Melih Aşık: Müzik haram mı?

Melih Aşık: Bizim dört yılda bir sandığa gitmekten ibaret olan 'sandık demokrasisi' de tarihe karışıyor gibi. Tepeden seçim usulüne yöneliyoruz.

İTÜ’de bir grup öğrenci “Müzik haramdır” başlıklı bir bildiri dağıtmış. Büyük bir öğrenci topluluğu da buna tepki gösterdi.
Sorun “Müzik haramdır” diyen öğrencilerde mi?

Yoksa hocalarının yorumlarında mı?

Bakın ne diyor kimi anlı şanlı ilahiyatçılar müzik konusunda:

- Necmettin Erbakan İlahiyat Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Orhan Çeker: “Müzik için haram diyemeyiz ama helal de diyemeyiz. İçeriği uygun olmalıdır. Ama kadın sesi içeren müzik kesinlikle caiz değildir.”

- Karatay Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finans Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren: “Çalgı aletleri, bunları çalmak, satmak ya da şarkı söylemekten para kazanmak, nefsi azdıran, örneğin diri bir kadının ya da şarabın heyecan verici niteliklerini anlatan şarkılar, çalgısız dahi olsa caiz değildir.”

- Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Ekrem Buğra Ekinci: “Şarkı, ancak çalgı ve kadın sesi içermiyor, sözleri de dinen sakıncalı değilse dinlenebilir.”

- İslam Hukuku Profesörü Hayrettin Karaman: “Müziğin icrası da, dinlenmesi de haramdır. Bir değneğin, bir çubuğun bir yere ahenkli bir şekilde vurulması bile bu hükme dahildir ve haramdır. Hükmün bazı istisnaları vardır: Savaşta vurulan kös ile düğünlerde çalınan tef.”

CİNDORUK

Siyasetin duayeni Hüsamettin Cindoruk ve emekli savcı Ali Özgündüz Halk TV’de Zamanın Ruhu programında konuştular önceki akşam... Geçmişte Ali İpar davasına katılan ve Amerikan adalet mekanizmasının işleyişini bilen Cindoruk, Zarrab davasının Halkbank’ı değil Türk siyasetçilerini hedef aldığı görüşündeydi. Davanın daha epey süreceğini, sıranın tanık dinlenmesine geldiğini söyledi. Acaba 17 / 25 olayından sonra kaçan kimi polis ve savcılar da tanık olarak dinlenir miydi? Cindoruk bu soruya “Muhtemeldir” cevabını verdi. Bundan sonraki aşamada Zafer Çağlayan’la ilgili iddiaların da sorgulanabileceğini ekledi. Hem Cindoruk hem Özgündüz’ün ABD’deki davayı etkisizleştirmek için önerdiği çözüm, Türkiye’nin davayı yeniden açıp Zarrab ve diğer sanıkları ek kanıtlar ışığında yeniden yargılamasıydı.

MÜFTÜ

Lozan güncellensin, diyoruz... Müftümüz atamayla değil seçimle gelsin diyoruz...

Yunanistan ve Batı Trakya konularında uzman bir isim, Prof. Baskın Oran diyor ki:

- Müftülük konusu, Lozan Antlaşması’nın 143. maddesinin hiçbirinde yok. Müftülük konusu, 1913 yılındaki Atina Antlaşması’na ek olan 3. Protokol’de söz konusu edilir...

BURAK

Gazeteci Bülent Mumay yazıyor:

“Bugün yaklaşık 13-14 (basılı) gazete okudum. Tümünde Burak Yılmaz’ın kaza haberi var. Allah rızası için tek bir tanesi bile, olay yerinden neden kaçtığını, sonradan alkol testi yapılıp yapılmadığını, saatler sonra tutulan kaza tutanağında ne olduğunu yazmamış!”

Sanırız bugün yazacaklardır...

SAV

İktidar sözcüleri Man Adası’na gönderilen paralarla ilgili dekontların sahte olduğunu her fırsatta tekrarlıyor. Kimine göre de dekontlar giden değil gelen paralarla ilgilidir. Dekontlar bir haftadır savcıda. Sayın Savcı herhangi bir Halkbank şubesine girer ve dekontları gösterirse sahte olup olmadıklarını öğrenebilir. Gözler savcılıkta... Bir açıklama bekleniyor...

İLGEZDİ

Ataşehir Belediye Başkanı İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı.

Bir belediye başkanının görevi ilçedeki halkı memnun etmek midir? Hükümeti memnun etmek mi?

Galiba ikincisi...

Bizim dört yılda bir sandığa gitmekten ibaret olan “sandık demokrasisi” de tarihe karışıyor gibi. Tepeden seçim usulüne yöneliyoruz.