İmambakır Üküş; Türkiye’de 'yerleşik' ve 'egemen' bir 'Kürt düşmanlığı' ve 'Alevi düşmanlığı' var. Bir kaç fazla oy için saray Türkiye’yi ateşe atıyor…
Türkiye, yeniden bir seçim sürecine doğru yol alıyor…
En azından “Saray” böyle istiyor…
Endonezya ziyaretinde cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “yol haritası”nı söyleyiverdi…
Erken seçimlere Türkiye’yi “AKP azınlık hükümeti götürmeli” dedi…
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yalnız bunları söylemekle kalmadı…
“Tek derdimiz İslam, İslam, İslam” dedi…
Sanki, Laik demokratik bir Cumhuriyetin değil, “dini” bir lider…
Hemen yanı başımızda yine “tek dert”leri “İslam” olanları yaptıkları ortadayken…
***
Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bunları söylemekle kalsaydı yine “iyiydi”…
Daha da ötesine gitti…
Türkiye’de “terör”ün arakasında “mezhep” farklılıklarının olduğunu söyledi…
“Terör” nedenleri arasında “Zerdüştlüğü”, hatta “Ataistlere” sahip çıkan “mezhep”leri saydı…
***
Türkiye büyük bir “toplumsal fay hattı” üzerinde duruyor…
Bu “fay hattının” bir yanı “Kürt sorunu” oluşturuyor diğer yanı ise “Alevi sorunu” oluşturuyor…
Türkiye’de “yerleşik” ve “egemen” bir “Kürt düşmanlığı” ve “Alevi düşmanlığı” var…
Bunun tarihsel, toplumsal ve kültürel geçmişi var…
***
Aslında Recep Tayyip Erdoğan bu “düşmanlıklar” üzerinden “yeni” politika yapmıyor…
Çok uzun zamandır bütün seçim kampanyalarını “Alevi” ve “Kürt” karşıtlığı üzerinden kuruyor…
Hatırlarsanız, referandum kampanyasına, 2011 Haziran seçimlerine, 30 Mart 2014 ve Cumhurbaşkanlığına; en sonunda 7 Haziran seçimlerinde bunu hep kullandı…
***
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Aleviliğini” miting meydanlarında yuhalatan kimdi?
Kürtleri ve siyasi temsilcilerini “Zerdüştlükle” suçlayan kimdi?
Daha da ötesi, Berkin Elvan’ın annesini miting meydanlarında yuhalatan kimdi?
***
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan Alevilerden kendilerine çok sınırlı bir oy geldiğinin farkında…
Ulusal kimlik ve siyaset yapan Kürtlerden de kendisine oy gelmediğini görüyor…
Üstelik “açılım” veya “çözüm süreci” dolayısıyla “milliyetçi-muhafazakar” seçmenin bir bölümünün MHP’ye 7 Haziran’da oy verdiğini görüyor…
Dolayısıyla, siyasetini “geleneksel” milliyetçi-muhafazakar seçmeni “yeniden” kazanma üzerine kuruyor…
***
Suruç katliamı “basit” ve “sıradan” bir katliam değildi…
Ayrıca “tesadüf” veya “anlık” oluşmuş bir “iş”te değildi…
Çok “bilinçli” ve “hesaplı-kitaplı” yapılmış bir provokasyondu…
Ardından gelen PKK eylemleri de “tepkisel” veya “anlık” eylemler değildi…
Her şey bir “plan”ın parçasıydı…
***
Saray’ın “güvenliği” için AKP’nin tek başına iktidarı şart…
Saray hiçbir koşulda iktidarı “paylaşmak” istemiyor…
Her ne pahasına olursa olsun, AKP’yi “tek basına” iktidara taşımak her yola başvuracak…
Ama “Kürt” ve “Alevi” düşmanlığını “kışkırtmanın” toplumsal sonuçları görmüyor/göremiyor…
***
Bir kaç fazla oy için saray Türkiye’yi ateşe atıyor…
Ne yazık ki herkes seyrediyor…
Sarayın savaş politikalarına ve nefret söylemine karşı birleşik bir toplumsal muhalefete her zamankinden daha fazla ihtiyaç var…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni