Tarih:
10.06.2014
Güneydoğu ısındı!
Melih Aşık; Hükümetin B Planı Abdullah Öcalan’a yalvarmak, C planı yine Öcalan’a yalvarmaktır...
Yaklaşık bir aydır Güneydoğu’dan gelen feryatları yazıyoruz... Kalekollara mal taşıyan kamyonlar yakılıyor,işçiler kaçırılıyor, askerimize ateş açılıyor, çocuklar dağa kaldırılıyor, yollar trafiğe kapatılıyor.Gerginleşen ortamın kan dökülmesine yol açacağı belliydi. Nitekim sonunda çatışma çıktı iki yurttaşımız hayatını kaybetti.
Tansiyonun yükselmesi üzerine İmralı’ya alelacele bir HDP heyetinin gitmesi (gönderilmesi) BDP Genel Başkanı Demirtaş’ın geçenlerdeki sözünü anımsatıyor:
- Hükümetin B Planı Abdullah Öcalan’a yalvarmak, C planı yine Öcalan’a yalvarmaktır...
Hükümet, başı sıkışınca çare olarak Öcalan’ı görüyorsa politika olarak sıfırı tüketmiş demektir.
Bu noktaya gelineceği tabii ilk günden belliydi... Bu sütun dahil pek çok yerde yazılıp çizildi... Bir terör örgütü silahı elinden bırakmadan onunla barış müzakeresi yapılmaz... Silahlı adamla masaya oturursanız onun oyuncağı olursunuz... Nitekim olundu. PKK ben kalekol istemiyorum yapmayacaksın, diyor... Elbet kalekollarda yasa ve insan haklarına uygulama yapılırsa hep birlikte karşı çıkarız. Ancak devletin bir noktaya karakol yapıp yapmaması PKK’nın iznine bağlanırsa bu farklı bir durum oluşturur... PKK artık kendisinde o yetkiyi de görüyor.
PKK sözde geçen yazın sonuna kadar silahını bırakıp sınırlarımızı terk edecekti. Tam tersine Güneydoğu’ya yerleşti... İktidar “barış süreci” diye diye halkı aldattı. Bakalım girdiği bu kapandan nasıl çıkacak?
Neden diplerdeyiz?
- Hükümetin B Planı Abdullah Öcalan’a yalvarmak, C planı yine Öcalan’a yalvarmaktır...
Hükümet, başı sıkışınca çare olarak Öcalan’ı görüyorsa politika olarak sıfırı tüketmiş demektir.
Bu noktaya gelineceği tabii ilk günden belliydi... Bu sütun dahil pek çok yerde yazılıp çizildi... Bir terör örgütü silahı elinden bırakmadan onunla barış müzakeresi yapılmaz... Silahlı adamla masaya oturursanız onun oyuncağı olursunuz... Nitekim olundu. PKK ben kalekol istemiyorum yapmayacaksın, diyor... Elbet kalekollarda yasa ve insan haklarına uygulama yapılırsa hep birlikte karşı çıkarız. Ancak devletin bir noktaya karakol yapıp yapmaması PKK’nın iznine bağlanırsa bu farklı bir durum oluşturur... PKK artık kendisinde o yetkiyi de görüyor.
PKK sözde geçen yazın sonuna kadar silahını bırakıp sınırlarımızı terk edecekti. Tam tersine Güneydoğu’ya yerleşti... İktidar “barış süreci” diye diye halkı aldattı. Bakalım girdiği bu kapandan nasıl çıkacak?
Neden diplerdeyiz?
İslamcı terbiye almış bir yazar olan Levent Gültekin, pazar günü Radikal 2’de dikkatle okunması gereken bir özeleştiri yazdı. Günümüzde iktidarda “dindar” lık iddiasıyla dindarlardan oy toplayan bir siyasi kadro var. Ancak ülke ahlak ve namus olarak dibe oturmuş, yolsuzluk ve hırsızlıkta tavan yapmış durumda. Levent Gültekin:
- İslamcılar olarak bir hasar tespit raporu çıkarmamız gerek, diyor... Yazısındaki bazı satırların altını çiziyoruz:
‘...Her yere “Huzur İslam’da” yazarken, İslamcılar olarak, toplumsal huzursuzluğun kaynağı haline geldik.’
‘... Bu iktidar döneminde hak, hukuk, adalet hiç olmadığı kadar yara aldı. “Biz onlar” ayrımı hiç olmadığı kadar derinleşti. Toplumun haysiyeti zedelendi, psikolojisi bozuldu. “Konuşan Türkiye”nin zerresi kalmadı, “alkışlayanlar ile yuhalayanlar” ilkelliğine mahkûm olduk. Özgürlükler daha da kısıtlandı. “Mahalle baskısı”nı geçtim, bir tek mahalle, tüm Türkiye’ye baskı yapar oldu. Komşuluk, arkadaşlık, dostluk; hepsi iflas etti. Vicdanı müsterih bir tek insan kaldı mı, merak ediyorum. Gururu kırılmamış bir tek vatandaşımız var mı? Dindar hükümet tarafından aşağılanmamış, onuru kırılmamış kim var?’
Levent Gültekin herkesi konu üzerinde düşünmeye davet ediyor... Bugün varılan sonuç kuşkusuz laikliğin rafa kaldırılması, kirli siyasetin din ambalajına sarılıp halka yutturulmasıyla ilgilidir. Zamanında çok söylendi:
- Laikliği yok etmek hem siyaseti, hem dini, itibardan düşürür.
O noktaya gelmiş bulunuyoruz...
BAYRAK
- İslamcılar olarak bir hasar tespit raporu çıkarmamız gerek, diyor... Yazısındaki bazı satırların altını çiziyoruz:
‘...Her yere “Huzur İslam’da” yazarken, İslamcılar olarak, toplumsal huzursuzluğun kaynağı haline geldik.’
‘... Bu iktidar döneminde hak, hukuk, adalet hiç olmadığı kadar yara aldı. “Biz onlar” ayrımı hiç olmadığı kadar derinleşti. Toplumun haysiyeti zedelendi, psikolojisi bozuldu. “Konuşan Türkiye”nin zerresi kalmadı, “alkışlayanlar ile yuhalayanlar” ilkelliğine mahkûm olduk. Özgürlükler daha da kısıtlandı. “Mahalle baskısı”nı geçtim, bir tek mahalle, tüm Türkiye’ye baskı yapar oldu. Komşuluk, arkadaşlık, dostluk; hepsi iflas etti. Vicdanı müsterih bir tek insan kaldı mı, merak ediyorum. Gururu kırılmamış bir tek vatandaşımız var mı? Dindar hükümet tarafından aşağılanmamış, onuru kırılmamış kim var?’
Levent Gültekin herkesi konu üzerinde düşünmeye davet ediyor... Bugün varılan sonuç kuşkusuz laikliğin rafa kaldırılması, kirli siyasetin din ambalajına sarılıp halka yutturulmasıyla ilgilidir. Zamanında çok söylendi:
- Laikliği yok etmek hem siyaseti, hem dini, itibardan düşürür.
O noktaya gelmiş bulunuyoruz...
BAYRAK
Diyabakır’da bir PKK’lı 2. Hava Kuvvet Komutanlığı bahçesindeki bayrağı indiriyor. Genelkurmay açıklaması şöyle:
“... yüzü kapalı bir şahıs, nizamiye dış kapısından içeri atlayıp iki fens teli arasında bulunan araç kontrol bölgesine girerek, bayrak direğine tırmanmıştır. Bölgeye sevk edilen tim tarafından şahsı ikaza yönelik havaya iki el uyarı ateşi yapılmış ve sesle ikazda bulunulmasına rağmen söz konusu şahıs bayrağımızı gönderden almıştır...”
Yani.. Bir militan tek başına bahçeye girip bayrak direğine tırmanıyor, bayrağı indiriyor ve alıp yere fırlatıyor. Oradaki en az 4 kişilik tim militana engel olamıyor. Direğe çıkarken ya da inerken yakalayamıyor, bayrağı elinden alamıyor. Veya almıyor. Genelkurmay’a ve ilgili kıta komutanına komutanına tek şey söylenebilir: Utanın...
“Gezi zekâlı” kimdir?
“... yüzü kapalı bir şahıs, nizamiye dış kapısından içeri atlayıp iki fens teli arasında bulunan araç kontrol bölgesine girerek, bayrak direğine tırmanmıştır. Bölgeye sevk edilen tim tarafından şahsı ikaza yönelik havaya iki el uyarı ateşi yapılmış ve sesle ikazda bulunulmasına rağmen söz konusu şahıs bayrağımızı gönderden almıştır...”
Yani.. Bir militan tek başına bahçeye girip bayrak direğine tırmanıyor, bayrağı indiriyor ve alıp yere fırlatıyor. Oradaki en az 4 kişilik tim militana engel olamıyor. Direğe çıkarken ya da inerken yakalayamıyor, bayrağı elinden alamıyor. Veya almıyor. Genelkurmay’a ve ilgili kıta komutanına komutanına tek şey söylenebilir: Utanın...
“Gezi zekâlı” kimdir?
“AVM, otel, gökdelen” dikmek yerine gelecek nesilleri ve insanlığı düşünerek tarihi ve doğal alanları korumak için direnen yurttaş...
Akif Kökçe
AJAN
Akif Kökçe
AJAN
Gezi Parkı protestolarının yıldönümünde Taksim Meydanı’ndan canlı yayın yaparken polis tarafından götürülen CNN muhabiri Ivan Watson, Başbakan Erdoğan’ın kendisine yönelttiği “dalkavuk ve ajan” suçlamalarına CNN ekranlarından yanıt verdi. Başbakan’ın kendisini bizzat tanıdığını söyleyen Watson, “Onunla röportaj yaptım. 2009 yılında bir televizyon ekibi ile birlikte özel uçağına davet edildim. Daha sonra birçok kez onunla kampanya otobüsünde bire bir röportajlar yaptım. İddia edildiği gibi ajansam, bu, Türkiye’de büyük bir güvenlik açığı bulunduğunu gösterir” dedi. Ülkenin düştüğü hallere bakın...
Melih Aşık - Milliyet
Melih Aşık - Milliyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları