'Yeni' CHP'den geriye ne kaldı?
İmambakır Üküş yazıyor, ''Yaptığı tercihler, CHP liderinin hiçbir 'yenilenme' ve 'değişim' yapacak 'cesaret'inin olmadığını göstermiştir''...
CHP, uzun bir zamandır sancılı bir ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ süreci yaşıyor…
Ya da kamuoyu, CHP’de böylesi bir sürecin yaşandığını sanıyordu…
34. Olağan Kurultay sonuçları ve Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı, ‘yeni’ MYK aslında her şeyin bir ‘sanma’dan ibaret olduğunu gösterdi…
Gerçek, olduğu gibi ortada…
***
CHP’de yaşayan her ‘canlı’ organizma gibi, değişim ve yenilenmeyle karşı karşıya…
Her şey değişiyor…
Ve değişecek.
Zaten CHP’de ‘değişim’ ve ‘yenilenme’nin partisidir.
CHP’nin kuruluşunu var eden koşullar, o zamanki ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ ihtiyacıdır.
Bu ihtiyacı doğru tespit eden ve gereklerini yerine getirenler, ‘yeni’ Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdular…
CHP, hem bu
sürecin ürünü hem de bu sürecin örgütleyicisidir.
Kuruluşun ve kurtuluşun partisi olarak 1946’da ‘çok partili demokrasi’ye de geçişi CHP örgütlemiştir…
***
Dünyanın ve Türkiye’nin değişen koşullarında yaşanan toplumsal altüstlüklerden CHP de nasibini almış yine ‘sancılı’ bir ‘değişim ve yenilenme’ sürecinin içine girmiştir…
İlk adım, İsmet İnönü’den gelmiştir.
CHP, kendini ‘ortanın solu’ olarak tanımlamıştır.
Ancak başlanan ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ süreci burada durmamış, bütün hızıyla devam etmiştir.
Bülent Ecevit öncülüğünde başlayan yeni süreç, sonuçta efsanevi isim İsmet İnönü’nün CHP genel başkanlığını bırakmasına yol açmıştır…
***
O tarihten bu güne CHP’de hep ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ sancısı ve arayışları yaşanmıştır…
***
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığına yol açan süreçse, tam tersi bir noktadan başlamıştır.
Kılıçdaroğlu’nu CHP’de yaşanan bir ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ ihtiyacı genel başkan yapmamıştır.
Ya da Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’a karşı bir muhalefet hareketinin temsilcisi olarak çıkmamıştır.
Tam tersine, genel başkanlığına varıncaya kadar geldiği bütün görevlere Deniz Baykal ve Önder Sav tarafından getirilmiştir.
Bu nedenle de ne Kılıçdaroğlu’nun elinde ne bir ‘değişim’ ve ‘yenilenme’ programı vardır.
Ne de süreç içinde mücadelede ortaya çıkmış bir ‘ekip’ veya ‘kadro’ vardır.
Bunlardan ‘yoksun’luk, hem ilkesel yönelimde hem de ‘kadro’ seçiminde hep ‘gel-git’lerin yaşanmasına sebep olmuştur.
***
Kılıçdaroğlu, uzun bir zamandır içini net olarak doldurmasa da dillendirdiği ‘yeni CHP’ ve ‘değişim’ ‘yenilenme’ iddialarından fiilen vazgeçmiştir.
Yaptığı tercihler ve ortaya koyduğu kadrolar, CHP liderinin hiçbir ‘yenilenme’ ve ‘değişim’ yapacak ‘cesaret’inin olmadığını göstermiştir.
Eğer sizin ‘yenilenme’ ve ‘gençleşme’ dediğiniz, eğer sizin ‘değişim’ dediğiniz buysa, ‘eski’ nasıl bir şey oluyor anlamak mümkün değil…
Kadroya bakın, ne dediğimi anlarsınız…
***
Sanıyorum, Kılıçdaroğlu’nun ‘değişim’den bahsettiği Ayten Kayalıoğlu ve M. Zeki Gündüz’ü listeye almamak…
Her şeye rağmen listeyi delip, seçilme başarısı gösteren Birgül Ayman Güler’i MYK dışında tutarak cezalandırmak…
Bu mu ‘değişim’ ve ‘yenilenme’…
***
CHP’yi son iki yıldır ‘varlığı-yokluğuyla’ hep gerilim ve kriz partisi haline getirenlere dokunma…
CHP’de ‘çeteler var’ diyenlere dokunma…
CHP’yi ‘dizayn’ edeceğim diye felç edenlere dokunma…
Hiçbir ideolojik ve politik ayrılığı olmayan yalnızca parti içi iktidar ve çıkar çatışmasından CHP’yi kamuoyunda zor durumda bırakanlara dokunma…
Başarısızlığı tescilli kadroları, aynen koru…
Sonra da ‘değişim’ ve ‘yenilenme’den bahset.
‘Hadi, canım sen de’
İmambakır Üküş
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları