayacak…
CHP’de ideolojik ve politik duruşla ilgili söyleyecek bir “söz”ün olmayacak…
CHP’de parti içi demokrasiyle ilgili söyleyecek hiçbir “söz”ün olmayacak…
Ama yine de hep senin söyleyecek bir “söz”ün olacak…
***
CHP iyi yönetilmiyor…
CHP’nin çok ciddi örgütsel sorunları var…
CHP’nin her alanda geçmişinden kopmadan kendi geleneklerinden kendini yenilemesine ihtiyaç var…
Bunun içinde CHP’de çok güçlü bir halkçı-devrimci yapılanmaya ihtiyaç var…
***
CHP’nin bir “sorun”u iyi “muhalefet yapamamak” olarak değerlendirirler hep…
Aynı şey CHP içi “muhalefet” içinde geçerli aslında…
CHP’nin içinde “iyi” bir “muhalefet”in olmayışı CHP’yi yönetenlerin yanlışlarının da bir nedeni…
CHP yönetimine kendine “çeki-düzen” verdirecek “iç muhalefeti” yok…
***
Diyeceksiniz ki CHP’de iç “muhalefet” hiçbir partide yok…
CHP’de genel başkan adayından geçilmiyor…
CHP’de parti meclisi üyesi adayından geçilmiyor…
CHP’de kimse kimseyi beğenmiyor; herkes tek başına bir “muhalefet”…
***
İşte tam de “sorun” bu noktada ortaya çıkıyor…
CHP’de ideolojik, politik ve örgütsel bir zeminde “muhalefet” yok…
CHP’de kişiler üzerinden; “o” gitsin “ben” geleyim “muhalefeti” var…
İşte her şeyin önüne geçen o “ben” yüzünden CHP’de kimsenin iki yakası bir araya gelmiyor…
***
Düşünün; çok sayıda genel başkanlık iddiasında olan isim vardı kurultay öncesi…
Hepsinin ortak noktası “bu iş Kemal Kılıçdaroğlu ile olmaz” noktasıydı…
Hepsinin ortak hedefi “Kılıçdaroğlu gitsin” değimliydi…
Ama kendileri genel başkan adayı olarak çıkamayınca “en muhalif” olanlar bile Mustafa Balbay’a genel başkan adayı olsun diye imza vermedi…
***
Çünkü hiç birinin sorunu CHP değildi…
Çünkü hiç birinin sorunu “Kılıçdaroğlu gitsin” değildi…
Hepsinin sorunu ‘’ben’’ geleyim idi…
Hepsinin sorunu “ben” olayımdı…
Mademki “ben” olamıyorum o zaman kimse olmasın anlayışıydı…
***
Bu ideolojik, politik ve örgütsel iddiası ve programı olmayan tümüyle “kişiye endeksli” muhalefet anlayışı CHP’de parti içinde mücadelenin önünü tıkayan önemli bir sorundur…
“O” gitsin “ben” geleyim üzerine bir muhalefetin hiç kimseye bir hayrı olmaz…
CHP’ye ise hiçbir katkısı olmaz…
CHP’nin halkçı-devrimci bir zeminde yeniden yapılanması içinse güçlü bir “devrimci kadro hareketine” ihtiyaç var…
***
Bizim eleştiri ve önerilerimizin amacı CHP’yi güçlendirmektir…
CHP’yi iktidara taşıyacak yol ve yöntemleri birlikte oluşturma arayışlarıdır…
Hiçbir şekilde CHP iç kısır çekişmelerinde tüketmeye yönelmemelidir…
Amaç; CHP’yi Türkiye’nin bütün ezilenlerinin ve mağdurlarının öncü devrimci partisi yapmaktır…
***
Parti içi demokrasi hiçbir şekilde partinin birliğini ve disiplinini yok etmeye yönelemez…
Söylenecek her “söz” ve yapılacak her “eylem” partinin birliğine ve güçlenmesine hizmet etmelidir…
Parti içinde ayrışma ve kutuplaştırmayı amaçlayan hiçbir girişime izin verilmemelidir…
Hele, AKP diktatörlüğünün Türkiye’yi cehenneme çevirdiği bu koşullarda CHP’nin rolü ve görevi daha artmaktadır…
***
CHP’ye eleştiri veya öneri yapmak bırakın parti üyelerinin her yurttaşında görevidir…
CHP üyeleri bu eleştiri ve önerilerini partinin kuralları içinde ve parti organlarında dile getirirler…
CHP üyesi olmayanlarda çeşitli biçimlerde bunları dile getirebilmelidir…
CHP’de her şey eleştirilebilir ve tartışılabilmeli/tartışılmalıdır da…
***
Ama Kurultayın üzerinden daha iki ay bile geçmemişken genel başkanlık veya yönetim değişikliğinden bahsetmek ne kadar doğrudur?
Bırakın Türkiye’nin yangın yerine dönmüş olmasını; hiçbir şey olmasa bile daha kurultayın üzerinden iki ay geçmeden bu “girişim” ve “iddialar” ne kadar etik?
Hem de kurultayda aday olma şansı varken bunu kullanmayanların bunu söylemeye ne kadar hakkı var?
Hem de kurultayda “söz” söylemesi gerekenlerin kurultayda o “söz”ü söylemeyip şimdi söylemesi ne kadar doğru?
***
Bir iddianız, bir hedefiniz mi var?
Çıkın açık açık söyleyin…
Öyle bölgelerde “parti toplantısı” yapıyoruz diye toplantılar yapmayın…
Çıkın açık açık kendi adınızla ve kendi iddianızla toplantılar yapın…
***
Genel başkan mı olmak istiyorsunuz?
CHP yönetimini mi değiştirmek istiyorsunuz?
Kurultay için imza mı toplayacaksınız?
Buyurun yapın; ama açık ve net olun?
***
Eğer böyle bir iddianız ve gayretiniz olmayacaksa boşuna CHP’nin enerjisini tüketmeyin…
Boşuna “Kılıçdaroğlu Haziran’dan sonra yok” gevezeliği yapmayın…
Boşuna “kaybedenler kulübüyle” il il dolaşmayın…
Boşuna başka “pazarlıklar” için yol açmayın…
***
Bu toplantıları yapanlara ve söyleyecek “söz”ü olanlara bizimde bir “söz”ümüz var…
Yaptığınız her toplantıda çıkın “ön seçim dışında aday olmayacağız’’ açıklaması yapın…
Yapacağınız toplantılarda “kontenjan” veya “merkez atamasıyla” milletvekili olmayacağınızı ilan edin…
Çok garip; ne kadar “kontenjan” ve “merkez ataması”ndan “beleş” milletvekili olan varsa hepsi bir arada…
***
Ölülerin dirildiği hiç görülmüş mü?
Mezar başındaki gözyaşları bu güne kadar kimi geri getirmiş ki sizi geri getirsin…
Onun için boşuna uğraşmayın…
***
Boşuna uğraşmayın; mezar taşlarından bina yapılmaz…
Boşuna mezar taşlarından bina yapmaya çalışmayın…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni