İstanbul’un tapusu
Melih Aşık: ABD tarafından Türk Hava Kuvvetleri için üretilen sekiz adet F-35 A uçağı, ABD Hava Kuvvetleri envanterine devredildi. Ve Türkiye F-35 ortak projesinden çıkarıldı. Bizim bu projeye 1.5 milyar dolar yatırdığımız hep söylendi. Belli ki bu uçakların parası tamamen veya kısmen tarafımızdan ödendi.
Tapu ve Kadastro Mühendisleri Odası’ndan canhıraş bir feryat var.
Sultanahmet’teki Tapu ve Kadastro Bölge Müdürlüğü’ne geçen hafta emir gelmiş. Genel Müdürlük Binasının (Defter-i Hakani Nezareti Binası) 24 Temmuz tarihine kadar yani bir hafta içinde boşaltılması istenmiş. Binaya Ayasofya Müzesi’ndeki kimi eşya ile idari birimler gelecekmiş. Burası yeni Ayasofya Müzesi olacakmış. İstanbul Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü şu sırada telaşla, Asya yakasında alelacele bulunan kimi binalara taşınıyor.
Bina 1743 yılında ahşap olarak inşa edilmiş, 1881’de beton yapıya dönüştürülmüş, o gün bugün aynı işlevi görüyor. Kadastro Mühendis Odası Başkanı Mehmet Hışır’la konuşuyoruz:
- Binada çok önemli bir arşiv var. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin tapu kayıtları, haritalar, belgeler bu arşivde yer alıyor. Yüzlerce yıllık Osmanlı dönemi hafızası, 277 yıllık tapu kadastro hafızasıdır bu. Biz taşınma sırasında bu belgelerin zarar görmesinden hatta kaybolmasından korkuyoruz. Üstelik taşınacağı yerlerin fiziki koşullarının arşive uygun olması gerekiyor ki bunun da mümkün olacağını sanmıyoruz.
Bir haftada üç odalı evinizi taşıyamazsınız. Böylesi değerli bir arşivin hiçbir hazırlık yapılmadan bir haftada taşınması nasıl mümkün olur? Bunu biz soruyoruz ama kararı verenler sormamış kendilerine. Emir demiri kesmiş. Yazıktır.
F-35 hikâyesi!
ABD tarafından Türk Hava Kuvvetleri için üretilen sekiz adet F-35 A uçağı, ABD Hava Kuvvetleri envanterine devredildi. Ve Türkiye F-35 ortak projesinden çıkarıldı.
Bizim bu projeye 1.5 milyar dolar yatırdığımız hep söylendi.
Belli ki bu uçakların parası tamamen veya kısmen tarafımızdan ödendi. Peki, ABD el koyduğu bu uçakların parasını iade edecek mi? Her şey konuşuluyor, bu konuşulmuyor.
Bu arada E. Korgeneral Erdoğan Karakuş ilginç bir öneri attı ortaya:
- ABD madem S-400’lere kopya vermemek için F-35’leri vermekten vazgeçti, o zaman yerine bizde zaten mevcut olan F-16’lardan isteseydik...
İyi fikir... Ama görüşmelerde pek akla gelmedi demek!
Bu arada... S-400’ler hakkında son karar nedir? Aktifleştirilecek mi? Hâlâ açıklık yok...
STEVİA TESİSİ!
Stevia çok değerli bir tatlandırıcı bitkisi. Piyasada satılan yapay tatlandırıcıların çoğu sağlığa zararlı. Stevia bitkisinden elde edilen ise katkısız, doğal bir tatlandırıcı. O yüzden değerli ve pahalı.
Çaykur, bu yönde üretim için bir hamle yapmış.
Rize’de stevia bitkisinin yapraklarından tatlandırıcı elde etmek üzere bir fabrika ihale etmiş. Bu arada çiftçiye de fabrikada işlenecek stevia fidanı dağıtılmış. Sonuç ne olmuş diyeceksiniz. Bunu Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’nin, CHP’li Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine verdiği yanıttan öğreniyoruz.
- Tesis için 16 milyon lira harcanmış, yüzde 95’i tamamlanmış, ancak arıtma sistemindeki eksiklik nedeniyle deneme üretimi başlayamamış.
- Çiftçi stevia bitkisini yetiştirmeye yanaşmamış. Çünkü bitki düz alan istiyormuş. Rize’de bu tür alanlar yokmuş. Olanlar da çay tarımına ayrılmış.
Sonuçta, fabrika bitse de işlenecek bitki ortada yok.
Bitkinin kısa zamanda yetiştirilmesi de mümkün değil.
Çünkü yatırım yapılırken yeterli araştırma yapılmamış.
16 milyon lira şimdilik boşta yatıyor.
YENİLİK
Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdiği için CHP’den ihraç edilen eski diplomat Öztürk Yılmaz birkaç arkadaşıyla yeni bir parti kurmuş. Adı: Yenilik Partisi...
Sosyal medyada yeni partiyle dalga geçen geçene... Tabela partisi olurmuş, üç oy almazmış vs...
Halkımız hem (haklı olarak) mevcut partilerden memnun değildir. Hem de yeni kurulan partilere karşı hemen cephe almaktadır.
- Bakalım yeni bir şey söyleyecek mi, siyasete katkı yapacak mı, kritik konuları sorgulayacak mı, dürüstlük yolunda kavga verecek mi? Diye sormadan... Bunları beklemeden, yeni kurulan partilere peşin peşin cephe almak hangi akla hizmettir?
SAAT
Fıkrayı Çetin Altan anlatırdı...
Bir Doğu ülkesinde... İçinde muhterem hanımefendi ve beyefendilerin de bulunduğu kervan, dağlık taşlık yollarda ilerlerken aniden eşkıyaların baskınına uğramış.
Eşkıyalar kervandaki sandıklarda ne var ne yok boşaltmışlar.
Eşkıyaların liderleri ele geçen eşyayı tek tek inceliyormuş.
Bu arada bir cep saatine uzun uzun baktıktan sonra bir şeye benzetememiş olacak ki taşlara doğru fırlatmaya yeltenmiş.
Saatin sahibi o anda eşkıyaya doğru atılmış:
- Aman durun, demiş, o saat ‘Vacheron Constantin’ markadır, çok kıymetlidir. Atarsanız kırılır, bir daha çalışmaz.
Eşkıya bir elindeki saate, bir adama bakmış:
- Mal benim değil mi, demiş, ister atarım ister satarım.
Fıkra nereden aklımıza geldiyse!
NAMAZ
Kemal Kılıçdaroğlu Diyanet İşleri Başkanı’nın cuma günkü açılış ve namaz davetine olumsuz cevap verdi.
Meral Akşener, Ayasofya’nın açılını desteklemişti, geleceğini bildirdi.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 24 Temmuz’da Ankara’da Lozan törenlerine katılacağını bildirerek daveti geri çevirdi.
Geldik en büyük merak konusuna...
- Davet gelirse Ayasofya’daki namaza katılırım, diyen Muharrem İnce ne yapacak?
Dün kendisini bulamadık, bürosuna sorduk ne yapacağını... Cevap:
- Bize henüz davet gelmedi, o yüzden ne yapacağımıza karar vermedik.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları