Seçimlerin Kaybedeni; Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli

Ama daha önemlisi Kılıçdaroğlu “Demokrasi ve Temiz siyaset kaybetti” diyor…

***

Bu açıklamalar gerçeği yansıtmıyor…

Tam tersine gerçeğin üstünü örtüyor…

Türkiye’de “kaybeden” Demokrasi ve Temiz Siyaset” değildir…

Kaybeden; CHP ve MHP’dir…

Daha doğrusu; Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’dir…

***

Aday yanlışlığı bir yana…

“Çatı”nın yanlışlığı bir yana…

Ya siz, CHP ve MHP olarak adayın arkasında durdunuz mu?

Ya siz, “Ortak aday” için hangi “ortak iş”leri yaptınız?

Hangi il ve ilçe de CHP ve MHP “ortak iş” yaptı…

Hangi mitingi “ortak” yaptınız?

Hangi miting veya etkinliğe “ortak” katıldınız?

Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’yla birlikte çekilmiş bir tek fotoğraf karesi bile var mı?

***

CHP ve MHP, kendi “çatı adayı”na sahip çıkmadı…

CHP, kendi örgütlerini harekete geçiremedi…

CHP, kendi belediyelerini harekete geçiremedi…

CHP, kendi milletvekillerini harekete geçiremedi…

Bırakın harekete geçirmeyi, tam tersine insanları oy vermemek için bizzat Kemal Kılıçdaroğlu kışkırttı…

***

Kemal Kılıçdaroğlu, önce milletvekillerini tehdit etti..

İhsanoğlu’na karşı çıkan milletvekilleri “bedel öder” dedi…

Sonra, itirazı olan-eleştiri yapanlara “tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” diye tehdit etti…

Bütün eleştirilerine rağmen AKP ve Tayyip Erdoğan kaybetsin diye çalışanlara geri adım attırdı…

Milletvekilinden, Örgüt yöneticisine, partilisinden seçmenine insanlar “tıpış tıpış” oy verecek sürü olmadığı için tepki gösterdi…

***

CHP, çok kolay bir şekilde örgütü ve seçmeni “motive” edebilirdi…

Ancak tam tersi yolu seçti…

Örgütleri ve seçmenleri karşısına aldı…

Hiçbir ilde veya bölgede “kampanya”yı kavratmak ve anlatmak için çaba göstermedi…

Hiçbir genel başkan yardımcısı da sokağa veya örgüte gidebilecek “cesaret” yoktu…

Onlar ancak Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekmeleddin İhsanoğlu’yla “fotoğraf kare”lerine girmeye çalıştılar…

Başka da bir “çalışmalarını” gören olmadı…

***

Hayatında aktif siyasete girmemiş ve siyasete girmemekle övünen Ekmeleddin İhsanoğlu’nu büyük bir siyasal kampanyada yalnız bıraktılar…

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığı belli olmasından sonra bile kampanyayı kimlerin, nasıl yürüteceği belli olmadı…

Ajansı belli değil…

Kadrosu belli değil…

Çalışan ekibi yok…

Gönüllü örgütlenmesi yok…
Sosyal medya örgütlenmesi yok…

AKP ve Tayyip Erdoğan gibi seçim kampanyalarında başarısı belli bir aday karşısında amatörden de öte bir kampanyayla çıkıldı…

Sonuç baştan belliydi…

***

Liderlik; öngörü ve yönetme sanatıdır…

Bu kampanyada ne “öngörü” vardı ne de “yöneticilik” söz konusuydu…

Adayı, CHP’nin hiçbir kurumda ve kurulunda tartışmadan dayatan sizsiniz…

Hiç kimseyi karar alma süreçlerine dahil etmeyen sizsiniz…

Kabul etmeyen “bedel öder” diyen sizsiniz…

İtiraz eden partiliye ve seçmene “tıpış tıpış” oy vermeye gideceksiniz diyen sizsiniz…

Ama kaybeden “Demokrasi ve Temiz Siyaset” olacak…

Hadi canım sen de…

***

İl başkanlarını topladınız ama adayınızı “gizli” tutunuz…

İl başkanları bir şey öğrenemeden gittiler…

Hatta il başkanlarıyla dalga geçtiniz…

Sanki önerilerini dikkate alacakmışsınız gibi yapıp “üç isim önerin” dediniz…

Milletvekillerini topladınız, görüşlerinizi dikkate alacağız dediniz…

Belediye başkanlarını topladınız…

Hatta toplantıyı Cumhurbaşkanı adayı olarak ismi geçenYılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’inde yaptınız…

Sanatçıları, aydınları topladınız…

Diğer partilere ve sosyalistlere gittiniz…

Sendikaları, kitle örgütlerini ziyaret ettiniz…

Ama hepsini “boşa” çıkarıp “siyasal İslamcı” ve sağcı” bir adayı herkese dayattınız…

Ama kaybeden “Demokrasi ve Temiz Siyaset” Oluyor; öyle mi?

***

Bu seçimlerin kaybedeni belli…

Kendi seçmenini bile inandıramayan, kendi seçmenini bile ikna edemeyen Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli bu seçimlerin kaybedenidir…

Hiçbir mazeret” veya “gerekçe” yenilginin sorumluluğunu sizlerden alamaz…

Partilerinize ve topluma bu adayı sizler dayattınız…

Sorumluluğu, siyasi riski “biz alıyoruz” dediniz…

O zaman gereğini yapın…

Bari bu “iş”i doğru-dürüst yapın…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni