Tarihle Yüzleşmek
Her devrim, kendi amaçlarını gerçekleştirirken sorunlar yaşar…
Her devrim, kendi amaçlarını gerçekleştirirken sorunlar
yaşar…
Bazen öylesine sorunlar yaşanır ki, bizzat bu sorunlar devrimin kendisini bile tartışmalı hale getirir.
Dünyanın cehresini değiştiren Fransız Devriminden Ekim devrimine kadar…
Bu devrimler, aynı zamanda yapılış ve kuruluş yıllarının yaşanan haksızlıklarıyla hep gündem olmuştu…
***
Türkiye, Osmanlıdan ve Emperyalist işgalden bir kurtuluş savaşıyla çıkmıştır…
Mustafa Kemal ve arkadaşları, yeni bir Türkiye’yi geçmişten kopararak yeniden inşa yoluna çıkmışlardır…
En büyük kopuş Cumhuriyet olmuştur…
Osmanlının yıkılışı, yeni Türkiye’nin kuruluşu Cumhuriyet temeli üzerinden olmuştur…
Her yıkılış ve yeniden kuruluş sorunlu olmuştur…
Yıkılan ve kurulan arasındaki çatışma hep sürer ve sürmüştür…
***
Kemalist Devrim; Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte, süreç içinde aslında zıddına dönüşmeye başlamıştır…
Tek parti dönemi, aslında Kemalist Devrim’in kazanımlarının parça parça eritilmesi dönemidir de…
***
Feodal bir imparatorluktan yeni bir Cumhuriyet’e geçişin sancıları hep devam etmiştir…
Hem yenilgiye uğratılan Emperyalistler…
Hem de Cumhuriyet’le birlikte imtiyazlarını kaybedenlerin Cumhuriyet karşıtlığı temelinde ki isyanları, direnişleri süre gelmiştir…
***
1925 Şeyh Sait isyanıyla başlayan süreç, aynı zamanda Türkiye’de baskıcı bir yönetim oluşturulmasının da ilk önemli adımlarından biri olmuştur…
1925’de Şeyh Sait isyanı gerekçe gösterilerek çıkartılan “tahkiri sükun” yasası, bir sıkıyönetim olmuştur…
Ve bütün siyasi partiler, sendikalar, muhalif yayınlar kapatılmıştır…
Baskılar devam etmiş, 1927’de yine bir “TKP tevkifatı” bahane edilerek ilerici tüm güçlere baskı uygulanmıştır…
1937-1938’de Dersim’de çıkan olaylar, kanlı bastırılmış, binlerce insan zorunlu göçe tabi tutulmuştur…
“Mecburi İskân” daha önceleri de sıklıkla uygulanmıştır…
Yine 1937’de “donanma isyanı” adıyla düzmece bir dava dolayısıyla Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Nazım Hikmet ve arkadaşları tutuklanmıştır…
Tek parti dönemi, esas olarak baskıcı ve yasakçı bir dönem olmuştur…
***
Ama baskılar ve yasaklar tek parti dönemiyle sınırlı olmamıştır…
Ne yazık ki, Türkiye hep baskıcı ve yasakçı bir şekilde yönetilmiştir…
Hangi iktidar gelirse gelsin, baskı ve yasaklarda değişen bir şey olmamıştır…
***
Türkiye, kendi
geçmişiyle yüzleşmelidir…
Türkiye, kendi
tarihiyle hesaplaşmalıdır…
Ama bunun yolu, Cumhuriyet’e saldırmak veya bunlardan Cumhuriyet’i sorumlu tutmaktan geçmez…
Tam tersine, Cumhuriyet ve demokrasi bizlere bu yüzleşme ve hesaplaşma imkânı verir…
1925 Şeyh Sait isyanından 1937-1938 Dersim’e…
Düzmece “komünist tevkifat”larından Sabahattin Ali’nin ölümüne…
Maraş’tan Çorum’a,
Sivas’a…
1 Mayıs 1977’den 12 Eylül öncesi binlerce gencin ölümüne…
Susurluk’tan,
binlerce faili meçhule…
Aydının, yazarın
sanatçının ölümüne…
12 Mart’tan 12
Eylül’e…
***
Kirli bir tarih…
Kirli bir geçmiş…
Kim, hangisiyle yüzleşebildi Türkiye bugüne kadar…
***
Tarihle yüzleşme günlük siyasal çıkarlarla, çatışmalarla gerçekleştirilemez…
Meclis bir araştırma komisyonu oluşturmalıdır…
Tüm devlet arşivleri açıklanmalıdır…
Açıklanmalıdır ki, dün yapılanların bugün ki temsilcileri gün yüzüne çıksın…
Arşivlerden bütün sağcılar, halk düşmanları bugünkü iktidarın tarihsel mirasçıları herkes çıkacaktır…
Ama emin olun, bu ülkenin ilericileri-devrimcileri çıkmayacaktır…
Bu ülkenin ilericileri, devrimcileri her dönemde ezilen-zulüm gören oldular…
Onun için bu iktidar ne geçmişle yüzleşebilir, nede geçmişle hesaplaşabilir…
O geçmiş, onların geçmişidir, bizim değil…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları