loading
close
SON DAKİKALAR

Moloz dağları

Melih Aşık
Tarih: 25.02.2023
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; İstanbul’da deprem alanlarına denizden ulaşım ve hayatta kalanların deniz yoluyla tahliye edilmesi konusunda ciddi bir planın bulunmadığını geçende yazdık.

Kahramanmaraş’ta molozların döküldüğü alanda bir moloz dağının oluştuğunu gazetelerde görüyoruz. Uzmanlar enkazın gelişigüzel toplanıp bir yere dökülmesinin çok sakıncalı olduğunu anlatıyor ama şimdilerde kimselerin uzmanları dinleyecek hali yok. Aşağıdaki satırları bölgede incelemeler yapan İTÜ heyetinin raporundan aldık, aynen aktarıyoruz:

“Deprem atıklarının geçici depolama alanlarına taşınması, burada atıkların içerisindeki malzemelerin ayrılarak yeniden kullanım sağlanması, kalan atıkların ise ilgili yönetmelik hükümleri çerçevesinde bertaraf edilmesi gerekmektedir. Geçici ve nihai depolama alanları atık miktarını karşılayacak kapasitede olmalıdır.”

Marmara Bölgesi ve özellikle İstanbul’da yaklaşmakta olan depremle ilgili bu tür bir hazırlık yapılıyor mu? Geçici depo alanları, vs. saptanıyor mu? Hiç duymadık.

İTÜ raporundan sularla ilgili bölümü aktarıyoruz:

“Deprem sonrasında su yoluyla bulaşma potansiyeli yüksek olan enfeksiyon hastalıkları riski de artmaktadır. Bu nedenle, deprem sonrasında güvenli su temini hayati önem arz eder. Hastanelerde güvenli su temininde sıkıntı yaşanması durumunda ivedilikle mobil arıtma sistemlerinin temin edilmesi gerekir.”

Deprem sonrasına ilişkin, depremden önce alınması gereken böyle pek çok önlem var.

İstanbul’da deprem alanlarına denizden ulaşım ve hayatta kalanların deniz yoluyla tahliye edilmesi konusunda ciddi bir planın bulunmadığını geçende yazdık.

Deprem anında elektrik ve gazı kesen sistem ne oldu? Toplanma alanları tekrar gözden geçirildi mi? Bu alanların altyapısı hazırlandı mı?

Belediyelerin ve ilgili bakanlıkların el birliğiyle bu önlemleri alması gerekir.

Kurullar oluşturulmalı, planlar yapılmalı, uygulamaya konulmalıdır.

Bugün hareketsiz kalanlar yarınki depremden sorumlu olacaktır.

Halk bu konuların takipçisi olmalıdır.

YIKIM KORKUSU

Vatandaşların özellikle Maraş depreminden sonra İstanbul’da hızlı tarama testlerine ilgi gösterdiğini gazetelerde okuyoruz. Bu testlerle binaların güvenli olup olmadığı anlaşılıyor.

Peki, sonra ne oluyor?

Eğer bina 99 öncesi inşa edilmişse büyük ihtimalle riskli bulunuyor.

Güçlendirilecek veya yıkılıp yeniden yapılacak.

Güçlendirme neredeyse binayı yenileme ile aynı para ve zahmete mal oluyor.

Bina yıkılıp yeniden yapılacaksa,

Eğer imar planında fazla kata izin varsa,

O biraz daha kolay.

Eğer fazla kata izin yoksa kat malikleri yeni konut yaptırır gibi para ödüyorlar.

Bunun için dürüst bir müteahhit bulacaklar,

En az iki üç yıl kiraya çıkıp sonra yenilenmiş konutlarına dönecekler.

Taşınma masrafı. Üç yıl kira ödemesi. Konut yenileme bedeli.

Orta sınıf insanlar bunun altından nasıl kalkar?

Özetle. Riskli binaların yenilenmesi çok pahalı ve zor.

Bunun için güçlü parasal destekler lazım.

Yeni kanun ve mevzuat lazım.

Bunlar yoksa çözüm zor.

KOLAYI

Prof. Naci Görür demiş ki:

- Türkiye’de halk ve yönetimler depremi konuşmak istemiyor, “Duymayalım, huzurumuz kaçmasın” diye düşünüyor.

Mesele tam da budur.

Bazımızın ölmek daha kolayına geliyor.

KESTiRiM

Kandilli Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Doğan Kalafat Marmara depremiyle ilgili diyor ki:

- Yaptığımız istatistiğe göre, 2030 yılına kadar yüzde 64 olasılıkla, 2050’ye kadar yüzde 75 olasılıkla, 2090’a kadar yüzde 95 olasılıkla bu deprem olacaktır.

Bu kötümser tahmin.

Buradan bir de iyimser tahmin çıkıyor.

Demek ki 2030 yılına kadar yüzde 36 olasılıkla, 2050’ye kadar yüzde 25 olasılıkla, 2090 yılına kadar yüzde 5 olasılıkla deprem olmayacaktır.

Bütün bu oranların anlamı mı?

Hiçbir anlamı yok.

Deprem 40 yıl sonra da olsa, deprem riski her an yüzde yüz olarak vardır.

Ve hemen her vasıtayla önlem almak gerekir.

Hem de hiç vakit geçirmeden.

BiLGE

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ deprem bölgesinde yaşlı başlı bir vatandaşla konuşuyor.

Vatandaş devletin her yardımı yaptığını, görevlilerin canla başla çalıştığını, hiç bir eksiklerinin bulunmadığını söylüyor. Söz enkaz altında kalanlara gelince vatandaş:

- Allah’ın takdiri, gibi bir şey mırıldanıyor.

Ümit  Özdağ:

- Peki, neden Japonya’da böyle bir deprem olunca kimse ölmüyor, Allah onları neden cezalandırmıyor, diye soruyor.

Vatandaşımız kendinden emin ifadelerle cevaplıyor:

- Allah onlarla da öbür dünyada hesaplaşacak.

Vatandaş kendini rahatlatmak için her soruya cevap bulmuş.

KOLEJ

Doğa Kolejlerinde okuyan öğrencilerin velileri, “Çocuklarımız tehlikede” diye çağrı üzerine çağrı yapıyor. Veliler dün gönderdikleri notta diyorlar ki:

“9 adet Doğa koleji binasının deprem risk analizini yapan İTÜ İnşaat Fakültesi’nin raporunda 9 kampüsten 3’ü yüksek riskli ilan edilmiş, 6’sının güçlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu rapora rağmen bu binalarda eğitim hâlâ devam etmektedir. Patron konumundaki Can Holding, İTÜ raporunu yok sayarak özel bir şirkete analiz yaptırmış ve ağır riskli olan 3 kampüs dâhil 9 binanın tümüne sağlam raporu almıştır. Yaptığımız itirazlar sonuç vermemiştir.”

Veliler bugün (cumartesi) Doğa Koleji Genel Merkezi’nin önünde bir basın açıklaması yapacaklar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları