İmambakır Üküş; Haydi, Hayri İnönü soy adına güvenmesinde sen neye güveniyorsun Veli Ağbaba. Murat Hazinedar’la ve Sarıgül’lere kurduğun 'özel' ve 'yakın' ilişkiye mi?
Şişli belediyesinde “kriz patlak verdi…
Tüm Türkiye Sarıgül’lerin “gerçek” yüzünü görme fırsatı yakaladı…
Medyanın “şişirdiği” Sarıgül “balonu” bir kez daha patladı…
Daha önce 30 Mart seçim sonuçları Sarıgül’ün “balon”unu patlatmıştı…
“Çare” olarak sunulan Sarıgül’ün “çaresiz” olduğunu 30 Mart seçimleri ortaya koymuştu…
***
CHP, göz göre göre bu “yangın”ın, bu “ateş”in içine itildi…
Sarıgül’ün geçmişine bakılsaydı, bugün yaşananların hiçte “sürpriz” olmadığını herkes görebilirdi…
Ama, gerek “İstanbul Sermayesi” ve “Beykoz Konakları”nın baskısı…
Ama, gerek “merkez medya”nın baskısı…
Ama gerek CHP içinde Sarıgül’ün “özel ilişki” kurduğu MYK üyeleri, Parti Meclisi üyeleri ve milletvekilleri…
Ama, gerek “ulusal” ve “uluslar arası” ilişkiler ve “cemaat” bağlantıları…
Hepsi, Sarıgül”ü CHP’ye dayattı…
Ne yazık ki CHP bu “baskılara” karşı “direnemedi”…
***
İlk günden bu yana ısrarla söylediğimiz bir “şey” var…
“Sarıgül Projesi”nin aslında bir “AKP projesi” olduğudur…
Sarıgül; İstanbul’da “seçimleri anahtar teslimi AKP’ye teslim etme projesidir” dedik…
Sarıgül bütün seçim kampanyası boyunca “Kadir abi”sini hiç üzmedi…
Bazı yerlerde CHP’liler AKP’yi ve Kadir Abi”sini protesto edip, slogan atınca hemen Sarıgül, protestoları durdurdu…
“Başka partileri kırıcı söz ve sloganlar” söylemeyelim dedi…
Sarıgül; baştan itibaren “AKP’nin elinde rehin”di…
Farklı davranması mümkün değildi…
Ne demek istediğimi merak edenler TMSF dosyalarına ve Sarıyer’e bağlanan mahallelerdeki “imar dosyalarına” baksınlar ne demek istediğimi daha iyi anlarlar…
***
CHP’de “yerel yönetimlerden sorumlu” genel başkanlığı diye bir “makam” var…
Amaç; yerel yönetimlerde ortak bir program yürütmek ve denetlemek…
Ve yerel yönetimlerde ortaya çıkabilecek sorunları “çözmek”…
Malatya milletvekili ve “yap-sat”cı Veli Ağbaba 30 Mart yerel seçimlerinde sonraki “klasik” MYK” “revizyon”undan sonra, 30 Mart’ta CHP’nin Malatya’daki “başarı”larından dolayı “yerel yönetimlerden” sorumlu genel başkan yardımcısı ve MYK üyesi olarak “Atandı”…
Ancak, Veli Ağbaba bu “görevlendirmeyi” sanıyorum yanlış anlamış…
Veli Ağbaba, yerel yönetimlerde “fark” yaratacak bir “çalışma” veya ortaya çıkabilecek sorunlara “çözüm” oluşturma yerine belediye başkanlarıyla “özel” ve “yakın” ilişkiler kurma yoluna gitti…
Çok kısa dönemde belediye başkanlarıyla kurduğu “özel” ve “yakın” ilişkilerle ilgili yüzlerce “şehir efsanesi” ortaya çıktı…
***
Konak ve Muğla Belediyesinde, il özel idarelerinin kapatılmasıyla belediyelere devredilen bir çok işçiye belediyeler sahip çıkmadı…
Konak ve Muğla belediyeleri Özel il idaresinden “taşeron”da çalışan işçileri kapıya koydu…
CHP, bu işçilerin sorunlarına “çözüm” bulamadı…
Ardından Beşiktaş Belediye başkanı Murat Hazinedar Beltaş’ta çalışan işçileri sokağa attı…
CHP, Beltaş işçilerinin sokağa atılmalarını “görmedi”…
Beltaş işçileri, Konak ve Muğla’daki işçilerin aksine boyun eğmedi…
Beşiktaş belediyesinin işten attığı Beltaş işçileri direniş başlattı…
Aylarca işçiler Beşiktaş belediyesi kapısında “Direniş Çadırı” kurdular…
Her yerde seslerini duyurmaya çalıştılar…
Beşiktaş belediye başkanı Sarıgül’cü Murat Hazinedar, direnişçi işçilere yönelik yalanlar söyledi; iftiralar attı…
Şişli’den getirilen “zorbalar” direnişçi Beltaş işçilerine saldırdı…
“Yerel yönetimlerden sorumlu” Veli Ağbaba ne yaptı?
Yalnızca seyretti…
Tüm CHP’liler gibi…
Bırakın seyretmeyi Murat Hazinedar’la ve CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Beşiktaş belediyesindeki görevlerini “bıraksın” dediği Hüseyin Avni Sipahi ile birlikte “pozlar” verdi…
Marifetmiş gibi sosyal medya’da paylaştı…
***
Veli Ağbaba, Murat Hazinedar ve Sarıgül’cülerle kurduğu “özel” ve “yakın” ilişkilerden dolayı Beşiktaş’ta yaşananları “görmedi” ve “duymadı”…
Beltaş işçileri CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ulaştılar…
Beltaş Direnişi; kamuoyu desteği ve bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’nun doğrudan “müdahale”siyle çözüldü…
Ama Veli Ağbaba CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “talimat”larını Beşiktaş’ta “geçersiz” kıldı…
Uğur Gedik, 30 Mart seçimleri öncesi CHP Beşiktaş ilçe başkanıydı…
CHP genel merkezinin onayladığı ve imzaladığı/mühürlediği belediye meclis listesini Mustafa Sarıgül ve Murat Hazinedar’ın “isteği” üzerine değiştirerek ilçe seçim kuruluna verdi…
Uğur Gedik; “evrakta sahtecilik” suçundan CHP’den ihraç edildi…
Edildi de ne oldu?
Beşiktaş belediye başkanına “danışman” oldu…
“Evrakta nasıl sahtecilik yapılır” konusunda Murat Hazinedar”a danışmalık yapıyor…
Beşiktaş belediyesinde “odası” var…
Belediye altına “özel araba” vermiş…
Belediye Uğur Gedik”e “Özel şoför” vermiş…
Bir de maaşa bağlamış…
Peki, yerel yönetimlerden sorumlu Veli Ağbaba ne yapmış?
Görmemiş ve duymamış…
Ama birlikte yemeklere ve kahvaltılara katılmış…
***
Hüseyin Avni Sipahi, 17 Aralık “yolsuzluk “ ve “rüşvet” operasyonunda “çete reisi” olarak gözaltına alınmış…
Kim mi Hüseyin Avni Sipahi?
Hani o Muammer Güler, oğlu Barış Güler gözaltına alındığında telefonda sorduğu kişi?
Muammer Güler, oğlunun gözaltına alınmasıyla değil, “Hüseyin Avni Sipahi’de gözaltına alındı mı?” diye sorduğu “kıymetli” kişi…
Hani Erdoğan Bayraktar’ın oğluyla birlikte “Ateş Tuğla” fabrikasının yerinin satışı ve imar durumunun değiştirilmesi karşılığı 27 milyon dolar alan kişi…
Hani o, “kovuşturmaya yer yok” diyen savcının “Evet, bu işler karşılığı bu paralar alınmış ama bizim yasalarımızda aracılık ve komisyonculuk suç değil” diyerek davasını kapattığı kişi…
İşte, bu Hüseyin Avni Sipahi “evrakta sahtecilik” yapılarak Büyükşehir meclis üyesi olmuştu…
Sonrasında, Beşiktaş belediyesinde “koordinatör” belediye başkan yardımcısı olmuştu…
Tıpkı Emir Sarıgül gibi…
Emir Sarıgül’de Şişli’de “koordinatör” belediye başkan yardımcısı olmuştu…
***
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hüseyin Avni Sipahi’nin bütün görevlerinden “istifa” etmesini istedi…
Bu amaçla hem Murat Hazinedar’a hem de Veli Ağbaba’ya “talimat” verdi…
Verdi de ne oldu?
Koca bir hiç….!!!
Murat Hazinedar’da Veli Ağbaba’da bu “talimat”ı ne duydu, ne de gördü…
Hüseyin Avni Sipahi, Beşiktaş’taki bütün görevlerinin başında…
Veli Ağbaba, Hüseyin Avni Sipahi ve Murat Hazinedar’ın “dostluk” fotoğrafları ise sosyal medyada…
***
İşte, Veli Ağbaba Şişli’de “sorunlar” ortaya çıktığında bundan dolayı görmedi ve duymadı…
Şişli Belediyesini “şehir eşkıyaları” bastığında ve belediye çalışanlarını dövdüğünde görmedi ve duymadı…
Şişli belediye başkanı Hayri İnönü ve eşi “şehir eşkıyaları” tarafından tehdit edildiğinde görmedi ve duymadı…
Damadı Şişli’de Sarıgül kontenjanından Meclis üyesi Aydın Ayaydın, Şişli belediye başkanı Hayri İnönü’ye “kumpas” kurduğunda görmedi ve duymadı…
Mustafa Sarıgül, tehditle Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü’den “istifa mektubu” aldığında görmedi ve duymadı…
Hiç alakası olmamasına rağmen; yetkisi ve sorumluluğu olmayan İstanbul Milletvekili İhsan Özkes “arabulucu” olduğunda ve “istifa mektubunu yaktığında” Veli Ağbaba yine görmedi ve duymadı…
Sarıgül’lerin hiçbir yaptığını görmeyen ve duymayan Veli Ağbaba çok “sert”(!) bir açıklama yapmış…
Ne demiş?
“Kimse soyadına güvenmesin” demiş…
Bu İsmet İnönü’nün torunu Hayri İnönü’ye…
Gerçekten çok “korktuk”!!!
Haydi, Hayri İnönü soy adına güvenmesinde sen neye güveniyorsun Veli Ağbaba…
Murat Hazinedar’la ve Sarıgül’lere kurduğun “özel” ve “yakın” ilişkiye mi?
***
Veli Ağbaba, belediyelerle “özel” işlerle uğraşacağına dön bir Malatya’ya bak…
10 Ağustos’ta Tayyip Erdoğan, Türkiye ortalamasının çok üstünde bir oy almış…
Tayyip Erdoğan %70.27…
Ekmeleddin İhsanoğlu %24.42 oy almış…
30 Mart seçimlerinde Malatya’nın hali ortada…
Malatya merkezde AKP %61,8 CHP ise%17,8 oy almış…
Yine Malatya’da il genel seçimlerinde durum AKP %60,8 CHP ise %19,1 oy almış…
2011 seçimlerinde ise AKP %68,50 oy almış…
CHP ise %19.65 oy almış…
Geçen bu sürede CHP oy kaybetmiş…
AKP’de oy kaybetmiş…
Oyunu Malatya’da yükselten parti MHP ve HDP oy almış…
***
Şiişli “krizi” patlak verdiğinde siz hiç Veli Ağbaba’yı “sorun” çözmek için bir çaba içinde gördünüz mü?
Şimdi, Sarıgül’ler “batağa” saplandığında ortaya çıkıyor…
Ve Hayri İnönü’yü “tehdit” ediyor; “soyadına güvenme” diyor…
Bu tip durumlarda İsmet İnönü ne diyordu…
“Hadi canım sende”…
İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni