Sokaklarını, meydanlarını, parklarını ve özgürlüklerini savunan gençler, geleceği şekillendirecektir...
Taksim Gezi direnişi her anlamda ve her yönüyle ''ilk''leri yaşattı herkese...
Beklenmedik bir anda beklenmedik bir zamanda meydana geldi...
Bütün herkesin yerleşik ve egemen düşüncelerini yerle bir etti.
Kelimenin tam anlamıyla herkesin ''ezber''ini bozdu...
Bozmaya da devam ediyor...
***
''İlk'' ezberi bozulan ''iktidar'' oldu.
11 yıllık ''Tayyiban rejim''inde hayatın her alanına ''egemen'' olduğunu sanan AKP iktidarı, ilk ''sahici'' ve ''sarsıcı'' direnişle karşılaştı...
Bu güne kadar karşılaştığı her eylem ve direnişi çok kolay bastırabilen ''iktidar'' bunu da bastırabileceğini düşündü...
Bu güne kadar kimleri ''ezme''mişti ki?
''Üç beş çapulcu''ya mı boyun eğecekti?
***
Diğer ''ezberi'' bozulanlar ise tüm ''muhalif''ler oldu...
Parlamento içi ve dışı muhalefetle neye uğradığını şaşırdı...
Onlar da hiç böylesi bir ''destansı'' direnişe hazır değillerdi.
Hatta bir çoğu halktan ve özellikle gençlikten umudu çoktan kesmişti bile...
Halkın ve gençliğin kazanılamayacağına dair çeşitli ''teoriler'' üretmekle meşguldüler...
***
Bir diğer ''ezber''i bozulanlar ise medya oldu...
Medya neredeyse ilk başta ''direniş''i hiç görmedi, hiç göstermedi...
İktidar yalakalığına devam eti...
Sokaklarda binler, on binler yürürken...
Polis inanılmaz bir baskı ve orantısız şiddet uygularken TV'ler ya ''Penguen belgeseli'' ya da ''Yemek program''ları yayınladı...
***
Direnişi ve sokaklara çıkanları ''doğru algılama''yan şirketler ve iş yerleri de ''ezber''leri bozulanlar arasındaydı...
Daha önce eylem veya direniş yapanlara tavrını hatta düşmanlıklarını sergilemekten çekinmeyenler Taksim Gezi Direnişiyle ne yapacaklarını şaşırdılar...
İktidar ve Direniş arasında yalpalamaya başladılar...
***
Neydi bu herkesin ''ezber''ini bozan ''direniş''...
Kimdi bu ''sokak''lara çıkanlar...
Ve neden baş edilemiyordu...
***
Aslında bu konularda yazılacak ve tartışılacak şeyler çok...
Ama en başta iki temel vurguyla bu tartışmaların bir yönünü ortaya koymaya çalışalım...
Kimdi bu ''sokak''ları zapt edenler...
Ve neden herkesi ''şaşırttılar'' ve ''ezberleri''ni bozdular...
***
Tabii ki, Taksim Gezi direnişine her toplum kesiminden insanlar katıldı...
Tabii ki, Taksim Gezi direnişi bir ''çevre hakkı'' direnişinden başladı...
Tabii ki, Taksim gezi direnişi bir ''çevre hakkı'' direnişi olmaktan çıktı...
Tabii ki, Taksim Gezi direnişi AKP diktatörlüğüne meydan okuyan bir direniş oldu...
Tabii ki, Taksim Gezi Direnişi, daha çok demokrasi, daha çok özgürlük direnişidir...
Ve daha önemlisi katılan her toplumsal gücün ''itirazlar''ının hayat bulduğu bir direniştir.
***
Taksim Gezi direnişi inanılmaz bir ''gençlik direnişi''dir...
Her yaşta insan katılmıştır ama özü itibarıyla bir ''gençlik direniş''dir...
Bu gençlik, sandığa gitmeyen bir gençliktir...
Bugün sokaklarını, meydanlarını ve parklarını korumak için direnen bir gençliktir.
Ama daha önemlisi ''sandık'' başına gidip ''oy'' kullanmayan bir gençliktir...
Ayrıca ''orta sınıf'' gençliği olup, her türlü ''yeni''liğe açık ve en çok ''tüketen'' gençliktir...
***
Klasik yoksul veya işçi eylemi/direnişi olmamasının ve en önemlisi ''sermaye'' güçlerinin ne yapacağını şaşırtmasının nedeni de budur...
Okuyan, izleyen ve ''alış-veriş'' yapan, yaparken ''tercih'' yapan gençlikle karşı karşıya geldiler.
Direnişin başlamasıyla birlikte AVM'lere gidiş ve AVM'lerde ki ''alış-veriş'' düştü...
Direnişle birlikte bir çok alanda ''tüketim'' de hem azalma oldu, hem ''tercih''ler yapılmaya başlandı...
İktidarın korkusundan ne yapacaklarını şaşıran veya ilk günlerde iktidar yanlısı davrananlar hızla direnişin etkisiyle kendilerini ''çapulcu'' ilan etmeye başladılar...
***
Sokağa çıkanlar ''klasik seçmen'' değildi...
Ne kömürle...
Ne makarnayla...
Ne avantayla ''satın'' alınamazdı....
Sokağa çıkanlar ''oy'' bile vermeyi sevmeyenler veya ''oy'' verecek ''yer'' bulamayanlardı...
Ne baskı,,,
Ne tehdit sökmedi...
Tam tersine ''klasik'' yol ve yöntemler direnişin daha da büyümesine yol açtı...
***
Sanılanın ve AKP'nin iddia ettiğinin aksine direnişe katılanların büyük çoğunluğu en azından ilk başlarda kesinlikle CHP'li veya CHP'ye oy verenler değildi.
Ertuğrul Günay'da söylediği gibi direnişin ilk günlerinde özellikle de park içinde olduğu zamanlarda kitlenin önemli bir bölümü referandumda ''yetmez ama evet'' diyenler ve Haziran seçimlerinde AKP veya başka partilere ''oy'' verenlerdi...
Sanatçılara ve aydınlara ''fırça'' atan Başbakan Tayyip Erdoğan o sanatçılar ve aydınlar ''yetmez ama evet'' dediğinde ise bolca teşekkür ediyordu...
Direnişin en önemli yanlarından birisi çeşitli nedenlerle AKP'den ''demokrasi'' ve ''özgürlük'' bekleyen sanatçı ve aydınların AKP'nin ''otoriter'' yüzüyle karşı karşıya kalmasıdır...
***
Direniş, gençliğin daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlük talebini ortaya koymakla kalmadı...
Bütün dünyaya AKP'nin ''demokrasi'' ve ''özgürlükler'' konusundaki gerçek ''otoriter'' yüzünü de gösterdi...
Daha dün Başbakan Tayyip Erdoğan'a 'diktatör'' denmesine karşı çıkan Avrupa Birliği ve Avrupalı sosyal demokratlar şimdi AKP diktatörlüğünden bahsediyorlar...
***
Direniş, toplumsal mücadele alanına yeni güçlerin ve yeni mücadele biçimlerinin ortaya çıkmasına neden oldu...
Sokaklarını, meydanlarını, parklarını ve özgürlüklerini savunan gençler, geleceği şekillendirecektir...
Önemli olan direnişin derslerini iyi okuyup, iyi kavramaktır...
Klasik yol ve yöntemler bitmiştir.
Hele üç beş ''parlak'' ismi alayım, ''vitrin düzenleyeyim'' mantığı hiç bir şeyi anlamamış olmak demektir....
***
Gerçekten mücadele sürüyor...
Bu daha başlangıç...
Daha ''başlangıç''ta sınıfta kalanların bu mücadeleyi anlamasını beklemek nafile çaba olacaktır...
Ama her mücadele, her hareket hem kendi kadrolarını ortaya çıkarır...
Hem de kendi örgütlenmelerini...
Önemli olan, sürecin yenilgiye ve moral bozuklukluklarına uğratılmadan yeni bir ''evre''ye sıçramasını sağlayabilmektir...
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni