Musluk suyu için!
Melih Aşık: Halk musluk suyu içmeye teşvik edilmeli. Böylece gereksiz masraf ve sömürüden de kurtulmuş oluruz.
Damacana su fiyatı 15 lirayı aştı. Damacana su kullanan ailelerin aylık masrafı 250- 300 lirayı buluyor. Yıllık 10 milyar lirayı geçen bir damacana su pazarından söz ediliyor. Pazara yabancı şirketler hakim. Bizim suyu şişeleyip bize satıyor, kazancı döviz olarak dışarı taşıyorlar.
Peki Londra, New York, Paris dahil Batı’nın büyük metropollerinde musluk suyu içildiği halde İstanbul’da bu neden mümkün olmuyor?
İSKİ Genel müdürü Raif Mermutlu ile bunu konuştuk.
Sayın Mermutlu 1994 yılından bu yana İSKi’nin çeşitli birimlerinde görev almış, deneyimli bir bürokrat. Sözlerini şöyle özetleyebiliriz:
“İSKİ barajlardan alınan suyu en modern araçlarla arıtıyor. Şehirde her aşamada sürekli su analizleri yapılıyor. Konutlara sağlıklı su aktarılıyor. Şehir suyu yumuşak ve içmeye uygundur. Eğer konutunuzda depo ve borular eskimemişse, kirlilik yaratmıyorsa musluk suyunu rahatça içebilirsiniz. Klor kokusu önceleri rahatsızlık yaratabilir. Ancak alışmak mümkündür. Ben de evimde musluk suyu içiyorum.”
Bizce... İstanbul Belediyesi bu konuda kampanya başlatmalı, halkı bilgilendirmeli, musluk suyu içilmez algısını kırmalı. Konutlar ve iş yerlerinden musluk suyu analizleri yapılmalı.
Halk musluk suyu içmeye teşvik edilmeli. Böylece gereksiz masraf ve sömürüden de kurtulmuş oluruz.
KART
Okurumuz Şinasi Akay’ın uyarısı çoğumuzu ilgilendiriyor. Okuyalım:
“Bir bankanın kredi kartımdan kestiği aidatı geri almak için Altındağ Tüketici Hakem Heyetine yaptığım itiraz: ‘Başvuru sahibince bankaya ücretsiz kredi kartı talebiyle müracaat ettiğine dair belge yoktur’ gerekçesiyle reddedildi. Bu durumda elimdeki tüm aidatlı kredi kartlarını iade edip, aidatsız kredi kartı müracaatı yapıp, sözleşmede açık ifadelerle “Yıllık kart aidatı yoktur” yazan kart aldım. Bilginize sunarım.”
ASKER
Global Firepower adlı internet sitesi dünyanın en güçlü ordularının bir sıralamasını yapmış. Buna göre ilk beş ülke Amerika, Rusya, Çin, Hindistan ve Japonya... İkinci beş ülke: Güney Kore, Fransa, İngiltere, Mısır ve Brezilya şeklinde sıralanıyor. Türkiye 11. sırada yer alıyor. Bizi İtalya ve Almanya izliyor... Yunanistan 33. sırada olup İsviçre dahi Yunanistan’ın üzerinde yer alıyor. Değerlendirmede asker sayısı, silah gücü, lojistik imkânları yanında ülkelerin coğrafi konumu, ekonomisi gibi unsurlar da hesaba katılıyor...
KATLİAM
Bugün tarihin önemli olaylarından birinin, Dresden bombardımanının 75’inci yıl dönümü. İkinci Dünya Savaşı’nın son günlerinde, 1945 yılı şubatında İngiliz ve Amerikan savaş uçakları beklenmeyen bir saldırı gerçekleştirdi. İki gün boyunca Almanya’nın Dresden şehrini bombalayarak taş üzerinde taş bırakmadı.
Dresden Almanya’nın sanat şehriydi. Askeri tesis bulunmuyordu. Stratejik önemi yoktu. Bombalanacağına ihtimal verilmiyordu. O yüzden sanat eserleri ve yaralılar Dresden’e taşınmıştı.
13 Şubat’ta başlayan bombalama iki gün sürdü. Müttefikler saldırıda fosfor bombası da kullanmıştı. Bu yüzden, şehir bombalanma sona erdikten sonra da günlerce yandı. En az 25 bin kişi hayatını kaybetti.
İngiltere ve ABD büyük bir savaş suçu işlediler. Bugüne dek özür de dilemediler.
Amerikan dostluğu!
ABD, Yunanistan’la askeri iş birliğini artırdı. Geçen ay Dedeağaç dahil üç askeri üssün ortak kullanımı için anlaşma yapıldı. Derken geçen hafta Skiros Adası’nda bir ortak tatbikat düzenlendi. Fransa’nın da katıldığı tatbikatta düşman (Türkiye) tarafından işgale uğrayan Skiros Adası’nın geri alınması için güç birliği sahnelendi. Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Güney Kıbrıs, İsrail örgütlenmesini Washington açıkça destekliyor. Yetmedi. ABD Kongresi Ermeni soykırım tasarısını ve ekonomik yaptırımları Demokles’in kılıcı gibi tepemize astığı gibi F-35 projesini de iptal etti. PKK/PYD’ye binlerce TIR silah gönderdiler. Başkan Trump Türk ekonomisini mahvetmekle tehdit etti.
Bu kadar düşmanlıktan sonra aynı Amerika, dost ve müttefik rolüne girerek Türkiye’yi Suriye ile savaşmaya teşvik ediyor. Bu defa iyiliğimizi mi düşünüyor? Yoksa bizi tuzağa düşürüp Rusya ile kapıştırmaya mı çalışıyor? Hangisi dersiniz?
BABA
Ali Serkan Tekin 2015 yılından bu yana Cizre adliyesinde çalışıyor. Evli ve bir çocuk babası. Eşi Manisa’da hemşire. Eş durumundan tayin istiyor. Ancak isteği her defasında reddediliyor. Ali Serkan’ın çocuğu Manisa’da babasız büyüyor.
Soruyoruz:
- Talebiniz yasaya uygun mu?
- Şartlarım uyuyor ancak bakanlığımız bana “Tek kişisin, ancak yerine personel temin edilmesi halinde talebin değerlendirilir” diyor.
- Yerinize personel neden bulunamıyor?
- Bakanlık “Sen orada olduğun sürece kadro dolu gözüküyor ve yerine eleman alamayız” diyor...
Sonuç... Manisa’da bir bebek babası sağ olduğu halde babasız büyüyor.
Baba Serkan Tekin çocuğunu göremiyor, sesini kimselere duyuramıyor...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları