Tarih:
28.02.2016
Atatürk’e hicviye!
Melih Aşık; Atatürk’ün en yakınındaki gazeteci, Falih Rıfkı Atay yazıyor...
Atatürk’ün en yakınındaki gazeteci, Falih Rıfkı Atay yazıyor...“Bir öğretmen Atatürk aleyhinde kötü şiir yazmıştı. Kendisini hizmetten çıkarmışlardı. Öğretmen yeniden kadroya girmek için dört bir yana başvuruyordu. Bir gün Bakan’ın yanına gitti. Ehliyetli de bir gençti. Bakan:
- Oğlum, dedi, hakkınızda biz hiçbir şey yapamayız.
- Niçin yapamazsınız?
- Oğlum suçun Atatürk’ün şahsına ait. Biz karar veremeyiz.
- Öyleyse ben Atatürk’ün karşısına çıkacağım.
- Hele biraz bekle! Çok inatçı imişsin. Bana bir hafta sonra yine gel.
Bakan bir akşam sofrada Atatürk’e meseleyi açtı:
- Hani efendim, hakkınızda ağır bir hiciv yazan öğretmen vardı…
- Evet
- Af kanunundan faydalanarak yeniden öğretmen olmak istiyor.
- Öğretmen yapılmasına yasal bir engel var mıdır?
- Hayır, efendim!
- O halde niçin bana soruyorsunuz?
- İşlediği suç sizin hakkınızda…
- Aşk olsun sana!.. . Beni şahsi dargınlığım için kamu emirlerini yerine getirmenizden hoşlanmayacak kadar egoist mi sanıyorsun? Kendisini hemen ilk açılacak yere tayin ediniz.
(Falih Rıfkı Atay; Babanız Atatürk, sayfalar 120-121)
* * *
Atatürk’ün askerlik yıllarında kafasına şişe fırlatarak yaran bir askeri hekimin, O Cumhurbaşkanı olduktan sonra orduda göreve devam ettiğini yine Falih Rıfkı anlatır...
Büyük adamların bir sırrı da; kişisel duygu ve hırslarının üstüne çıkabilmesidir.
Taahhüt
* Müteahhitler bu ülkede her zaman ayrıcalıklı oldular.
Siyasi çevrelerde itibarları yüksektir! Sebebini bir milletvekiili dostumuz şöyle açıklamıştı:
- Bu mecliste iki tip adam var...
Müteahhitlikten geçinenler.
Müteahhitlerden geçinenler.
TZU
Milattan 500 yıl önce yaşayan Çinli bilge ve stratejist Sun Tzu diyor ki;
‘’Bütün savaşları çarpışarak kazanmak ustalık değildir; ustalık düşmanın direncini çarpışmadan kırmaktır... Bu nedenle usta liderler düşmanın birliklerine savaşmadan boyun eğdirir, şehirleri kuşatmadan ele geçirir, harekâtı uzatmadan krallığı ele geçirir.”
“ Generallik sanatının en üstün şekli düşmanın planlarını bozmaktır... En kötüsü ise şehirlere saldırmaktır.”
Bu satırları gönderen emekli general Nejat Eslen diyor ki:
“Güneydoğu’da güvenlik güçlerinin şehirleri sokak sokak, ev ev temizlemek zorunda kalması, bu harekâtın uzaması ve sürekli kayıplara yol açması askeri ve siyasi açıdan sorgulanmalıdır...”
Davutoğlu “3.2 milyar ağaç diktik” diyor.
Bu kadarı zaman ve mekân açısından olanaksız olduğuna göre
birileri çim ekip, devletten ağaç parası alıyor!
* * *
Türk tipi başkanlık sistemi nedir?
Başbakan gibi muhalefete sataşırken,
tarafsız Cumhurbaşkanı gibi saygı görmek…
Akif Kökçe
Hayatın tadı yok!
Bazı mezarlıkların kapısında “Her canlı ölümü tadacaktır” yazıyor...
Ama hiçbir yerde “Her canlı hayatı tadacaktır” yazmıyor..
Çünkü yaşadığımız ülke böyle bir ilham vermiyor.
Bir yanımız Ege, Akdeniz, İstanbul...
Bir yanımız Cizre, Silopi, İdil...
Bayrağa sarılı tabut başlarında asker selamı veren kadınlar..
Tabutlara son kez ellerini yüzlerini süren yavrular...
Ağlamasınlar diye diye ağlatılan analar...
Bir tabut, yanında 7 günlük bebek ve yanında haber:
“Jandarma Astsubay Ömer Koca Şırnak’ta önceki akşam sivil çıktığı çarşıda PKK’lı teröristler tarafından şehit edildi. Astsubay Koca bebeğini yalnızca bir kez görebilmişti...”
O bebek yarın büyüyünce babasını soracak. Alacağı cevaba bir türlü anlam veremeyecek...
- Baban sen daha 7 günlükken şehit oldu yavrum...
Babası, subay ya da polis üniformalı bir fotoğraftan ibarettir artık.
Tabutlar teker teker mezarlıklara taşınıyor. Babasız çocuklar oradan geriye yetim dönüyor.
Neden ölümü tadıyor bu yiğit delikanlılar?
Evlerine ekmek götürmek adına...
Savaş politikasına hizmet adına...
Ötesinde hiçbir amacı yoktur.
Hayatı tatma hakkı, büyüklerimiz tarafından...
Ölümü tatma hakkına dönüştürülmüştür.
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları