Tarih:
27.07.2017
Aparatlar hazır!
Şık'ın savunmasını bitirirken kullandığı ''Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet'' ifadesi, Abdülhamit döneminin günümüze kadar yansıyan sloganıydı. Bu slogan elbet tarihimize onur getirmiyordu...
İstanbul’da 18 bin taksi, yaklaşık 40 bin taksici var. İstanbul Belediyesi, kısa adı (İTAKSİ) olan İstanbul Taksi uygulamasıyla bütün taksilere içeriyi gösteren kamera şartı getirdi. “Yolcunun güven ve huzuru” gerekçesiyle başlatılan bu uygulamada kullanılacak aparatları İstanbul Büyükşehir Belediyesi tanesi 400 dolara Çin’den ithal ediyor. Ancak aparatlar için taksicilerden herhangi bir para talep etmiyor, onun yerine günlük hasılatın yüzde 5’ini istiyor. Yılda 200 milyon lira civarında bir meblağ oluşturacak bir para belediyenin açıklamasına göre taksicilerin eğitiminde kullanılacak. Taksiciler müşteriyi tedirgin edeceği gerekçesiyle aparatı taktırmak istemezken belediye de “Aparatın yoksa ruhsat yenileme de yok” diyerek tehdit silahını kullanıyor. Şu ana kadar 18 bin taksiden sadece 900’ünün aparat taktırdığı bilgisini verdikten sonra geliyoruz CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın dün ileri sürdüğü iddialara:“Bu aparatların çalışması için yazılım konması gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi çok büyük para tutan bu işi 2015 yılında, aynı yıl kurulmuş TAM adlı firmaya verdi. Ancak hangi koşullarla verdiği her nedense sır gibi saklanıyor. Firmanın sahibi geçen döneme kadar yıllarca AKP milletvekilliği yapmış Hüseyin Tanrıverdi’nin oğlu.”
Ayrıca... Görüntü kayıtları nerede ve ne kadar süreyle saklanıyor, daha sonra imha ediliyor mu, birtakım yerlere servis yapılıyor mu, bunlar da belli değil.
Savunmalar...
Cumhuriyet Gazetesi davasının dünkü üçüncü gününe savunmalarla devam edildi...
>FETÖ üzerine iki kitap yazmış bu yüzden hapis yatmış ancak yine FETÖ'cülükten yargılanan Ahmet Şık'ın savunması hayli ağırdı.
Ahmet Şık yargıyı topa tutarken sözünü esirgemedi:
"Bugünkü yargının cemaat yargısından farkı yok" dedi mesela...
Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın sergilenen fotoğrafı ise bizzat kendisinin sözlerinden alınmıştı...
"24 Mart 2011’de Meclis’te yaptığı konuFethullah Gülen’den “Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymet, bilge bir insandır. Herşeyi açıktır” diye bahseden Bozdağ, 9 Haziran 2012’de de “Muhterem Hoca Efendiye Antalya’dan selamlarımı iletiyorum” mesajını Twitter hesabından paylaşan kişidir. 15 Şubat 2012’de de CNNTURK televizyon kanalında katıldığı bir programda, “Yargıda cemaat örgütlenmesi var mı?” sorusunu “böyle bir şey mümkün olmaz” diyerek yanıtlayan da Bekir Bozdağ’dır."
Ahmet Şık'ın 15 Temmuz değerlendirmesi şöyleydi:
"Fethullah Gülen’in idealize ettiği devlet, toplum ve fert modeli 15 Temmuz kalkışması sonrasında hayata geçirilmiş oldu, İşte bu nedenlerle Gülen Cemaati’nin en büyük yenilgisi olan 15 Temmuz Kalkışması, aynı zamanda en büyük zaferidir..."
Şık'ın savunmasını bitirirken kullandığı "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" ifadesi, Abdülhamit döneminin günümüze kadar yansıyan sloganıydı. Bu slogan elbet tarihimize onur getirmiyordu...
CİHAT
Kemal Kılıçdaroğlu’nun önceki gün yaptığı grup toplantısında hiç ağzına almadığı dört önemli sözcük:
“Müfredat, cihat, evrim, laiklik...”
Evet Türkiye’deki ana sorunların hepsi birbirinden önemli... Ama en önemlisi Laik Cumhuriyet’in İslam Devletine dönüştürülmesi için atılan adımlar...
Laik eğitimden şeriat eğitimine geçilmesi.. Gelecek nesillerin zihin kimyasının değiştirilmesi.. Kitaplarda Atatürk ile ilgili konular azaltılırken 15 Temmuz, cihat gibi konuların çoğaltılması...
Ne demek cihat: Din uğruna savaş...
Yarınlara “Türk istiklal ve Cumhuriyeti’ni koruyacak” gençler yerine IŞİD kafasında bir gençlik hazırlanıyor...
Kemal Bey geç de olsa artık fark etmeli, laikliğin tehlikede olduğunu!
“Çok iş, az laf” diye milletvekillerinin konuşma süresi düşürülecekse iktidarın televizyonlardaki konuşma süresi de 3 dakikaya indirilsin!
***
Yunanistan Cumhurbaşkanı
Türk adalarına Yunan bayrağı dikiyor.
Mescid-i Aksa kutsal da Türkiye’nin adaları kutsal değil mi?
G.E
ALİ- EV!
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in yandaş gazetecilere ev hediye ettiğini okuduklarında bizim yandaşların ilk düşündükleri şey ne olmuştur, dersiniz... Bir bölümü, “Keşke bizimkiler de Aliyev gibi kadir - kıymet bilir olsalar” diye hayıflanmış...
Bir bölümü ise haline şükretmiş:
“Bizimkiler de sağ olsun işsiz kalan yandaşa köşe yazarlığı buluyor, rüyasında göremeyeceği maaşlar verdiriyor. Dünyayı beleşten gezdiriyor... Kimimizi de bankalardan ucuz kredi kullandırarak yalı sahibi yapıyor” diye içinden teşekkür etmiştir.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları