Kemal Kılıçdaroğlu, hiç kimseye nasip olmamış bir destekle CHP Genel Başkanı oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu, hiç kimseye nasip olmamış bir destekle CHP Genel Başkanı oldu.
Merkez medyanın neredeyse tamamı, daha genel başkanlığı söz konusu bile değilken, ortada kaset komplosu bile yokken, Kılıçdaroğlu’nu CHP’yi kurtaracak lider-genel başkan olarak lanse etti…
Nasıl olduysa oldu, akıbeti ve kimin tarafından organize ettiği/ettirildiği nedense hala ortaya çıkmamış, bir kaset komplosuyla Deniz Baykal gitti ve Kemal Kılıçdaroğlu çok büyük bir kamuoyu desteğiyle genel başkan oldu…
***
Kılıçdaroğlu, hem partide hem de Türkiye’de daha özgürlükçü bir tavrın egemen olacağı havası yarattı. Bu yöndeki beklentiler yükseldi.
Özellikle, Mayıs Kurultayı’nda parti içi demokrasi konusunda verdiği sözler, bu umutları daha da güçlendirdi.
Özellikle tüzüğün demokratikleştirilmesi, parti meclisi seçimlerinin çarşaf listeyle yapılması ve önseçim iddiası büyük yankı buldu.
***
Aralık Olağanüstü Kurultaya giden yolu açan, yeniden yapılanma sürecindeki CHP’deki “korku imparatorluğunu yıktık” artık “CHP’de özgürlükler hakim” olacak söylemi de kamuoyundan ve partililerden çok büyük destek aldı…
***
Ancak yaşanan süreç hiç de öyle olmadı, öyle işlemedi… Tam tersine, eskiyi aratan bir politik iklim yaratıldı. CHP’ye uymadığı söylenen tüzük geçerli olsun diye uğraşıldı. Yargıtay desteğiyle bu başarıldı.
Daha sonra, bu tüzük esas alınarak olağanüstü kurultaya gidildi.
Partiden ve kamuoyundan yükselen, kurultayda parti meclisi seçimlerinin blok değil, çarşaf listeyle yapılması talebi reddedildi. Hem de kendisi, bunun sözünü vermesine rağmen…
Gerekçe; bu delegeyle sağlıklı sonuç alınmaz. Her ne hikmetse, bu delegeyle herkes genel başkan ve parti meclisi üyesi seçilmesine rağmen.
Yine de, parti üyeleri ve delegeleri bir dahaki sefere sözüne inanıp, büyük destek verdi…
Yine, Mayıs ve Aralık kurultayında Kılıçdaroğlu, milletvekili seçim yönteminde “önseçimi” esas alacaklarını, her yerde ön seçim yapılacağını ilan etti.
Ancak, seçimler gelip çattığında yine “bu üye ve delegeyle” sağlıklı ön seçim yapılamaz diyerek, bütün büyük illerde atama yolu seçildi…
Parti içi demokrasi, kurultayda çarşaf listesi tartışmasında olduğu gibi, öteki bahara ertelendi…
CHP, seçim süreci yaşadı. Olumlu olumsuz birçok deneyim yaşadı. Bunlar tartışılıp, sağlıklı bir sonuca varmak için kurultay toplanması gerekirken, tam tersine eleştiri getirenlere disiplin sopası gösterildi…
***
CHP, meclis açılışında tutuklu vekillerle ilgili alacağı kararı, parti meclis grubunda kararlaştıracaktı. Açıklama böyleydi. Ama tam tersi yaşandı…
Meclis grubu toplandı, karar genel başkan tarafından açıklandı… Hiçbir vekile görüşü sorulmadı, sormak isteyene de söz verilmedi…
Gerekçe yine aynı… Şimdi, zamanı değil…
***
Ve CHP, grup başkanvekillerini “seçti”… Yine “çok demokratik” bir şekilde CHP meclis grubunun önüne bir liste kondu ve seçmesi istendi… İtiraz edenlere ise “bekleyin, 2 yıl sonra” demokratik, çok adaylı seçim yapacağız dedi…
***
CHP, Türkiye’de demokrasinin olmayışından şikayetçi. Özgürlüklerin kısıtlandığını iddia ediyor. Ve hemen şimdi demokrasinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyor… Doğru da yapıyor…
Peki, konu CHP’ye gelince, niye demokrasi rötarlı oluyor…
CHP, ertelemeci demokrasicilik oyunundan vazgeçmelidir. Türkiye için talep ettiği demokrasiyi önce kendisinde hayata geçirmelidir…
***
Delegeye güvenmiyordunuz. Anladık, onları Deniz Baykal ve Önder Sav “yazmıştı”… Peki, kendi atadığınız vekillere de mi güvenmiyorsunuz.