Boşluk nerede?
Melih Aşık; Sadece Çiftlik Bank’ta 80 binden fazla kişi 500 milyon liradan fazla dolandırıldıktan sonra devlet, daha doğrusu devleti yönetenler harekete geçti, Çiftlik Bank ve benzeri kuruluşları denetlemeye başladı.
İyi de bu dolandırıcılık olayı aylar hatta yıllardır sürerken halkımızın tabiriyle “Devlet nerede”ydi? Bu vurgunu niye görmedi? Mevzuat mı yetersizdi? Sermaye Piyasası Kurulu’nda uzun yıllar uzman olarak çalışmış dostumuzun bu soruya yanıtı:
- Mevzuatımızda boşluk yok. Türk Ticaret Kanunu’nun 552. maddesi ile Bankacılık Kanunu’nun 150. maddesi gayet açık. Her iki kanunun öngördüğü koşulları taşımadan halktan hangi yol ve yöntemle olursa olsun para toplamak yasaktır. Bankacılık Kanunu’na göre bunun cezası üç yıldan beş yıla kadar hapis ile beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Bu dolandıcılıktan Sermaye Piyasası Kurulu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı derece derece sorumludur.
- Mevzuatta boşluk yoksa bu toplu dolandırıcılık nasıl gerçekleşebildi?
- İktidar, kendi çıkarı uğruna devletin denetim mekanizmalarını neredeyse çökertti. Asıl sebep bu. Ha, o arada kimi menfaatler karşılığı bilinçli olarak göz yumulması da muhtemeldir. TBMM’de Çiftlik Bank ile ilgili soruşturmaya AKP oylarıyla izin verilmemesi de ilginçtir.
İnekbank faizi!
Çiftlik Bank ve benzeri kuruluşların sayısı 60’ı geçmiş durumda. Hakkında şikâyet olmayanlar hâlâ çalışıyor.
Sütbank ve benzerleri şöyle çalışıyor. 6 bin lira yatırıyorsunuz, 1 inek satın alarak sisteme giriyorsunuz. Firma aylık 130 litre süt parası garanti ediyor. Yılda 10 ay ödeme yapılıyor. Süt bedeli Ulusal Süt Konseyi verilerine göre (şu anda 1 lira 30 kuruş) hesaplanıyor. Bir yılda 1300 kilo sütün bedeli (169 x 10 ay = 1.690 TL.) oluyor...
6 bin lirayı yüzde 10 net faizle bankaya yatırsanız 600 TL faiz getirir.
Sütbank iyi faiz veriyor... Ne var ki bu saadet sonsuza kadar sürmüyor.
İneklerden bu kadar verim alınabilseydi ülkemizde hayvancılık çöker miydi?
İnekler sadece varsayım ise... O zincir de elbet bir yerde kopacaktır...
GENEL
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Abdullah Akın, geçen ay üniversitenin televizyonunda “1924 yılında Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler olduğunu” iddia etmişti.
CHP Bursa Milletvekili Dr. Ceyhun İrgil
Bursa Valiliği’ne bu iddianın doğruluğunu sordu.
Vakıflar Bölge Müdürlüğü yaptığı açıklamada “Camilerin genelev olarak kullanıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanmamıştır” dedi...
Bu yalancı öğretim üyesi mi? Hâlâ görevde... Bu yalanları ders diye aktarmaya devam ediyor.
UBER
Bizim taksiciler Uber’le bu şirketin şoförlerini döverek mücadele ediyor!
Oysa dünya bir başka dünya artık...
Çin’de kurulan rakip firma DİDİ, Uber’i çoktan geride bıraktı.
Yakında bizim piyasaya da girebilir.
Uber’in üstünlüğü teknolojik özelliklerinden ileri geliyor.
Cep telefonundan araç çağırıyorsunuz. O anda ne kadar bekleyeceğiniz, gideceğiniz yere kaç dakikada varacağınız, kaç lira ödeyeceğiniz ekranda görünüyor. Bizim şoförlerin ise sizi hangi yoldan kaça götüreceği çoğu zaman belirsiz.
Bu kafayla geride kalmaya mahkûmsunuz.
Hawking
“Fark ettim ki her şeyin önceden yazıldığını ve bizim onları değiştirmek için hiçbir şey yapamayacağımızı iddia eden insanlar bile karşıdan karşıya geçmeden önce yolun iki tarafına bakıyor.”
Stephan Hawking
KAHVE
ABD'nin Los Angeles kentinde bir mahkeme, kahve zinciri Starbucks ile üç kahve şirketinin daha, ürünlerine kanser uyarısı koyması gerektiğine hükmetti.
Bu firmalar, kahvenin kavrulması aşamasında oluşan kimyasal bileşiklerin insan sağlığına tehdit oluşturmadığını kanıtlayamadılar...
Gıdalara yüksek ısı uygulanması sonucu ortaya çıkan Akrilamid, toksik ve kanserojen bir bileşik...
(NOT: Bizim sarı leblebi gibi kuru yemişlerde de kavrulmadan ileri gelen bu toksik madde bulunuyor olabilir mi? Olsa da kimin umurunda!)
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları