loading
close
SON DAKİKALAR

Moris Şinasi...

Melih Aşık
Tarih: 25.09.2016

Melih Aşık; Manisa’da sırrı ilk bakışta çözülemeyen bir hastane vardır: “Moris Şinasi Çocuk Hastanesi” Hastanenin öyküsü bir film konusudur aslında...

Manisa’da sırrı ilk bakışta çözülemeyen bir hastane vardır:
“Moris Şinasi Çocuk Hastanesi”
Hastanenin öyküsü bir film konusudur aslında...

Musa Eskenazi 1855 yılında Manisa’da doğdu. Çocukluğunda Manisa’da tütün sanayiinde çalıştı. 14 yaşındayken ağır bir hastalık geçirdi, Manisa’da tedavi gördü.
Musa Eskenazi 1870 yılında 15 yaşında iken kardeşi Salomon ile birlikte Manisa’dan ayrıldı, sığır taşıyan bir gemi ile İskenderiye’ye gitti, İskenderiye’de limanda gemilere yük aktarma ve boşaltma işlerinde çalıştı. Garafollo adında, tütün ticareti yapan zengin bir Yunanlı, Musa’yı sevdi, onun hamiliğini üstlendi. Musa otuz yaşına kadar onun yanında kaldı, tütün ticaretini ve sigara imalatını öğrendi. Otuz yaşına gelince Garafollo’nun kendisine verdiği ödünç parayla, Amerika’ya göç etti.



Moris ve Laruete Şinasi

Musa Amerika’ya göç ettiğinde Moris Schinasi (Moris Şinasi) adını aldı.1893 yılında patentini aldığı sigara sarma makinesi ve makinede sarılmış bir paket sigarayla Uluslararası Şikago Fuarı’na katıldı. O günlerde herkes tütünü elde sarıp kendi sigarasını yaptığından Moris’in sigara sarma makinesi, devrim yaratan bir yenilikti. Fuardan sonra Moris kardeşi Salomon’u yanına getirtti. Şinasi kardeşler 1893 yılında, Broadway’de küçük bir sigara fabrikası kurdular, işçilerini de Manisa’dan getirttiler. Şirketin adı “Schinasi Brothers Company” idi. İki kardeş Osmanlı Devleti’nden tütün ithal edip hazır sigara üretmeye başladı. Milyonlarca dolar kazandılar.
Moris Şinasi 1928 yılının eylül ayında öldü. Servetinin bir milyon dolarlık kısmını Manisa’da kendi adını taşıyan bir hastane kurulması için bağışladı. Hastane 15 Ağustos 1933 tarihinde düzenlenen bir törenle hizmete açıldı. Tören sırasında Moris Şinasi’nin külleri hastanenin duvarındaki “Moris Şinasi’nin doğduğu şehre hediyesidir” ibaresini taşıyan anı plakasının arkasına gömüldü.
Vakfedilen bir milyon dolarlık bağışın iki yüz bin doları hastanenin inşaatına ve tıbbi donanıma ayrılacak, geri kalan 800.000 dolar ABD’de menkul kıymetlere yatırılıp elde edilecek gelir, her yıl hastaneye gönderilecekti.
Birkaç yıl önce Manisa’da Moris Şinasi hastanesiyle ilgili kimi dedikodular dolaştı.Bunun üzerine CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, ABD’den gelen paraların miktarını, nasıl kullanıldığını, hangi yatırımların yapıldığını kapsayan uzun bir soru önergesi verdi. Aradan üç yıl geçti. Ne Sağlık Bakanlığı, ne Vakıflar Genel Müdürlüğü hâlâ bu sorulara yanıt vermiş değil. Yanıt verirlerse yayımlayacağız...

? Yağmur namuslunun da üstüne yağar, namussuzun da...
Ama namusluyu daha çok ıslatır. Çünkü namussuz namuslunun şemsiyesini çalmıştır.
George Owen

ÖSO

Suriye harekatında müttefikimiz! malum; ÖSO namındaki paralı ordu...
Birlikte Cerablus’u aldık, sınırımızı temizledik, El Bab’a iniyoruz derken Kilis’e atılan iki roket bizi uykudan uyandırdı. Demek ki bölge temizlenmiş değil. Bu arada IŞİD bir hafta önce ÖSO’nun aldığı söylenen 8 köyü geri aldı. Çünkü ÖSO’da bölünmeler başlamış...
Şimdi biz bu ÖSO ile El Bab’a ineceğiz öyle mi?
Makyavel bizim gibileri yüz yıllar önce uyarmış. Bakın ne demiş:
“En kötü ordular paralı asker takımından oluşan ordulardır.
Çünkü onlara hiçbir zaman sizin için ölecek kadar para vermeniz mümkün değildir.”

Anıtkabir’e çocuk parkı yapan zihniyet,
çcuklara park diye ayrılan yerlere gökdelen yapıyor…
? ? ?
AKP emperyalist ülkelere FETÖ’yü anlatmaya çalışmasın!
“BOP, Ilımlı İslam,
Yeşil kuşak” diye kullandıkları
siyasal
İslam ve türevleri zaten onların ürünü!
Akif Kökçe

HAMİT

Cumhuriyet’in yerine tarihe karışmış Osmanlı’yı yerleştirmeye çalışanlar Abdülhamit güzellemesi yapıp duruyor. İstanbul’da yapılan Abdülhamit sempozyumunda Meclis Başkanı İsmail Kahraman diyor ki:
- Abdülhamit hal edilmeseydi, güçlü bir devlet olarak tarih sahnesinde yerimizi devam ettirecek, Meriç Nehri ile Ağrı Dağı arasına sıkışmış olmayacaktık.
Oysa bakınız Abdülhamit döneminde hangi toprakları kaybetmişiz:
“Bosna Hersek 1908,
Sırbistan 1878, Romanya 1878, Bulgaristan 1908, Karadağ 1878, Teselya 1881, Girit 1908, Kıbrıs 1878, Tunus 1881, Kars - Ardahan 1878, Mısır 1882, Kuveyt 1900...”
Abdülhamit hal edilmeseydi
(tahttan indirilmeseydi) ne olacağını yukarıdaki tablo göstermiyor mu?

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları