Sarayın Yeni Fedaisi: Doğu Perinçek
İmambakır Üküş; Türkiye Sol’unda 'Aydınlık çizgisi' ve 'Doğu Perinçek' ismi hep 'tartışmalı' oldu. Daha önemlisi 12 Eylül öncesi çeşitli sol-devrimci hareketlerin 'Aydınlık' Gazetesi’nde 'afişe' ve 'deşifre' edildiği 'süreç'tir…
Türkiye Sol’unda “Aydınlık çizgisi” ve “Doğu Perinçek” ismi hep “tartışmalı” oldu.
“Aydınlık Sosyalist Dergi” (ASD)den ayrılıp Doğu Perinçek önderliğinde “Proleter Devrimci Aydınlık” (PDA) kuruluş sürecinden itibaren başlayan bir “süreç”ten bahsediyoruz…
Daha sonra PDA’da oluşan başını İbrahim Kaypakkaya’nın çektiği “ayrılık” dönemi bu tartışmalı “süreç”e eklenmiştir…
Ama daha önemlisi 12 Eylül öncesi çeşitli sol-devrimci hareketlerin “Aydınlık” Gazetesinde “afişe” ve “deşifre” edildiği “süreç”tir…
***
Türkiye Sol’unda en çok “zik-zak” çizen hareket olmuştur.
Hep bir “uç”tan diğer “uç”a savrulmuştur.
Ama her “savrulma”dan sonra bile hep “biz en doğruyuz” iddiasından vazgeçmemiştir…
“Marksis” “Leninist” hatta “maoist” çizgiden bugün “TSK” ve “Genel Kurmay” sözcülüğü ve “saray” savunucusu bir “çizgi”ye gelmiştir…
***
Ergenekon – Balyoz ve benzeri davalarda AKP ve cemaat arasında patlak veren “kavga”lar sonucu yeni bir dönem başlamıştır.
AKP, bu “dava”larda “rol”ünün üstünü örtmek için bütün suçu “cemaat”e yıkmıştır.
Bizzat o dönem AKP Genel Başkanı ve Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, “cemaatin TSK’ya ve Türkiye’ye kumpas kumpas kurduğu”nu söylemiştir.
AKP’nin bu tavrından bu tavrından sonra başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere tüm “bağımsız yargı” emir almışçasına Ergenekon, Balyoz ve diğer benzeri davalarda “beraat” kararları almıştır…
***
“Aydınlık Çizgisi” ve Doğu Perinçek, bu süreçte “ceaate karşı mücadele” adı altında AKP yanlısı bir “çizgi” izlemiştir….
Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan gibi Doğu Perinçek de tüm “suç”u cemaate yıkmıştır.
Ergenekon, Balyoz ve diğer davalarda AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın “rol”ünün üstünü “gölgelemiş”tir.
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu süreçteki “sorumluluğu”nu görmezden gelmiştir…
***
“Aydınlık çizgisi” ve Doğu Perinçek, tüm bu davaların AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın desteği ve siyasi sorumluluğu olmasa, olamayacağını görememiştir.
Bu davalarda Başbakanın kim olduğunu görmemek mümkün mü?
Bu davalarda Adalet bakanının kim olduğunu görmemek mümkün mü?
Bu “davaların savcısıyım” diyen Recep Tayyip Erdoğan’ı görmemek mümkün mü?
***
Doğu Perinçek ve arkadaşları 30Mart yerel seçim öncesi ”serbest” bırakıldılar…
Doğu Perinçek, bütün yerel seçim çalışmalarını “CHP karşıtlığı” üzerinden kurdu.
Yabancı bir ülkeden birisi Doğu Perinçek’i dinlese, Aydınlık ve Ulusal Kanal’a baksa sanır ki 30 Mart yerel seçimlerinde “çekişme” CHP ve İşçi Partisi arasında…
Her yerde CHP aleyhinde her kampanyayı yaptılar…
Sonuç ortada…
İşçi Partisi’nin 30 Mart’ta aldığı oy ortada…
***
AKP ve cemaat arasında ortaya çıkan “çatışma”; “yolsuzluk” ve “rüşvet” iddialarının ve belgelerinin ortaya saçılmasına yol açtı…
Odağında Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin olduğu bu “tartışma”ları ve “iddia”ları öne çıkarmayan “Aydınlık Çizgisi” ve Doğu Perinçek , tam tersine bu “iddiaları” öne çıkaran CHP ve MHP’yi “cemaatle iş birliği yapmak”la suçladı….
***
Bu tartışma ve iddiaların kimi bakan çocuklarının tutuklanmasına yol açması, AKP’yi yargıya karşı bir “operasyon” yapmaya yöneltti.
AKP, yargıdaki cemaat etkinliğini kırmak ve yargıda AKP hegemonyasını kurmak için harekete geçti…
HSYK’nın yapısını değiştirecek adımlar attı…
AKP, HSYK seçimlerinde “liste” çıkardı ve bu “liste”nin kazanması için “devlet”in bütün imkanlarını kullandı…
Adalet bakanı ve bütün kadrosu bu listenin kazanması için seferber oldu…
AKP’nin bu “operasyon”larının “gönüllü” sözcüsü ve savunucusu Aydınlık çizgisi ve Doğu Perinçek oldu…
***
Doğu Perinçek bütün AKP’lileri “aklama” operasyonu yapan bu HSYK yapısını öve öve bitiremedi…
“HSYK seçimlerini cumhuriyet kazandı” dedi..
HSYK seçimlerinin sonuçlarını “devrim” diye nitelendirdi.
AKP’nin yaptığı “operasyon”un üstünü örtmek için var gücüyle propaganda yaptı…
***
TSK’da bir operasyon yapıldı…
ABD, 1 Mart’ın rövanşını aldı…
Bölgedeki “yeni” yapılanmada TSK’yı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden “yapılandırdı”…
Ergenekon, Balyoz ve diğer davaların özeti budur.
***
Daha sonra bizzat kendileri de Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaların sanığı olaracak generaller ve albaylar kendileri “görev”de iken süreci göremediler…
Sonuçta, genel kurmay başkanından generallere, albaylara varan “üst” düzey bir “tasfiye” süreci TSK’da yaşandı…
TSK’nın “hiyerarsik” yapısı bozuldu…
Amaç “hasıl” oldu…
***
Necdet Özel ve son Hulisi Akar atamaları bu “operasyon”ları yapanların “öngördükleri” ve istedikleri atamalardı…
Hilmi Özkök de somutlaşan “operasyon” zincirinin “halka”ları Necdet Özel ve Hulisi Akar’dı…
Necdet Özel ve Hulisi Akar’ın “kefil”leri çok…
Cemaatinden AKP’ye çok sayıda “kefil”i var…
Bir de bunlara canla başla “kefil” olan Doğu Perinçek…
***
Aydınlık çizgisi ve Doğu Perinçek 7 Haziran seçimlerinde bütün kampanyalarını başta CHP düşmanlığı olmak üzere CHP, MHP ve HDP düşmanlığı üzerinden kurdu.
Bütün “gücü”nü ve “enerjisi”ni CHP’ye karşı propaganda üzerinde yoğunlaştırdı.
Sanırsınız ki seçimlerde CHP ve Aydınlık çizgisi & Doğu Perinçek yarışiyordu…
Büyük iddialarla yola çıktılar.
Sonuç koca bir hüsran…
***
7 Haziran seçimleri saraydaki “zat”ı memnun etmedi…
O böyle bir “yenilgi”yi asla kabul edemezdi…
7 Haziran akşamından itibaren 7 Haziran seçim sonuçlarını “yok” saydı.
AKP’yi yeniden ve tek başına iktidara getirmenin yollarını aramaya başladı…
***
Suruç katliamı ve provakasyonu; sarayın yeni “savaş planlarını” ortaya koydu…
“Çözüm süreci” ve “açılım”la kaybedilen oylar, ancak yeni bir “oyun”la kazanılabilirdi…
Suruç katliamı ve sonrası gelişmeler “esas” olarak “sarayın planları”na uygundu…
PKK’nın da “saray”ın istediği “eylemler”i yapması, “saray”ın işini kolaylaştırdı…
Ne olduysa “birden bire” IŞİD, Kilis’te bir karakola uzun namlulu suikast silahıyla ateş açtı…
Ve bir subay şehit edildi…
“Senaryo” tamamlanmıştı…
***
“Saray”ın savaş planı hayata geçirildi…
TSK, sözde hem IŞİD’i hem PKK’yı bombalıyordu.
TSK, sözde hem IŞİD’i yok edecek hem de PKK’yı…
TSK, Suriye’de ve Kuzey Irak’ta yeni bir “koridor” açıyordu…
Ama olan yüzlerce demokratik kitle örgütüne ve üyelerine oldu;tutuklandılar ve öldürüldüler….
***
Saray’ın bu “savaş oyunu”nu AKP’liler bile savunamazken “Aydınlık çizgisi” ve Doğu Perinçek bunu “vatan savunması” adıyla savunmaya başladı…
AKP’nin ve sarayın tutumunu eleştirenleri “vatan savunmasına karşı durmak”la suçladı…
“Aydınlık çizgisi” ve Doğu Perinçek, sarayın bu savaşının “gönüllü” fedaisi oldu.
***
TSK, sarayın ve AKP’nin emrinde “operasyon”lar yapıyor…
Sözde IŞİD’e karşı başlayan “operasyon”lar başlamadan bitti…
IŞİD’e karşı bir şey yapılmazken; PYD ise “koruma” altına alındı…
Birkaç haftaya kalmaz, “Kandil bombalamaları “ da biter…
Çok yakında “açılım” ve “çözüm süreci” ise Öcalan’a daha büyük “görevler” verilerek devam ettirilir…
***
Eğer olayları ve olguları sınıf mücadelesi ve emperyalizmle ilişkiler “bağlamı”ndan kopararak ele alırsanız varacağınız sonuç budur…
Her gün bir “uç”tan diğer “uç”a savrulmak zorunda kalırsınız….
“Vatan savunması” adıyla sarayın yeni “savaşları”nın fedailiğini yaparken bulursunuz kendinizi…
***
Ne demişti Dr. Hikmet Kıvılcımlı; Doğu Perinçek için herkesin hatırlamasını isterim: CİA Sosyalisti…
CİA sosyalistine sarayın fedailiği pek yakıştı doğrusu…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel yayın Yönetmeni
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları