İmambakır Üküş, 'Parti içi demokrasi ve özgürlüğün teminatı da parti içi hukuktur'...
Dünyanın bütün "sol" partilerin en ayırıcı özelliklerin başında "parti içi demokrasi" gelir...
Bir partinin gerçekten "demokrat" olup olmadığını...
Bir partinin gerçekten "sol" olup olmadığının en temel kriterlerinden birisi, belki de "ilk"i "parti içi demokrasi"dir...
***
Herkes için "demokrasi" ve "özgürlük" isteyenlerin önce kendilerinin "demokrat" ve "özgürlükçü" olması gerekir...
Herkes için "demokrasi" ve "özgürlük" isteyen bir siyasi partinin önce kendisinin, kendi içinde "demokrat" ve "özgürlükçü" olması gerekir...
Yoksa, inandırıcı ve samimi olamazsınız...
Hiç kimseyi de "ikna" edemezsiniz...
***
"Parti içi demokrasi"nin ön koşulu herkesi kapsayan ve kuşatan, herkes için geçerli "parti içi hukuk"tur...
Eğer herkesi kuşatan ve herkes için geçerli bir "parti içi hukuk" yoksa, o parti veya örgütte, keyfilik ve hukuk dışılık egemen demektir...
Parti içi demokrasi ve özgürlüğün teminatı da parti içi hukuktur...
Eğer bir parti veya örgütte genel başkanından en sıradan üyesine kadar herkesi bağlayan ve herkes için geçerli "parti içi hukuk" yoksa, ne demokrasiden ne de özgürlükten bahsedebiliriz...
***
Herkes için geçerli ve bağlayıcı "parti içi hukuk" aynı zamanda tüm üyelerin hak ve ödevlerini de tanımlar...
Bütün üyeler; aynı "hak"tan yararlanır...
Bütün üyeler; aynı "sorumluluk"larla donatılır...
Keyfilik olmaz...
"Adamına göre" iş olmaz...
"Adamına göre" kural olmaz...
Kurallarda ve görevler de bütün üyeleri için geçerlidir...
Eş, dost, akraba, köylüm değil, kurallar ve kurumlar üzerinde bir "ilişki" ancak, "parti içi hukuk"la geçerli olabilir...
***
CHP'de son yirmi yılda parti içi hukuk ve parti içi demokrasi doğru-dürüst işletilemedi...
Partiye "keyfilik" ve "adama bağlılık" egemen olmuş durumundaydı...
Dolayısıyla partide siyasal ve ideolojik temelde değil, "adamcılık" üzerinden "ayrışma"lar yaşandı...
Parti içi hukuk gereksiz kılındı...
Keyfilik ve liderin isteğine göre şekillenmek geçerli kılındı...
***
Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkan seçildiği kongrede yaptığı konuşma "heyecan" vericiydi...
Kemal Kılıçdaroğlu, "parti içi demokrasi" sözü verdi...
Artık CHP'de "ön seçim geçerli olacağını" ilan etti...
"Örgüte ve Üyeye" itibar kazandıracak bir konuşmaydı...
Ancak, yaşanan pratik tam tersi oldu...
CHP'ye egemen olan politik ve örgütsel düşünce yenilenmiş haliyle "aynen" devam etti...
Parti içi hukuk hiçe sayıldı...
Parti içi demokrasi ayaklar altına alındı...
Her yerde ve her koşulda yapılacağı ilan edilen "ön seçim" hoş bir seda olarak kaldı...
***
Örgütler keyfi olarak budandı...
Örgütlere keyfi olarak atamalar yapıldı...
Bir çok yerde delege seçimlerinde "sandık" konulmadı...
Ön seçim yapılmadı...
Keyfilik egemen oldu...
Faik Tunay'lar, Aydın Ayadın'lar, Sinan Aygün'ler, Turhan Tayan'lar ve benzeri bütün hayatları boyunca "sol"a küfredenler "sol"cuların oylarıyla milletvekili yapıldılar...
***
Şimdi yeni bir süreç yaşıyoruz...
CHP'de kurultay yaşandı...
Yeni bir Parti Meclisi, yeni bir MYK oluştu...
Sancılı da olsa CHP'de bir "değişim" süreci yaşanıyor...
Önümüzde Türkiye için çok önemli bir yerel seçimler var...
Bu seçimler Türkiye'nin geleceğini belirleyecek...
***
CHP bu seçimlerde mutlaka başarılı olmak zorunda...
CHP mutlaka kazanmak zorunda...
CHP bu seçimlere her yönüyle hazır olmalıdır...
Ve sonuçta CHP bir sürece ilişkin bir "yol haritası" açıkladı...
Yaklaşan yerel seçimlere ilişkin önce MYK sonrada CHP parti Meclisi bir "yol haritası" ilan etti...
***
CHP'nin kurultay'dan sonraki en yetkili organı Parti Meclisi'dir...
Parti Meclisi'nin aldığı kararlar, herkesi bağlaması gerekir...
Sonuçta CHP Parti Meclisi bir bağlayıcı karar aldı...
Belediye başkanlığına ve meclis üyeliğine aday olacak il ve içe başkan ve yöneticileri için 15 Temmuz'da 2013 istifa tarihi olarak açıklandı...
Yine aynı genelge ve kararla, Belediye başkan ve meclis üyelikleri için son başvuru tarihi olarak 31 Temmuz 2013 ilan edildi...
Ve herkes partinin aldığı karara uyarak istifa ettiler görevlerinden...
Yine herkes -(aday olmak isteyenler)- 31 Temmuz 2013'e kadar aday adaylığı başvurusu yapıyor...
***
Ancak Parti örgütlerinde ve partililer de büyük bir "kuşku" ve "tedirginlik" var...
"Acaba boşuna mı istifa ettik" diye...
Partinin aldığı karara uyarak istifa edenlerle istifa etmeyen ama "son dakika"da istifa edenler "bir" mi tutulacak...
Partinin aldığı karara uyarak 31 Temmuz'a kadar adaylık başvuranlarla "son dakika"da aday adaylığına soyunanlar "bir" ve "aynı" olabilir mi?
***
Parti içi demokrasi için parti içi hukuk istiyoruz...
Herkes için geçerli, herkesi kapsayan kurallar istiyoruz...
En önemlisi "aleniyet" istiyoruz...
Ama en önemlisi partinin aldığı kararlara sahip çıktığını görmek istiyoruz...
***
Önce CHP MYK ve Parti Meclisi kendi kararlarına sahip çıkmalı...
Parti içi keyfiliğe son verilmeli...
Parti içi aleniyet sağlanmalı...
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni