Tarihsel Uzlaşma ve Kılıçdaroğlu
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş; “Asla bir araya” gelmezler denen ne kadar insan ve ne kadar politik çevre varsa Kılıçdaroğlu onları bir araya getirdi. Türkiye'nin bu ayrışma ve kutuplaşma tuzağını aşması gerekir.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri bitti ama tartışmaları bitmedi.
CHP kurultayı da bitti ama tartışmaları bitmedi.
Tartışmalar ne yazık ki meselenin özüne dair tartışmalar değil.
Tümüyle sonuçlarla sınırlı tümüyle kişilerle sınırlı bir tartışma.
***
Tarihsel Uzlaşma kavramı solun hafızasında yer alan önemli bir kavram.
Her ne kadar şimdi kimse hatırlamasa da bir dönem Avrupa ve Dünya solunun gündemini belirleyen bir tartışmaydı.
İtalya Komünist Partisi ve Lideri Enrico Berlinguer’in başlattığı tartışma bütün dünyanın gündeminde yer aldı.
Tarihsel Uzlaşma girişiminin İtalya için İtalya Komünist Partisi ve Hristiyan Demokrat parti için ciddi sonuçları oldu.
***
İtalya'da Komünist Partisi Avrupa'nın en güçlü ve kitlesel desteğe sahip partilerden biriydi.
İtalya'da iktidar partisi Hıristiyan Demokratlar kadar neredeyse oy alıyordu.
İkinci Dünya Savaşı'nda Faşizme karşı direnişin öncü gücü İtalya Komünist partisiydi.
Ancak İtalya'da aynı zamanda çok güçlü bir Hıristiyan Demokrat Parti vardı.
***
İtalya'da da dinsel siyaset veya dinin siyaset üstündeki etkisi güçlüydü.
İtalya siyasal olarak iki büyük kutupla ayrışmış durumdaydı.
Hıristiyan Demokratlar ve Komünistler arasında tarihsel geçmişten gelen güçlü bir ayrışma; güçlü bir kutuplaşma vardı.
Bu ayrışma ve kutuplaşma İtalya'nın zayıf duruma düşmesine yol açıyordu.
***
Berlinguer öncülüğünde İtalyan Komünist Partisi bu ayrışma ve kutuplaşmayı ortadan kaldırmak için harekete geçti.
Adına “Tarihsel Uzlaşma” dedikleri bir siyaseti bir programı ortaya koydu.
Özü; Hıristiyan Demokratlar ve Komünistleri İtalya'nın çıkarları için bir araya getirmekti.
Hıristiyan Demokrat parti lideri Aldo Moro’da buna olumlu cevap verdi.
***
Aldo Moro bu adımı hayatıyla ödedi.
Kaçırıldı ve öldürüldü.
Avrupa'nın İtalya'nın en güçlü Komünist Partisinin yerinde bugün yerler esiyor.
ABD ve NATO İtalya'da gladio eliyle süreci sabote etti; bu sürecin öncü güçlerini dağıttı.
***
Türkiye'de de bir tarihsel ayrışma ve kutuplaşma var.
Kurtuluş mücadelesinden ve Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren var olan bu ayrışma ve kutuplaşma bugün Türkiye'de en uç noktada yaşanıyor.
Bu ayrışma ve kutuplaşmanın yarattığı politik sonuçlarsa hep “sağ” partilerin birinci parti olmasına yol açmış durumda.
Çok partili hayata geçişten bu yana bu ayrışma ve kutuplaşma hep buna hizmet etmiş durumda.
***
Parti adları değişse de Türkiye'de sonuç hiç değişmedi.
Geçici dönemler hariç bu kutuplaşma ve ayrışma hep “sağ” partileri iktidar yaptı.
Şimdi ise bu ayrışma ve kutuplaşma siyasetini en iyi hayata geçiren AKP yıllardır bu sayede iktidarını koruyor.
AKP'nin yenilgisi ancak bu kutuplaşma ve ayrışma siyasetini yenmekle mümkün olabilirdi.
***
Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olunca bu gerçeğin bilincinde olarak hareket etti.
Kendisinin ve kurmaylarının bulduğu “çözüm” ise bu ayrışma ve kutulaşma siyasetinin kimi temsilcilerini CHP'ye transfer etmek oldu.
İlk seçimlerde “sağ”dan devşirilen isimler aday gösterildi.
Böylece bu kutuplaşma ve ayrışmanın aşılacağı zannedildi.
***
Ancak öyle olmadı.
Dimyata pirince giderken evde ki bulgurdan da olundu.
O isimler oy getirmediği gibi tam tersine oy kaybına neden oldu.
Ayrıca kutuplaşma ve ayrışmanın ortadan kaldırılmasına bir katkısı olmadı.
***
Kılıçdaroğlu her şeyi göze alıp Türkiye için bir “Tarihsel Uzlaşma” programı ortaya koydu.
Bunun için ilk adım Ekmeleddin İhsanoğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla atıldı.
Bu adımla hem MHP üzerinden milliyetçi seçmenle hem de Ekmeleddin İhsanoğlu üzerinden dindar muhafazakâr seçmenle “barışma” adımı atıldı.
Ancak başarılı olamadı; tam tersine hem CHP içinde hem de CHP dışında büyük tartışmaları beraberinde getirdi.
***
Kılıçdaroğlu hem parti içinden hem de MHP tarafından bu süreçte yalnız bırakılmasına rağmen bu “çizgiden” vazgeçmedi.
Ardından yine o dönemlerde çok büyük tepki çekmesine rağmen Saadet Partisi ve genel başkanı Temel Karamollaoğlu ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştı.
Özellikle Karamollaoğlu'na Sivas'taki olaylardan dolayı olan tepkiler Kılıçdaroğlu'na da yöneldi.
Ancak ne Kılıçdaroğlu ne de Karamollaoğlu geri adım atmadı.
***
Kılıçdaroğlu'nun daha sonra adına “Helalleşme” diyeceği adımları attı.
Türkiye'de ayrışma ve kutuplaşma konusu haline gelen ne varsa hepsiyle “yüzleşme” kararı aldı.
Türkiye için bir “Tarihsel Uzlaşma” ortamı oluşturmaya çalıştı.
Türkiye'nin ayrışan güçlerini bir araya getirmeye çalıştı.
***
Seçim sonuçlarından bağımsız olarak Kılıçdaroğlu'nun büyük başarısı budur.
Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirdi.
Türk milliyetçileriyle Kürt milliyetçisinin bir zeminde buluşturdu.
En dindar muhafazakâr Cami cemaatiyle en radikal laikçileri aynı zeminde buluşturdu.
***
“Asla bir araya” gelmezler denen ne kadar insan ve ne kadar politik çevre varsa Kılıçdaroğlu onları bir araya getirdi.
Bunun politik değeri ve kıymetinin ne oyla ölçülmesi mümkün ne de verilen milletvekilleriyle.
Bu adım Türkiye'nin geleceğini kazanma adımıdır.
Ne yazık ki ne CHP'liler ne de 6’lı masanın etrafındakiler bunun kıymetini-önemini anlamadılar.
***
CHP Kurultay tartışmaları ve Kılıçdaroğlu karşıtlığıyla bu yolu kapattı.
Daha da kötüsü “CHP'yi sağcılaştırıyorlar” söylemiyle süreci hiç anlamadığını gösterdi.
Sonuç itibarıyla da bırakın altılı veya 16’li masa kurmayı herkesle “savaş ilanı” durumuna geldi.
En yakın paydaşlarıyla bile ayrışır hale geldi.
***
Kılıçdaroğlu'nun “Helalleşme” diye özetlediği Tarihsel Uzlaşma bir taviz veya bir takiyye değildi.
Kılıçdaroğlu'nun “Helalleşme” diye özetlediği Tarihsel Uzlaşma birkaç oy daha fazla alma girişimi değildi.
Kılıçdaroğlu'nun “Helalleşme” diye özetlediği Tarihsel Uzlaşma bir seçim taktiği değildi.
Kılıçdaroğlu'nun “Helalleşme” diye özetlediği Tarihsel Uzlaşma Türkiye'nin geleceğini kazanma girişimiydi.
***
Türkiye'nin bu ayrışma ve kutuplaşma tuzağını aşması gerekir.
Türkiye'nin en temel sorunu budur.
Bu sorun aşılmadan Türkiye normalleşemez.
Bu sorun açılmadan Türkiye demokratikleşemez.
***
Ayrışma ve kutuplaşma tuzağını aşmanın yolu Türkiye'nin kendi sorunlarıyla yüzleşmesidir.
Ayrışma ve kutuplaşma tuzağını aşmanın yolu Türkiye'nin helalleşmesidir.
Ayrışma ve kutuplaşma siyasetine karşı Türkiye'nin bütün renklerini birleştiren bir siyasete ihtiyaç var.
Kılıçdaroğlu'nun siyasetinin önemi seçim sonuçlarından bağımsız olarak buradadır.
www.istanbulgercegi.com Genel Yayın Yönetmeni İmambakır Üküş
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları