Türkiye’de sporla ilgilenen, özellikle futbolla ilgilenen herkes, her zaman “şike”den bahseder.
Türkiye’de sporla ilgilenen, özellikle futbolla ilgilenen herkes, her zaman “şike”den bahseder.
Futbol geyiğinin vazgeçilmez unsuru hep “şike”dir. Hakemlerin “ayarlanması” dır…
Futbol, sözcüğünün geçtiği her yerde, aynı zamanda “şike” ve “mafya” sözcükleri de sıralanır…
Futbolda mafya, şike olgusu sıradan, genel bir kabul görünümündedir…
* * *
Spor artık, yalnızca spor değil; kocaman bir endüstri, koca bir rant alanıdır.
Spor kulüpleri, artık borsada yer alan güçlü ekonomilere sahip, ayrıca önemli bir sosyal güce sahipler…
Herkes, ama herkes bu güce sahip olmak, bu gücün ekonomik ve siyasal-sosyal imkanlarından yararlanmak istiyor…
* * *
Özellikle dünya çapında büyük bir kumara dönüşen bahis oyunları, sporda büyük ve yeni rant alanları açtı…
* * *
AKP, 8 yıldır iktidar… 8 yıldır da, bu sorunlar var olmasına ve sürmesine rağmen, bu alanda hiç bir şey yapılmadı.
Neden şimdi? Bunun çok çeşitli nedenleri sayılabilir.
* * *
AKP, her alanda sermayenin yeniden yapılandırılması sürecini yaşatıyor.
Özellikle İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin el değiştirmesiyle başlayan süreç, bugün zirve noktasınaulaşmış durumda. (Bu süreç her yönüyle kapsamlı olarak ele alınmalıdır.)
Ekonominin çeşitli alanlarında yaşanan sermayenin el değiştirmesi veya yeni sermaye gruplarının oluşumu sürecine şimdi de spor eklenmiştir…
Spor alanında yaşanan yolsuzluklar, şike ve mafya ilişkileri de bu alanın temizlenmesine, AKP yandaşlarının bu alanda egemen olmasına izin veriyor.
* * *
Spor kulüpleri yöneticileri, siyasi iktidarla çeşitli kamu ihaleleri dolayısıyla zaten bağımlı, bağımsız hareket edemez durumda…
Şimdi, artık yürütülen operasyonlarla daha çok MHP ve CHP’yle ilişkili spor dünyası tam tasfiyeye uğrarken, uzun zamandır spor alanına yatırım yapan cemaatçi yapılanmalarında önü açılmıştır…
İşin daha kötüsü, kamuoyunun bunu “doğal” karşılaması, Aziz Yıldırım tutuklandığında, hemen herkesin FB’nin başına Ülker grubunun sahibi Murat Ülker’in geleceğini ilan etmesidir.
Temiz bir lig için mücadele edilmeli, sporda mafya ve yolsuzluğun önüne geçilmelidir…
Takımları için bin bir fedakarlığa katlanan tarafların temiz duyguları, ranta kurban edilmemelidir.
Ancak, temiz bir lig adına sporda cemaatçi örgütlenmenin önünde engelleri kaldırıp, spor dünyası cemaatlere teslim edilmemelidir…
* * *
Eğer iktidar temiz spor temiz lig istiyorsa, önce Ankara’dan, Melih Gökçek’ten başlamalıdır…
Aksi, hiçbir samimiyeti olmayan ve sporda cemaatçi yapılanmaların önünü açmak için yapıldığı iddialarına güç verir…