İmambakır Üküş; Recep Tayyip Erdoğan’ı bir iktidara taşıyanlar bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz diye hesaplar yapıyorlar…
Recep Tayyip Erdoğan’ı bir iktidara taşıyanlar bugün Recep Tayyip Erdoğan’dan nasıl kurtuluruz diye hesaplar yapıyorlar…
Çok uzun bir süredir Recep Tayyip Erdoğan’sız bir AKP mümkün mü sorusunun cevabı aranıyor…
Otoriter ve baskıcı kimliği daha da öne çıkan Recep Tayyip Erdoğan’sa hem AKP’yi “ayakta” tutmak hem de “denetim”de tutmak için mücadele ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan, artık yalnız ilerici – demokratik güçlere karşı değil; dün birlikte yola çıktıklarına karşı da mücadele etmek zorunda…
***
AKP’nin “
kuruluşu” ve “
iktidar” oluşu, küresel sermayenin özellikle ABD’nin Ortadoğu operasyonları için bir “proje”ydi…
Aynı şekilde, Recep Tayyip Erdoğan da bu “proje” içinde “parlatılmış” bir “lider”di.
Saddam’ın yıkılması ve Irak’ın işgali için Ecevit Hükümeti’nin yıkılması gerekiyordu…
Irak’ın işgaline karşı yükselecek tepki ortadan kaldırılacak bir “ılımlı İslami” iktidara ihtiyaç vardı…
Küresel güçlerin müdahalesiyle; bu güne kadar bir araya gelmemiş tüm “siyasi aktörler” AKP “proje”sinde bir araya getirildi.
***
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve İsrail’in tam desteğiyle iktidar oldu…
Bütün iktidarları boyunca da AKP ve Recep Tayyip Erdoğan küresel güçlerin her isteğini koşulsuz yerine getirdi.
Ancak buna rağmen küresel güçlerle de Recep Tayyip Erdoğan’ın yolları ayrışmaya başladı.
Türkiye bir Ortadoğu ülkesi değil; dolayısıyla “
hukuk”u ve “
demokrasi”yi tamamen ortadan kaldırarak yönetmek mümkün değil…
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan ise her geçen gün daha da otoriterleşti; daha da baskıcı hale geldi…
***
Başta ABD olmak üzere tüm küresel güçlerin Ortadoğu planlarında “
değişiklik” olmak zorunda oldu.
Suriye’de direniş ve Esad’ın yerine desteklenen “
İslamcı terör” grupların vahşeti dünyada dengeleri değiştirdi…
Ayrıca ve daha önemlisi ABD’nin İran’la “
uzlaşma”sı Ortadoğu’daki tüm planların değişmesini zorunlu kıldı…
ABD’nin müttefikleri Katar ve Suudi Arabistan, bu “
zorunlu” değişime hızla ayak uydururken; AKP ve Recep Tayyip Erdoğan buna ayak uydurmada başarılı olamadı…
***
ABD, Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte Mısır’daki darbeci iktidarı desteklerken AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hala ABD’nin bir önceki desteklediği Mursi’yi desteklemeye devam ediyor…
Aynı şekilde ABD, Suudi Arabistan ve Katar Suriye politikalarını yeniden ”
revize” ederken; AKP ve Recep Tayyip Erdoğan hala ilk günkü “
işgal” politikalarında “
ısrar” ediyordu…
ABD, Katar ve Suudi Arabistan IŞİD’le ve diğer terör örgütleriyle ilişkilerini keserken veya en aza indirirken ; AKP ve Recep Tayyip Erdoğan bütün örgütlerle bir şekilde ilişkileşmeye devam ediyor…
***
Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları da Recep Tayyip Erdoğan ve küresel güçler arasında bir “
ayrışma” noktası oluşturdu…
Türkiye’de siyaset kurumunun olanaklarıyla “
haksız servet edinme” iddiaları çok güçlü bir şekilde ortaya çıktı…
Bu iddiaları araştırıp; hukuk yoluyla çözüm bulmak yerine AKP ve Recep Tayyip Erdoğan bu “
iddia”ları ortaya atanların üzerine gitti.
Haklarında yolsuzluk ve rüşvet iddiaları olan siyasilere ve bürokratlara AKP ve Recep Tayyip Erdoğan sahip çıktı…
***
Recep Tayyip Erdoğan kendisi ve yakınları hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet iddialarını bırakın soruşturulmasına izin vermeyi bu iddia sahiplerine karşı her türlü baskıyı gerçekleştirdi…
Hakim ve savcılar görevlerinden alındı…
Polisler görevlerinden alındı ve sürgün edildi…
Bu konuları dile getirenler hakkında davalar açıldı.
***
Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcı ve otoriter yüzü esas olarak Gezi Direnişi’yle birlikte iyice açığa çıktı…
Yaşama ve çevreye sahip çıkmak için alanlara çıkanlara karşı inanılmaz bir şiddet uygulandı…
Dünyanın en barışçıl gösterileri polis şiddetiyle bastırıldı…
Polis şiddeti sonucu çok sayıda insan hayatını kaybetti; çok sayıda insan yaralandı…
Bütün bu polis şiddetini Recep Tayyip Erdoğan aleni bir şekilde sahiplendi…
***
Küresel güçlerin “
AKP’nin yenilenmesi” ve “
Recep Tayyip Erdoğan’sız bir AKP” girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı…
Recep Tayyip Erdoğan; bütün girişimleri boşa çıkardı…
Bu girişimler içinde olan veya bir şekilde destek olan herkesin AKP ile ilişkilerini kesti…
Başta Abdullah Gül olmak üzere, AKP’nin kuruluşunda yola çıktığı neredeyse herkesi AKP’nin dışına itti…
AKP’yi kendisine “
biat” eden bir parti haline getirdi…
***
Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri sonrası koalisyona izin vermemesi ve “
koalisyon intihar olur” demesinin esas sebebi, AKP içinde olabilecek “
ayrışma”ya yönelik bir tavırdır…
7 Haziran’da AKP’den çok Recep Tayyip Erdoğan yenilmiştir.
Oluşacak bir koalisyon sürecinde AKP’yi “
tek parça” tutmanın mümkün olmadığını gördüğü için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’yi 1 Kasım seçimlerine zorlamıştır…
***
Küresel güçlerin öne çıkacağını ümit ettikleri AKP içindekilerin siyasi korkaklıkları nedeniyle AKP’de ‘’yenilenme’’süreci 1 Kasım seçimleri sonrasına ertelenmiştir …
1 Kasım seçim sonuçları aynı zamanda AKP üstündeki Recep Tayyip Erdoğan hegemonyasının geleceğini de belirleyecektir…
AKP’nin “
yenilenmesi” ve Recep Tayyip Erdoğan “
hegemonyası”ndan kurtulması için de AKP’nin kaybetmesi gerekiyor…
1 Kasım’da vereceğimiz oylarla yalnızca Türkiye’nin geleceğini oylamış olmayacağız…
1 Kasım’da vereceğiniz oylarla hem AKP’nin geleceğini hem de Recep Tayyip Erdoğan’ın geleceğini oylamış olacağız…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni