İmambakır Üküş; Bırakın Öztürk Yılmaz’ın adaylığını Gürsel Tekin kendisinin yeniden aday gösterileceğini nereden biliyor?
1 Kasım’da Türkiye yeniden bir seçime gidiyor…
Daha 7 Haziran seçimlerinden çıkalı birkaç ay olmadı…
Ama 7 Haziran’da sandıkta kaybeden AKP ve RTE Türkiye’yi “tekrar”dan seçime götürüyor…
Ülkede yangın var ama birilerinin derdi başka…
***
Daha seçimlerin üzerinden çok geçmeden yeniden bir seçime gidildiği için ne toplumda ne de siyasi partilerde yoğun bir heyecan yok…
Adaylık başvuruları da, bir önceki seçimlerin yarısı kadar bile olmamış durumda…
Özellikle de bütün partilerde seçime “aynı liste”lerle gidileceği “algısı” olduğundan başvuru sayısında bir artış yok…
***
1 Kasım seçimlerinde adaylık başvurularında kamuoyunda ilgi çeken başvurularda yok…
Ya da şimdiye kadar olan başvurular öyle görünüyor…
Bir tek CHP’den Ardahan milletvekilliği için başvuran eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz’ın başvurusu şaşkınlıkla karşılandı…
Öztürk Yılmaz’ın CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in “kollarında”, el ele, kol kola başvuru yapması ise bu şaşkınlığı arttırıyor…
.jpg)
***
CHP bir “aşiret” veya “kabile” partisi değil…
En azından biz öyle biliyoruz…
Tüzüğü var; kuralları var…
Her ne kadar tüzük hükümleri yönetmeliklerle aşılmaya çalışılsa da…
Tüzüğüne ve kurallarına göre milletvekillerini Parti Meclisi belirliyor…
Ayrıca, CHP Parti Meclisi bile belirlese, bir kişinin “vekil” olması için aday olup seçimleri kazanması gerekir…
***
Bunları niye söylüyorum…
Çünkü daha CHP Parti Meclisi toplanıp Ardahan’da kimin milletvekili adayı olmasına karar vermiş değil…
Gürsel Tekin, bu “karar organı” değil…
Sorulan bir soru özerine Gürsel Tekin “ben sayın vekilin (Öztürk Yılmaz’ı kastediyor) bölgede ne kadar sevildiğini sayıldığını biliyorum” diyor…
Ardahan da genel seçim oldu da, bizim mi haberimiz yok…
***
Ayrıca daha CHP Parti Meclisi toplanıp bir karar almamış…
Çok sayıda insan, CHP’den Ardahan milletvekili olmak için adaylık başvurusunda bulunmuş…
Birçok kişide adaylık başvurusunda bulunmayı düşünüyor…
Bu tavır; adaylar arasında “ayrımcılık” ve “imtiyaz” yaratmaz mı?
Bırakın Öztürk Yılmaz’ın adaylığını Gürsel Tekin kendisinin yeniden aday gösterileceğini nereden biliyor?
***
Peki, kim bu Öztürk Yılmaz?
Hatırlarsanız, IŞİD’in Musul Başkonsolosluğunu işgal edişini ve sonrası yaşananları…
İşte Öztürk Yılmaz o işgal sırasında Musul’da başkonsolostu…
Yine, hepimiz çok iyi hatırlıyoruz ki o işgalde “sorunlu” ve “tartışmalıydı”; sonra “serbest” (!) bırakılmaları da…
***
Musul Başkonsolosluğunun işgali ve sonrası dönem bir “karanlık” dönemdir…
Musul Başkonsolosluğu neden boşaltılmadı?
Neden “işgal” beklendi?
O 3 ayı aşkın sürede ne oldu?
Bu karanlık ve soru işaretleriyle dolu dönem aydınlatılmadı; aydınlatılamadı…
***
Çok “tartışmalı” ve “karanlık” bir 3 ayın sonunda yine çok “tartışmalı” ve “karanlık” bir şekilde Musul Başkonsolosluğundaki insanlar “serbest” bırakıldı?
Bu “süreç”te aydınlatılmadı?
Ne oldu; nasıl oldu neler oldu izah edilmedi…
Başkonsolos Öztürk Yılmaz ise kendisini alnından öpen başbakan Davutoğlu ile kameraların karşısına çıkıp “bu süreç çok iyi organize edildi, çok iyi yönetildi. Bütün yetkililere teşekkür ederim” dedi…
***
Musul başkonsolosluğun “işgal”i de soru işaretleriyle doluydu?
O 3 aylık ‘’süreç’’te soru işaretleriyle doluydu?
Sonrası ‘’serbest’’(!) bırakılmaları da soru işaretleriyle doluydu?
Siz hiç Öztürk Yılmaz’ın olan bitenleri açığa çıkarmak için bir şey söylediğini duydunuz mu?
***
Öztürk Yılmaz’a CHP’den adaylıktan çok bir GSM şirketinin AR-GE’sine başvurmak yakışırdı…
Yine biliyorsunuz IŞİD’in “işgali” altında hepsi sözde “rehine” ama “Öztürk Yılmaz”ın elinde 3 ayı aşkın bir süre şarjı bitmeyen bir “telefon” var…
Ve O 3 ay boyunca “yetkililerle telefonla konuşuyordu”…
Ya siz aklımızla dalga mı geçiyorsunuz?
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni
